Hepimiz yaşamımıza önemli kararlar vermek ve bu kararların arkasında durabilmek istiyoruz. Ancak bu, birçoğumuz için zorlu bir sürecin de başlangıcıdır. Çünkü alacağımız kararları uygulama konusunda sıkıntı yaşayacağımızı iyi biliriz. Bu nedenle alacağımız kararlar konusunda çekimser davranmamız çok normaldir. Ayrıca yaz rehaveti de alınan kararların uygulanmamasında bir bahane olarak görülebilir.
Bu kadar karmaşık bir bağlamda, hayatımızı değiştirme kararlarımız son derece basit ve takip etmesi kolay olmalıdır.
Zen Budizmi, sadelik ilkelerine dayanan bir felsefedir. Zen Habits’in kurucusu ve çeşitli kurslar ve e-kitapların yazarı Leo Babauta, bir blog yazısında Zen Budizmini karakteristik minimalizmle açıklıyor.
Hayatımızda herhangi bir değişiklik yapmak için -bir borcu bitirmek, bir maraton koşmak veya aileyle daha kaliteli zaman geçirmek için yeterince uygun hale gelmek gibi- tek bir değişiklikle başlayın. Bu değişiklik, küçük olmalı; bir hedef değil, küçük bir ilk adım.
Her gün on dakika boyunca koşmak, iki dakika boyunca çizim yapmak veya haftanın bir günü sağlıklı bir öğlen yemeği hazırlamak gibi. Ya da kendinizi huzursuz hissedip bitirmek istediğinizi anladığınızda konuşmaya sadece bir dakika daha devam etmek gibi küçük adımlar.
Babauta, değişiklikleri alışkanlıklara dönüştürmenin, değişimi küçültme anlamında önemli olduğunu ve bu konu üzerinde durulmasını tavsiye ediyor. Her dört ila altı haftada bir değişiklik yapmayı öneriyor.
Kendisi üzerinde denemeler yaptıktan sonra, aynı anda iş, aşk, sağlık veya aile sorunlarını çözmeye çalışmak yerine, tek bir şeyi ele alarak onu çözüme kavuşturmamız gerektiğini söylüyor. Tüm öğretilerini “algoritma… durumunuz ne olursa olsun herhangi bir değişiklik yapmak için uygulayabileceğiniz bir dizi adım” olarak adlandırdığı şeye indirgiyor:
1. Çok küçük adımlarla başlayın.
2. Bir seferde sadece tek bir değişiklik yapın.
3. Anı yaşayın ve değişikliğinizin tadını çıkarın (sonuçlara odaklanmayın).
4. Attığınız her adım için minnettar olun.
Yöntemin güzelliği, küçüklüğünün birçok sorunu ortadan kaldırmasıdır. Örneğin, yapacağımız değişikliğin büyük olması bizi bunaltır ve başarısızlık duygusu ile bizi çıkmaza sokar. Değişiklik o kadar küçük olmalı ki, yapılması zor olmamalı. Bizi değişikliği yapmaya teşvik edecek yeterince küçük bir şeyi tanımlayabilmeliyiz. Gerisi kendiliğinden gelecektir.
Yorumlar (0) Yorum Yap