Okul hayatınız süresince bilim ve matematik hakkında çeşitli bilgiler edinebilirsiniz. Ancak çoğunluğumuz, kendi duygularımızı ya da başkalarının duygularını nasıl tanımlayacağımızı ya da nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenemeyiz bu süreçte. Bu beceriler değerli olabilir, ancak bunları bir sınıfa asla edinemezsiniz.
Duygusal zeka; psikolojik araştırmacıların, bireylerin kendi duygularını ne kadar iyi yönetebildiklerini ve başkalarının duygularına nasıl tepki verebileceklerini açıklamak için ifade ettikleri zeka türüdür. Duygusal zekâsını ortaya koyan insanlar; çatışmaların çözümünü yönetmek, başkalarının ihtiyaçlarını okumak ve bunlara cevap vermek ve kendi duygusal travmalarının hayatlarını altüst etmesinin önüne geçmek gibi gerekli olan daha belirgin becerilere sahiptirler.
Bu rehber niteliğindeki makalede, duygusal zekanın ne olduğuna ve onu nasıl geliştirileceğinize değineceğiz.
Duygusal Zeka Nedir?
Duygusal zekanın ölçülmesi, psikoloji alanında nispeten yenidir, fakat ilk olarak 80’li yılların ortalarında keşfedilmiştir. Şu anda birkaç model geliştirilmektedir, ancak biz, psikolog Daniel Goleman tarafından geliştirilen “karma model” olarak bilinen modeli inceleyeceğiz burada.
Karma model beş temel alana sahiptir:
1- Öz-farkındalık: Öz farkındalık, kendi hislerinizi ve duygularınızı bilmenizi gerektirir. Bu, neler yapabileceğinizi, ne zaman yardıma ihtiyacınız olduğunu ve duygusal tetikleyicilerinizin ne olduğunu doğru bir şekilde değerlendirmenizi içerir.
2- Öz-yönetim: Bu, duyguların rahatsız edici hale geldiğinde onları kontrol altında tutabilmeyi içerir. Öz-yönetim, patlamaları kontrol altına almayı, sakince anlaşmazlıkları tartışmayı ve genişletilmiş öz-merhamet veya panik gibi sizi baltalayan aktivitelerden kaçınmanızı içerir.
3- Motivasyon: Herkes para ya da statü gibi ödüller için harekete geçme konusunda motive olur. Ancak Goleman’ın modelinde, kişisel neşe, merak ya da üretken olmanın memnuniyeti motivasyonu ifade eder.
4- Empati: Önceki üç kategori, bir kişinin iç duygularına atıfta bulunurken, bu, başkalarının duygularıyla ilgilidir. Empati, başkalarının duygularını okuma ve uygun şekilde cevap verme becerisi ve pratiğidir.
5- Sosyal Beceriler: Bu kategori empatinin uygulanmasının yanı sıra başkalarının gereksinimlerini de kendi iç dünyanızda değerlendirmeyi içerir. Bu, başkalarıyla ortak bir zemin bulmayı, başkalarını bir iş ortamında yönetmeyi ve ikna edici olmayı içerebilir.
Bu farklı kategorilerle ilgili daha ayrıntılı bilgileri aşağıda açıklamaya çalıştık. Bu duygusal yetkinliklerin sıralaması o kadar da önemli değildir, çünkü bu becerilerin çoğunu yaşımız ilerledikçe eşzamanlı olarak öğreniyoruz. Ayrıca, bu makaleyi yalnızca bir rehber olarak görmemiz gerektiğini not etmek de önemli olsa gerek. Duygusal zeka çoğu insanın resmi eğitim aldığı bir alan değildir. Bırakalım psikologlar çeşitli jargonlar ve modeller üzerinde tartışa durdun, biz şimdilik bunların ne anlama geldiğini ve kendi yaşamınızda nasıl geliştireceğimizi keşfedelim.
ÖZ FARKINDALIK
Bulunduğun yerde başka bir şey yapmadan önce, duygularının ne olduğunu bilmek zorundasın. Kişisel farkındalığınızı geliştirmek, karşı karşıya kaldığınız herhangi bir problem alanını belirlemenin ilk adımıdır.
Öz farkındalığınızı geliştirmenin bazı yolları:
– Bir günlük tutun: Duygularınızı bir günlüğe yada blog’a kaydederek başlayabilirsiniz. Her günün sonunda, size neler olduğunu, nasıl hissettiğinizi ve bununla nasıl başa çıktığınızı yazın. Periyodik olarak, günlüğünüze bakın ve eğilimleri veya bir şeye aşırı tepki verdiğiniz zamanları not alın.
– Diğerlerinden girdi isteyin: Kendini algılayışınızla uğraşırken daha önce bahsettiğimiz gibi, diğerlerinden gelen girdiler çok değerli olabilir. Sizi iyi tanıyan, güçlü ve zayıf yanlarınızın nerede olduğunu bilen birçok kişiye sormaya çalışın. Ne dediklerini yazın, söylediklerini birbirleriyle karşılaştırın ve tekrar kalıpları arayın. En önemlisi, onlarla tartışmayın. Doğru olmaları gerekmez. Siz sadece algınızı başkalarının bakış açısıyla ölçmeye çalışın.
– Yavaşlayın (veya meditasyon yapın): Duyguları yavaşlatmak veya işlemek için zamanımız olmadığında, duygular en hızlı şekilde kontrolden çıkma eğilimindedir. Bir dahaki sefere duygusal bir tepki duyduğunuzda, tepki vermeden önce duraksamaya çalışın. Ayrıca beyninizi yavaşlatmak için meditasyon yapmayı deneyebilirsiniz.
Hiç bilerek bilinçlendirme (öz-farkındalık) yapmadıysanız, bu ipuçları size pratik bir başlangıç sağlayabilir. Şahsen kullandığım bir strateji de; uzun yürüyüşlere çıkmak ya da beni rahatsız eden şeyleri tartışırken kendimle sohbet etmektir. Önemli olan, yalnızca dış etkenlere odaklanmak yerine içeriye bakmaktır.
ÖZ YÖNETİM
Duygularınızın nasıl çalıştığını öğrendikten sonra, onlarla nasıl başa çıkacağınızı bulmaya başlayabilirsiniz. Uygun öz-yönetim; patlamalarınızı kontrol etmek, dış tetikleyiciler ve iç aşırı tepkiler arasında ayrım yapmak ve ihtiyaçlarınız için en iyisini yapmak anlamına gelir.
Duygularınızı yönetmenin bir anahtar yolu da duyusal girdilerinizi değiştirmektir. Muhtemelen, ona kadar saymak ve sinirlendiğinde nefes almak gibi eski tavsiyeleri duymuşsunuzdur. Depresyon ve öfke ile ilgili çok fazla zorlayıcı sorunları olan birisi için bu tavsiyeler genellikle saçmadır. Bununla birlikte, fiziksel bedeninize bir sarsıntı vermek bu döngüyü kırabilir. Yani kendinizi uyuşuk hissediyorsanız, biraz egzersiz yapabilirsiniz. Duygusal bir döngü içinde sıkışmışsanız, kendinize bir “kendine gel” tokatı atabilirsiniz. Sisteminize hafif bir şok verebilecek veya mevcut rutini kırabilecek herhangi bir şey de yardımcı olabilir.
Hayat korsanı olarak bilinen Adam Dachis, ayrıca duygusal enerjiyi üretken bir şeye dönüştürmeyi önerir. Dışarıya bırakmak için uygun bir zaman değilse bile, ezici duyguların bir an için içinizde kalmasına izin vermek de doğru değildir. Bununla birlikte, bunu boşuna bir şeye yönlendirmek yerine, motivasyona dönüştürün:
“Geçenlerde eğlenmek için tenis oynamaya karar verdim. Kendimi daha iyi hissettim ve aslında tenis oynama konusunda çok az bir beceriye sahibim, bu yüzden kötü oynadığımı da biliyorum. Çok daha fazla yetenekli bir rakip ile karşı karşıya geldiğimde, kızmak yerine onu kontrol altına alıyorum. Bu noktada öfkeyi açığa çıkarmak yerine, not alıyorum ve bunu da pratik yaparak kendimi geliştirme isteğimi arttırmak için kullanıyorum. İster spor, ister iş, ister günlük yaşamda olsun, becerinizden şikayet edebilirsiniz ve her zaman onu iyileştirmek için yerimiz olduğunu da unutabiliriz. Kızmaya başladığında onun yerine kendini ve becerini iyileştirmeyi denemelisin.”
Sizi belirli bir şekilde hissettiren şeyi her zaman kontrol edemezsiniz, ancak her zaman nasıl tepki vereceğinizi kontrol edebilirsiniz. Bazı dürtü kontrol sorunlarınız varsa, sakinleşirken yardım almanın yollarını bulmalısınız. Tüm duygularınızı uzaklaştıramazsınız. Depresyon ile mücadelem, bazı duyguların; taşma işleminden çok sonra da devam ettiğini öğretti bana. Ancak, bu duyguların biraz daha az yoğunlaştığı bir an her zaman vardır. Yardım almak için bu anları kullanabilirsiniz.
MOTİVASYON
Motivasyon hakkında bir çok şey dile getirilmektedir. Bununla birlikte, duygusal zeka ile ilgili olarak motivasyondan bahsederken, bu sadece işe gitmek için kullandığımız bir yöntem demek değildir. Bir şeyi başarmanın içsel dürtüsü için de kullanılır.
Psikolojinin bugün açıkladığı gibi, ön frontal korteksinizin yalnızca anlamlı bir amaca ulaşma düşüncesiyle aydınlanan bir bölümü vardır.
Amacınız kariyer yapmak, aile kurmak ya da bir tür sanat yaratmak olabilir ve herkesin yaşamlarıyla ilgili yapmak istedikleri bir şeyler vardır. Bu noktada, motivasyonunuz sizin için çalışırken, gerçeklerle somut yollarla bağlantı kurar. Bir aile mi kurmak istiyorsunuz? Kariyerinizi geliştirmek mi istiyorsunuz? Motive olmuş insanlar kendilerini eğitecek, yeni iş başvurusunda bulunacaklar veya terfi edeceklerdir.
Daniel Goleman, bu motivasyondan yararlanmaya başlamak için önce kendi değerlerinizi tanımlamanız gerektiğini tavsiye eder. Birçoğumuz öylesine meşgulüz ki, değerlerimizin gerçekte ne olduğunu incelemeye zaman ayırmıyoruz. Daha da kötüsü, bu motivasyonumuzu tamamen yitirdiğimiz süreçte, neye değer verdiğimizle doğrudan çelişen bir iş ile meşgul olmamızdır.
Ne yazık ki, yaşamda istediğin her şeyin cevabını alamazsın, ama deneyebileceğin bir sürü strateji vardır. Yerine oturduğunuz zamanları bulmak için günlüğünüzü kullanın. Değer verdiğiniz şeylerin bir listesini oluşturun. Hepsinden önemlisi, yaşamdaki belirsizliği kabul edin ve sadece bir şeyler inşa edin. Fitnes eğitmeni Michael Mantell, Ph.D, daha az başarı ile yapabileceğinizi bilmenizi sizlere tavsiye ediyor. Şunu da asla unutmayın, ulaşmak istediğiniz bir şeyi başarmış olan herkes bu başarıyı bir anda değil bir süreç içerisinde gerçekleştirdi.
EMPATİ
Duygularınız, ilişkilerinizin sadece yarısıdır. En çok odaklandığınız yarısı budur elbette, ancak bunun nedeni her gün kendinizle takılmanızdır. Sizin için önemli olan diğer yarısı ise tüm insanların kendi hisleri, arzuları, tetikleyicileri ve korkularıdır.
Empati, ilişkilerinizde gezinmek için en önemli yeteneğinizdir. Empati hayat boyu sürecek bir beceridir, ancak burada empati yapabilmeniz için kullanabileceğiniz bazı ipuçları var:
– Çeneni kapat ve dinle: Burada en zor olanla başlayacağız, çünkü en önemlisi bu. Onları tam olarak anlamak için başkalarının hayatlarını deneyimleyemezsiniz, ancak onları dinleyebilirsiniz. Dinlemek başkasının konuşmasına izin vermek ve daha sonra söylediklerini tekrar etmemektir. Bu, önyargılarınızı veya şüpheciliğinizi bir kenara bırakmak ve konuştuğunuz kişinin nasıl hissettiğini açıklama şansı vermek anlamına gelir. Empati zordur, ancak neredeyse her ilişki, konuşmayı tekrarlamadan en az on saniye bekleyerek en azından marjinal olarak geliştirilebilir.
– Kendine zıt bir pozisyon al: Aklınızdaki bir görüşü sağlamlaştırmanın en hızlı yollarından biri, onun lehine tartışmaktır. Buna karşı koymak için, aksine bir pozisyon almalısınız. Patronunuzun mantıksız olduğunu düşünüyorsanız, hareketlerini kafanızda savunmayı deneyin. Yerinde olsan davranışlarını makul bulur musun? Kendi sorularınızı sormak bile başkasının bakış açısı ile empati kurmaya başlamak için yeterli olabilir (elbette, başkalarından gerçek cevaplar almak her zaman yardımcı olabilir).
– Sadece bilme, anlamaya çalış: Anlamak empati sahibi olmanın anahtarıdır. Daha önce tartıştığımız gibi, anlamak bir şeyi bilmek ile gerçekten empati kurmak arasındaki farktır. Kendinizi “Biliyorum ama” diyerek yakalarsanız, bunu biraz daha duraklatmanız gereken bir gösterge olarak kabul edin. Birisi size kendinize ait olmayan bir deneyimden bahsettiğinde, eğer bunu günlük olarak deneyimlediyseniz, hayatınızın nasıl farklı olacağı konusunda biraz zaman ayırarak bunun üzerinde düşünün. Aklınızda yer edecek şekilde bu konu hakkında okuyun. Tüm zamanınızı bir başkasının hayatına adamakla geçirmemeniz sorun değil, ancak çalışırken elde edebileceğiniz çok az bir zamanı harcayarak bile faydalı olabilirsiniz.
Tanım olarak empati, bir başkası ile duygusal kirlenmenin bir başka ifadesidir. Onların deneyimlerinin size yakınlaşmasına ve uygun şekilde cevap vermelerine izin vermektir. Tavsiye ya da iyimserlik gibi şeyler onlara önerebilirsin, ama empati, bunun için doğru alanı beklemeni gerektirir. Biri gözyaşlarının eşiğindeyse veya biraz derin bir acıyı paylaşıyorsa, bunu hafifletmeyin ve incinmeyi en aza indirmeye çalışmayın. Nasıl hissetmeleri gerektiğine dikkat edin.
SOSYAL BECERİLER
Tüm sosyal becerileri bir makalenin bir bölümünde özetlemek elbette zordur ve bu konuyla ilgili sanki astrofizik üzerine kısa bir açıklama yapar gibi özet geçmeye çalıştık.
Bununla birlikte, diğer dört alanda geliştirdiğiniz araçlar, birçok yetişkinin hala uğraştığı birçok sosyal sorunu çözmenize yardımcı olacaktır.
Goleman’ın açıkladığı gibi, sosyal becerileriniz iş performansınızdan romantik yaşamınıza kadar her şeyi etkiler:
“Sosyal yetkinlik birçok şekilde ele alınır — sadece konuşkan olmaktan daha fazlası. Bu yetenekler, başkalarının duygularını ayarlayabilmekten ve bu şeyler hakkında nasıl düşündüklerini anlayabilmekten, büyük bir işbirlikçi ve takım oyuncusu olmaktan müzakere uzmanlığına kadar uzanır. Tüm bu beceriler yaşamda öğrenilir. Değer verdiğimiz herhangi bir bireyi iyileştirebiliriz, ancak bu zaman, çaba ve azim gerektirir. Geliştirmek istediğimiz beceriyi içeren bir modelin olmasına yardımcı olur. Ancak, doğal olarak ortaya çıkan bir fırsat olduğunda pratik yapmamız gerekir — ve sadece çalıştığınız yerde değil, genç biri de dinliyor olabilir sizi.”
En yaygın sosyal sorunlardan biriyle başlayabilirsiniz: Bir anlaşmazlığı çözmek gibi. Burası tüm yeteneklerinizi gerçek dünyadaki bir sınamaya sokacağınız yer. Bu konuya derinlemesine girdik, ancak temel adımları özetleyebiliriz:
– Duygularını tanımlayın ve onunla başa çıkın: Ne zaman bir başkası ile tartışıyorsanız, her şey ısınabilir. İlgili bir kişi duygusal olarak yükseldi ise, önce bu problemle uğraşın. Havalandırmak için ayrı zaman ayırın, kendi başınıza buharı üfleyin, ardından soruna geri dönün. Bir iş ortamında, bu sadece patronunuzu geri göndermeden önce bir arkadaşınıza şikayet etmek anlamına gelebilir. Romantik bir ilişkide, eşinizi eleştirmeden önce onları önemsediğinizi hatırlatmak anlamına da gelebilir.
– İkiniz de sakinleştikten sonra meşru sorunları ele alın: Haklılık boşluğuna girdikten sonra, çatışmanın ne olduğunu belirleyin. Çözümlere geçmeden önce, sizin ve diğer kişinin sorunların gerçekte ne olduğu konusunda hemfikir olduğunuzdan emin olun. Karşılıklı yarar sağlayacak ve diğer kişinin yapmak istemeyeceği tavizlere sempati duyan çözümler önerin (ancak kendi başınıza kesin durduğunuzdan emin olun).
– İşbirliği notuyla sonlandırın: İster iş, ister eğlence için olsun, ilişkiler, katılan herkesin aynı sayfada (hemfikir) olduklarını bildiğinde en iyi şekilde çalışır. Olumlu bir not veremeseniz bile, en son ilettiğiniz niyetin ortak (işbirliği içinde)olduğundan emin olun. Patronunuz / iş arkadaşınız / diğer önemli bir kişi, farklı görüşleriniz olsa bile aynı hedefe doğru çalışmak istediğinizi bilsin.
Elbette, başka biriyle yapılan her türlü etkileşimde bir çatışma ortaya çıkacaktır. Bazı sosyal beceriler sadece yeni insanlarla tanışmayı, farklı zihniyetteki insanlarla sosyalleşmeyi veya sadece oyun oynamayı da içerebilir. Bununla birlikte, çatışmayı çözmek, duygusal becerilerinizi nasıl uygulayacağınızı öğrenmenin en iyi yollarından biri olabilir. Ne istediğinizi bildiğiniz, net bir şekilde iletişim kurabileceğiniz, başkalarının ne istediğini anlayabileceğiniz ve herkes için uygun koşullara geldiğiniz zaman, anlaşmazlıklar en iyi şekilde çözülür. Dikkat ederseniz, bunun duygusal zeka modelinin diğer tüm alanlarını içerdiğini fark edeceksiniz.
Fotoğraflar; Tracy Rosen, Lidyanne Aquino, Brad Fults.
Kaynak: lifehacker.com / Eric Ravenscraft
Yorumlar (0) Yorum Yap