Kolajen Hakkında Bilinmesi Gereken Her Şey

Kolajen takviyeleri son zamanlarda en çok konusu geçen besin desteği oldu. Bu yazıda, ismini sıkça duyduğumuz kolajenin ne olduğunu, hangi besinlerden kolajen alabileceğimizi ve kolajenler hakkında aklınızda oluşabilecek soru işaretlerini gidermeye çalışacağız.


Kolajen Nedir?

kolajen

Organların ve hücrelerin birbirlerine tutunabilmesini, aynı zamanda dokularımızın bütünlüklerini devam ettirerek doku esnekliğinin sağlanabilmesini sağlayan bir proteindir. Dünya Sağlık Örgütü, günde 10 gram kolajenin en az 3 ay boyunca her gün alınması gerektiğini söylemektedir.

Günümüzde kolajen özellikle cilt bütünlüğünün korunmasını sağlamasıyla, eklem romatizmaları ve eklem kıkırdaklarının erimesiyle mücadele etmesiyle bilinmektedir. Kadın veya erkek farketmeksizin, vücudun yüzde seksene yakınını kolajen oluşturur. Kas tendonlarımızın yaklaşık olarak %80’i cildin ise %75 ine yakını kolajendir.

Tüketmeye başladığımızda vücut öncelikle bu tüketilen kolajeni kemiğe, kıkırdağa, karaciğer bağ dokusuna ve ihtiyacı olan diğer bölgelere gönderir. Vücudun diğer bölgelerindenki ihtiyacı tamamlandıktan sonra tüketilen kolajeni cilde gönderir. Bu sebeple tüketiminde en net etikleri ikinci ve üçüncü ayda görebilmemiz söz konusudur. Yaşın ilerlemesiyle beraber vücuttaki üretimi de büyük bir düşüş yaşar.


Kolajen Türleri

kolajen

Vücudumuzda tek tip kolajen yoktur. 28 farklı türü bulunur. Vücudumuzda bulunan kolajenin %80 ila %90’ı ‘’Tip 1, 2 veya 3‘’ kolajendir. Türlerinde moleküler düzeyde oldukça önemli farklar vardır.

  • Tip I: Deride, kemiklerde, diş, tendon ve bağlardaki kolajendir.
  • Tip II: Kemiklerde, kıkırdak dokusunda bulunan kolajendir.
  • Tip III: Gastrointestinal sistemde, ciltte ve damar sistemimizde bulunan kolajendir.

Cildimizin %90 gibi bir kısmı ‘’Tip I’’ kolajendir. Dolayısıyla eğer siz cildiniz için kullanacaksanız bu kolajenin Tip I kolajen olması gerekir. İçerisinde Tip III kolajen de bulunabilir fakat bulunması şart değildir.

Eklem sağlığınız için kullanmak istiyorsanız, Tip II kolajen kullanmalısınız. Tip I ve Tip II kolajeni de birlikte kullanmanızda herhangi bir sakınca yoktur.

Genelde Tip I kolajeni sığır ya da balıktan elde edilirken, Tip II kolajeni ise tavuk içerikli olmaktadır.


Kolajenin Faydaları

kolajenin faydaları

  • Cildiniz daha sıkı bir görünüme kavuşur
  • Saçlarınızda dökülme problemi varsa bunu azaltır
  • Yüzünüzdeki cildi sıkılaştırdığı gibi aynı zamanda yenilenmesine yardımcı olur
  • İhtiyacın giderilmesiyle uyku düzeniniz iyileşir ve uyku kaliteniz artar
  • Vücudunuzdaki kasların ve kemiklerin güçlenmesini sağlar
  • Bağışıklığınızı güçlendirir
  • Kalp sağlığınız açısından oldukça yararlıdır
  • Antioksidan ve detoksifikasyon sağlama özelliği vardır
  • Hayat kalitenizi artırarak ömrü uzatır
  • Hormonal sisteminize faydası vardır

Eksikliğini Nasıl Anlarız?

vücutta morarma

Peki bir kişide kolajen eksikliği olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Eksikliği sonucunda görülen sıkıntıları sıralamak gerekirse:

  • Sık sık eklem ağrıları görülür
  • Saç ve tırnaklarda kırılmalar meydana gelir
  • Vücutta ansızın morluklar oluşur
  • Ciltte kırışmalar başlar, cilt kuruluğu, sarkma, renk dengesizliği ve solgun bir cilde sebep olur
  • Gözlerin etrafı çukur bir görünümde olur
  • Yoğun bir şekilde yorgunluk hissedilir
  • Diş etinde ara ara kanama görülebilir
  • Fizyolojik olarak sıkıntılar meydana getirir
  • Selülit oluşumu gözlemlenir
  • Yaşlandıkça vücudumuzda kolajen yıkımı artar, oluşumu ise git gide azalır. Kadınlarda kolajen kaybı yirmili yaşların ortalarından başlayarak, her yıl yaklaşık olarak %1 kaybedilir. Menopoz dönemine girmiş bir kadında ise bu kayıp ilk 5 yıl itibari ile %30 olarak bilinir.
  • Kolajen kaybetmemizin ardından cildin deri tabakasının katmanları: epidermis, dermis ve hipodermis katmanlarından dermis tabakasında bulunan hyaluronik asidin miktarı giderek azalır. Azalmayla beraber cilt kurur ve cildin kendini güneş ışınlarına karşı koruyan savunması etkisiz hale gelir.

Kolajen Yapımını Azaltan Etkenler

kolajen

Üretiminin azalmasına sebep olan tek olay yaşlanmamız değildir. Günümüz şartlarının maruz bıraktığı bazı sebepler de vücutta oldukça önem arz eden bu kolajenlerin yapımını azaltabilmektedir.

Hem fiziksel hem de zihinsel yorgunluğun sebep olduğu stres, vücutta kortizolu arttırır ve bu da depolarını tüketebilir.

  • Tüketilen işlenmiş şekerler sebebiyle ortaya çıkan yüksek kan şekeri
  • Kozmetik ürünlerin çok fazla kullanımı
  • Alkol ve sigara gibi bağımlılıkların olması
  • Günlük alınması gerekli olan C vitamininin ve minerallerin yetersiz miktarda alınması
  • Cildi dış etkenlere karşı korumamak
  • Uyku bozuklukları yaşamak

Kolajen Yapımında Etkili Besinler

kolajen

Eksikliğini gidermek için kullanılan takviyeler her zaman olumlu sonuçlar vermeyebilir. Bireylerin bu takviye gıdaları kullanmadan önce ürünün güvenilirliği hakkında bilgi edinmesi ve uzman onaylı ürünleri kullanması gerekir. Bu takviyelerin haricinde, kolajen yapımını arttırmak isteyen bireylerin gıda tüketimlerine dikkat etmesi ve yapımında destekçi bazı gıdaları mutlaka tüketmesi gerekmektedir. Yapımını destekleyen bazı gıdalar;

  • Kemik suyu
  • Balık
  • Yapraklı yeşillikler
  • Gezen tavuk eti
  • Yumurta
  • Kaju
  • Soya sütü
  • Fıstık türleri
  • Peynir
  • Patates
  • Badem
  • Domates
  • Kabak çekirdeği
  • Kivi
  • Turunçgiller
  • Avokado
  • Sarımsak

C vitamini eksikliğinde vücuttaki yapımı azalır. Bu sebeple de vücudun günlük olarak ihtiyacı olan C vitaminini düzenli olarak dışarıdan karşılamamamız gerekir. C vitamini yönünden zengin olan bazı meyve ve sebzeler şunlardır:

  • Limon
  • Portakal
  • Mango
  • Greyfurt
  • Kivi
  • Ananas
  • Patlıcan
  • Lahana
  • Ispanak

Kimler Kolajen Kullanmamalıdır?

gebe

Yapılan çalışmalar dahilinde elde edilen veriler, kanser hastalarının kullanmasını tavsiye etmemektedir. Gebelerde de tıpkı kanser hastalarında olduğu gibi, bu bireylerde kullanımının sonuçları pek bilinmediğinden ötürü kolajen kullanmaları önerilmemektedir.
Kronik böbrek ya da karaciğer yetmezliği gibi rahatsızlıkları olanlar da kullanmadan önce muhakkak doktorlarına danışmalıdır.


Ne Kadar Süre Kullanmalıyım?

kolajen

Kullanım süresi, bireylerin yaşlarına ve deformasyonlarının seviyesine göre bireyden bireye değişkenlik gösterebilen bir durumdur. Yapılan klinik araştırmalar göstermektedir ki, düzenli olarak her gün 10 gram kolajen kullanmaya başladığımızdan itibaren en az 3 ay sonra vücudumuzda etkilerini görebiliriz.

Kullanırken daha etkili olmasını istiyorsanız mutlaka kolajenin emilimini arttıran vitaminleri de birlikte kullanmalısınız. C vitamini, vücutta emilimini arttırır ve destekler. Eğer kullanmakta olduğunuz takviyenin içeriğinde C vitamini bulunuyorsa, ekstra olarak bir C vitamini almanıza gerek yoktur. Fakat ürün yalnızca kolajen içeriyorsa, dışarıdan ekstra C vitamini tüketmeniz gerekir. Vücudunuzdaki vitamin ve minerallerden nelerin eksik olduğunu öğrenmek istiyorsanız size en yakın hastaneden alacağınız bir kan testiyle hangi mineral ve vitaminlerin sizde eksik olduğunu kolayca öğrenebilirsiniz.


Takviyeler Hakkındatakviye

Vücudumuzdaki eksikliğini doğal yollardan karşılamak her zaman ilk önceliğimiz olmalıdır. Birçok besinde kolajen destekleyici ve yapıcı özellik bulunur. Doğal yollardan alınan kolajen miktarın yeterli olmaması halinde takviye almaya yönelebilirsiniz.

Piyasada satılan bitkisel veya vegan ürünlere dikkat etmelisiniz. Bu ürünlerde genellikle kollajen bulunmaz. Bilimsel olarak da bu ürünlerin içerisinde kolajen olduğu kanıtlanmamıştır.
Satılan kolajen kremlerinin, kolajen epidermisten daha derinde üretildiğinden dolayı, cilde sürüldüğünde herhangi bir işe yaramalarının oldukça zor olduğu söylenebilir.

Takviye alırken eczaneden veya uzman onaylı güvendiğimiz markalardan almaya özen gösterin. Piyasada çok fazla sayıda sahte kolajen takviyesi satışı yapılmaktadır.

 

This post is also available in: English Français Español Deutsch

Kategoriler: Sağlık, Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version