Psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıkların beyinsel ve travma kaynaklı olduğu düşünülür. Bu görüş yanlış olmamakla birlikte, bağırsak sorunlarının psikolojik ve psikiyatrik etkileri pek bilinmez. Ancak bağırsak, vücutta beyinle birlikte en çok nöron akışına sahip organdır. Öyle ki mutluluk hormonu olarak bilinen “seratonin”in %90’ı bağırsaklarda salgılanmaktadır.
19. yüzyılın ortalarında, Alman Nörolog Dr. Leopold Auerbach, bir bağırsaktan parçacık alıyor ve inceliyor. Bu inceleme sonucunda bağırsakların duvarında, iki katmanlı, sinir hücrelerinden oluşan bir iletişim ağı saptıyor.
Sonrasında İngiliz doktorlar William Bayliss ve Ernest Starling, Auerbach’ın bu çalışmasından haberdar olup bunu daha detaylı bir şekilde araştırmaya başlıyorlar. Günümüze kadar devam eden araştırmalar bilim adamlarını şu sonuca götürüyor: Bağırsak vücudun ikinci beynidir.
Sindirim sistemimizde yaklaşık 100 milyon nöron bulunur. Merkez sinir sistemi ile sindirim sistemi arasındaki sinir sistemi olan “Enterik Sinir Sistemi”nde ise yaklaşık 500 milyon nöron görev alır. Dolayısıyla davranışlarımız, duygu durumumuz, ruh halimiz üzerinde sindirim sisteminin, özellikle de bağırsakların, pek bilinmemekle birlikte oldukça etkili olduğu yadsınamayacak bir gerçektir.
Enterik sistemin başlıca elemanlarından biri ise, bağırsak mikropları yani “miktobiata”dır. McMaster Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, diğer farelere göre utangaç sayılabilecek farelerin sindirim sistemine suni olarak yerleştirilen mikrobiatanın, utangaç fareleri daha atılgan ve cesur yaptıkları gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak bağırsakların ikinci bir beyin olduğu ve sindirim sistemi ile merkezi sinir sistemi arasındaki ilişkinin, bağırsak mikropları tarafından yönlendirildiği, araştırmalar ve deneyler tarafından saptanmıştır. Bu da, mikrobiatanın beslenmemizle olan ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda, davranışlarımızın, ruh halimizin, psikolojik dengemizin üzerinde tükettiğimiz besinlerin ne kadar etkili olduğunu bize göstermektedir.
Yorumlar (0) Yorum Yap