Hayatımız boyunca ilham alacağımız birçok insanlarla tanışmışızdır. Belki de önemli iş adamları, yazarlar ve girişimciler bize ilham vermiştir. Fakat bu sefer ilham almamız gereken kişi, herkesin şansızlık olarak düşündüğü ve hayatı boyunca hiçbir başarıya ulaşamayıp hayatını sadece başkalarının yardımıyla sürdürebileceğini düşündüğümüz otizm hastası Temple Grandin. Şimdi, Colaroda Devlet Üniversitesi’nde profesör olan Temple Grandin’den ilham alma vakti.
Otizm Nedir?
Tedavisi olmayan ve hayatımızı devam ettirebilmek için başka insanların yardımına ihtiyaç duyduğumuz otizm. Otizm, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden; sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış (Grandin’e arkadaşları bu yüzden “kayıt cihazı” diyorlardı.) ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren; karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizm erken evrede basit belirtileri dikkate alındığında, kolayca teşhis edilebilir ve bebeklere uygulanacak iyi bir rehabilitasyon programı ile etkileri önemli oranda azaltılabilir.
Otizm Teşhisi ve Eğitim Hayatı
Temple Grandin de otizm hastası olan bir çocuktu. 4 yaşına kadar konuşmaması, annesinin bir şeylerin ters gittiğini anlamasına ve onu doktora götürmesiyle bir sürecin başmasına sebep oldu. Doktor, Temple’ın hastaneye yatırılıp tedavi edilmesini istiyordu. Fakat annesi bunu reddetti ve ona konuşmayı kendisi öğretti. Tabii ki bu o kadar basit olmadı. Onun için özel kelime kartları hazırladı ve heceleri tek tek seslendirmesi için uzun zaman uğraştı.
Artık liseye başlaması vakti gelmişti. Fakat Grandin, kalabalık ortamlarda bulunmaktan fazla hoşlanmıyordu. İnsanların onunla dalga geçmesinden rahatsız oluyor ve onlarla arkadaşlık etmek istemiyordu.
Temple, liseye başladığında bilimle özel olarak ilgileniyordu. Ayrıca hastalığından dolayı bizim şansızlık olarak gördüğümüz, fakat onun tüm hayatının değişmesini sağlayan resimleme hafızası aşırı derecede kuvvetliydi. Hatta kendisine ait şu söz “Aklım görüntüler için Google gibi çalışır. Sen bir anahtar kelime girersin; o fotoğrafı getirir.” onun hastalığını bir avantaja dönüştüreceğinin kanıtı gibi değil mi?!
Gördüğü hiçbir şeyi unutmuyor; adeta gözleri ile gördüğü nesnelerin, yazıların fotoğrafını çekiyordu. Fen bilgisi öğretmeni, onun bilime yaklaşmasını ve onun istediği konularda çalışma yapması için teşvik etmeye başladı. Temple için fen öğretmeninin yeri çok ayrıydı. Çünkü hiç kimse onun bir şeyler yapabileceğine inanmıyorken tek inanan oydu. Her zaman hayatında kapıların olacağını ve başarıya bulaşabilmesi için o kapılardan geçmesi gerektiğini söylerdi öğretmeni ona.
Temple üniversiteye gitmek istemiyordu. Fen öğretmeninin ona gerekli tüm bilgiyi öğretebileceğini düşünüyordu. Çünkü o üniversiteye gitmiş ve oradan gerekli bilgileri edinmişti. Öğretmeninin de teşvikiyle Temple, Franklin Pierce Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü kazandı.
Üniversiteye başlamadan önceki yazı teyzesinin çiftliğinde geçirdi. Hayatının en büyük dönüm noktasını orada yaşadı. Üniversitede veya ileriki eğitim hayatında ilgilenmesi gereken alanın hayvanlar olduğu düşüncesi kafasına yerleşmişti artık. Çünkü çiftlik hayatı boyunca hayvanları incelemek için çok fazla zamanı vardı.
Sarılma Kutusu
Tabii ki, sarılmak insana iyi hissettirir ve birçok sorunun üstesinden gelmemizi sağlayabilir. Yalnız hissetmekten kurtulmak, iş yerindeki ya da okuldaki stresten uzaklaşmak için birebirdir. Aynı zamanda eski bir dostla karşılaştığınızda ya da özlediğimiz birine kavuştuğumuzda özlem gidermek için de bu eylemi gerçekleştirebiliriz. Yani, sarılmak insan ilişkilerinde önemlidir. Fakat Grandin hastalığından dolayı sarılmayı bırakın dokunamıyordu bile kimseye.
Çiftlikte geçirdiği zaman sürecinde hayvanları, aşı yapımından önce sakinleştirmek için etrafından baskılayan bir cihaza sokuyorlardı. Grandin, teyzesine bunun sebebini sorduğunda hayvanları sakinleştirmek cevabını alınca kafasında yine bir resim belirdi. Kendisi için de kriz anlarında sakinleşebilmek ve sarılma hissi uyandırması için böyle bir cihaz yaptı. Üniversiteye geldiğinde bu tasarımının birçok insan üzerinde de rahatlama hissi uyandırdığını kanıtlayan bir makale hazırladı.
Hayatı Eğitimle Sürdürmek
Hayvanlara olan sevgisini yaptığı işe uygulamaya karar veren Temple, Arizona State Üniversitesi’nde hayvan bilimi üzerine yüksek lisans ve Illinois Üniversitesi’nde ise yine hayvan bilimi üzerine doktora yaptı. Temple Grandin’in aldığı eğitim ve (onun söylemine göre) görsel bellek yeteneği ile birleştirip geliştirdiği hayvan tesisleri büyük başarı sağlamıştı. Bu çok kolay olmadı. Çünkü çiftlik sahipleri ve kesimhaneler bu uygulamanın yüksek maliyetli olup işe yaramayacağını düşünüyorlardı.
Eğitim konusunda hepimize taş çıkaran Temple Grandin son olarak, 2010 yılında Duke Üniversitesi’nden “İnsani Edebiyat” fahri doktorasını aldı. Ayrıca otizm konusunda insanları bilinçlendirmek için sık sık seminerler verdi. Şu an o, bir yazar, bir otizm aktivisti, hayvancılık sektöründe hayvan davranışları alanında bir danışman ve Colorado Devlet Üniversitesi’nde profesör.
Hikayesiyle sadece otizmlilere değil, tüm dünyaya ilham olacak olan Grandin’in hikayesini onun büyük dersler içeren ve kendi adıyla çekilen Temple Grandin adlı filmin son sahnesinde ki etkileyici konuşmasıyla bitirelim.
Bonus:
Hayatım temelde benim eserimdir. / Temple Grandin
Yorumlar (0) Yorum Yap