Özgüven bir beceridir…
Dünya her zamankinden daha hızlı değişirken, insanlar öyle kolay kolay değişmiyor. Ralph Waldo Emerson, 1841’de kaleme aldığı “Kendine Güven” adlı kitabında ne güzel söylemiş:
“Toplum bir dalgadır. Dalga ileri doğru hareket eder, fakat onu oluşturan su hareket etmez.”
Kendimizle ilgili ve diğer insanlarla karşı karşıya geldiğimiz sorunlar elbette yeni değil. Ve bu sorunlardan biri de muhtaç olmamızdır. Peki bu neden bir sorundur sizce?
Genellikle önemli şeyler için dışa yöneliriz: Mutluluk, Tavsiye, Sevgi, Aşk, Onaylama vs. Örneğin, uzmanlardan tavsiyeler isteriz. Acı çekmemek için uyuşturucu ilaçlar kullanırız. Başkalarından sorunlarımızı çözmesini bekleriz.
Kendimize dönüp baktığımızda, bu gibi şeylere ihtiyacımız olmayabileceğini durup asla düşünmüyoruz. Toplumun bir parçası olmak harika bir şeydir elbette. Ama bunu asla çok ileriye götürmemelisiniz. Aksi takdirde, kendi başına ayakları üzerinde duramayan ve çalışamayan bağımlı bir robot gibi olursunuz.
Kendinize güvenmeniz en güzelidir. Elbette bencil bir şekilde değil. Ama duygusal bir şekilde. Mutlu olmak için başkalarına ihtiyacınız yok. Hayattaki paradokslardan biri de budur. Değer verdiklerimiz tarafından sevilmek ve sevilen biri olmak istiyoruz.
Ama aynı zamanda, kendimize güvenmenin kötü bir şey olduğuna inanıyoruz. Ama bu kesinlik doğru değil. Ne kadar kendine güvenirsen, kendin hakkında o kadar iyi hissedersin. Sonuç olarak, bu sayede çevrenizdeki insanların yaşamlarını daha fazla zenginleştirebilirsiniz.
Bunu sadece son bir kaç yıl içinde öğrendim. İtiraf etmeliyim ki duygusal öz-güven konusunda tam olarak ustalaşamadım henüz, lakin hayatımı olumlu yönde değiştiren önemli adımlar attım.
Herkese de öğrenmesini tavsiye ettiğim adımlardır bunlar. Duygusal olarak kendinize güvenmemize yardımcı olabilecek 6 adım. Ve bu adımları; Stoacılık, Aşkıncılık ve Pragmatizm üzerinden öğrendim.
Hadi adımları birer birer atmaya başlayalım …
1. Adım: Söz Sahibi Olun
Hangi sıklıkla bir şeyler düşünüyor ya da hissediyor ve onun hakkında konuşmaktan korkuyor ve çekiniyorsunuz?
Her zaman ve her şeyle hemfikir olmamız gerektiğini düşünürüz. Bu bizi yüzleşmekten uzaklaştırıyor. Çekingen olmak yerine, dik durun ve görüşmeden önce ne düşündüğünüzü açıkça söyleyin.
Ayrıca, asla yüzleşmekten çekinmeyin. Eğer dünyada bir söz sahibi olmak istiyorsanız, bunun sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesini bekleyemezsiniz.
Bunu gerçekleştirmek için, önümüzdeki birkaç hafta boyunca, başkalarıyla sözlü olarak karşı karşıya gelmekten asla çekinmeyin. Agresif bir şekilde değil tabi. Ama bir fikre yada başla bir şeye katılmadığınızda; bunu açıkça söyleyin.
Biriyle bir konuda çatıştığımızda, genellikle kendimize “Umrumda bile değil” deriz. Ve bu bizi uzaklaştırır. Ama durum gerçekten böyle midir? Gerçekten umrumuzda değil midir? Aslında, bu sadece bir savunma mekanizmasıdır.
Aklınızdan geçenleri söylemek ve bir şeyleri savunmak elbette her zaman daha zordur.
Ayrıca, idollerinizin veya örnek aldığınız şahsiyetlerin söylediği her şeyi kabul etmek zorunda da değilsiniz. Ben birçok insanı örnek alıyorum mesela ama onları asla birer aziz olarak görmüyorum. Hiçbirini…
2. Adım: Duygularınızı nasıl yöneteceğinizi öğrenin
Duygularımızı ifade etmekte çok hızlıyız değil mi?
Örneğin;
– “Yorgunum”
– “Bugün berbat bir gün”
– “İnsanlara güven olmaz”
– “Karnım ağrıyor”
– “Patronum tam bir narsist”
Peki kimin umurunda bu?! Tüm duygularınızı ifade edip ortaya döktüğünüzde hiçbir şey değişmeyecek değil mi? Başka bir deyişle: duygularınızı söylemek her zaman yararlı değildir.
Bunun yerine, hislerinizin ve duygularınızın efendisi olmayı öğrenin. Sizden birer robot olmanızı da istemiyorum elbette. Hayır, duygularınızın amacını bilmenizi istiyorum sadece.
Şuan üzgün müsün? Aşık mısın? Yas mı tutuyorsun yoksa? Bunları gizleme. Bunlar gerçekler. Sadece rahatsız mısın? Küçük bir çocuk musun yoksa? Kendini kontrol et. Değersiz duygularının seni tüketmesine asla izin verme.
3. Adım: Sıkıntıyı kutlayın
Çoğu insan zorluklardan ve iç karışıklıklardan kaçar ve bir yerlere saklanır. Kendinizi bulmak ve bir takım sıkıntılardan kurtulmak için dünyanın diğer tarafına gitmenize gerek yok. Şunu asla unutmayınız: Sorunlarınız her zaman sizinle birlikte seyahat edecektir.
Zorluklarınız, sıkıntılarınız, rahatsızlıklarınız ve şeytanlarınızla yüzleşmelisiniz.
Hatta bir adım daha ileriye gidersek; ben sağlığım, ilişkilerim veya mali durumumda kötü bir şey olduğunda şükrederim halime.
Her aksilik, kendinize olan güveninizi test etmek için bir fırsattır. Bu yüzden sıkıntıyı kutlamalısınız ve halinize şükretmelisiniz. Onsuz asla tam ve güvenilir bir insan olmayacaksınız zira.
4. Adım: Kendinizi her şeyden izole edin
Hiçbir şey sonsuz değildir. Bunu genellikle günlük hayatımızın telaşı içinde unutuyoruz. Nesnelere, insanlara ve anılara çok bağlıyız ve bağımlıyız.
Bir şeyi gerçekten takdir etmek için, bir gün onu kaybedebileceğinizi fark etmelisiniz. Sonsuza kadar yaşayacağınıza ya da zamanın sonuna kadar sevileceğinize inanıyorsanız; tembelleşirsiniz.
Ancak kendinizi hayattaki her şeyden izole ettiğinizde, her dakikadan en iyi şekilde yararlanmaya çalışan bir hayat yolcusu olursunuz. Bunu daima aklınızın bir kenarında tutmalısınız: Hiçbir şeye borçlu değilim ve bana hiçbir şey de borçlu değil. Bunu yaptığınızda, sadece kendine güvenmekle kalmaz, aynı zamanda hayatı takdir edersiniz.
5. Adım: Kendinizle rahatlayın
Bir an için yalnız kaldığınızda, korkuyor musunuz? Çoğumuz bir gün ya da daha uzun süre yalnız kalma düşüncesine bile dayanamayız.
Telefonunuz ile mesaj atmak ya da bir arkadaşınızı aramak yerine yürüyüşe çıkın. Sadece şehirde dolaşın. Yada yanınıza bir kitap alın. Bir kafeye gidin. Bir içecek ısmarlayın kendinize. Kitabınızı okuyun. Belki de bir yabancıyla tanışın ve konuşun.
Okumak istemiyorsanız, bir dil öğrenmeyi deneyin, buluşmalara gidin, koşu kulübüne katılın. Zaman geçirmenin bir milyon yolu var. İyi vakit geçirmek için başkalarına ihtiyacınız yok.
Her zaman sahip olduğunuz zamanınızla yapabileceğiniz şeylerin bir listesine sahip olun. Planladığınız bir şey olmazsa, endişelenmeyin, değerli zamanınızla başka bir şey yapın (sadece boşa harcamayın zamanınızı).
Ne yaparsanız yapın, kendinizle rahatlayın, sahibi olduğunuz tek kişi sizsiniz.
6. Adım: Pişmanlıklar olmadan yaşayın
Yaşam bir dizi ilgisiz olay ve karardır. Her zaman mantıklı olmaya çalışıyoruz. “Her şey bir sebepten dolayı olur” gibi şeyler söylüyoruz.
Ama şunu iyi anlayın: Hayat kendiliğinden olur. Asla her şeyi %100 kesinlik ve kanıtla açıklayamazsınız.
“Ya öyleyse?” diye düşünmek işe yaramaz. Birkaç rastgele şey ve kişisel olarak verdiğiniz kararlar nedeniyle şuan hayatta olduğunuz yerdesiniz.
Sadece bunu kabul edin. Mutsuzsanız veya şuan ki ruh halinizi değiştirmek istiyorsanız standartlarınızı değiştirmelisiniz. Geçmişi değiştiremezsiniz. Yani pişman olmadan yaşamak mantıklı olandır.
Ve bu hayatta sizin için yararlı olmadıklarında, mevcut düşüncelerinizi değiştirmek kolaydır.
Anlıyor musunuz? Mutluluk baştan beri hayatınızda mevcuttur. Bunu her zaman göremiyoruz. Ama onu kendinizin dışında aramayı bıraktığınızda, gerçekten kendinize güvenebileceğinizi göreceksiniz; ve bu da başkalarını sevmenize yardımcı olacak…
İhtiyacınız olduğu için değil, sadece yapabileceğiniz için bunu yapın…
…
Yorumlar (0) Yorum Yap