Kayıp şehirler hakkında neler biliyorsunuz? Dünya tarihinde birçok medeniyetin varlığı herkes tarafından biliniyor olsa da gizemini koruyan pek çok farklı yerleşim yeri var. Bunlar, hikâyeleri ve terk edilmiş görüntüleriyle ilgilisinin oldukça dikkatini çeken yerlerden oluşuyor. Günümüzde görüntüleriyle âdeta hayalet şehir izlenimi uyandıran yerler arasında Türkiye’den de örnek var. Tüm bu bölgeler, dünyanın pek çok farklı noktasında hâlâ keşfedilmeyi bekleyen pek çok sır barındırıyor.
İnsanlık tarihi boyunca zamana meydan okuyan birçok yerleşim yeri, yapıların şekliyle ve hikâyelerinin tüm ayrıntılarıyla gizemini pek çok açıdan koruyor. Elbette yapılan araştırmalar ve bilim insanlarının çıkarımları sayesinde kimi bölgelerde hikâyenin taşları yerli yerine oturtuluyor olsa da büyük gizemleri henüz tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Ürperten boşluğu ve daha önce orada bulunan insanların gizemi, tüm bu hikâyeleri son derece ilginç bir hâle getiriyor.
Aşağıda sizin için sıraladığımız kayıp şehirler listesinin ilgi çekici hikâyelerini bulacaksınız. Şimdiye dek bu bölgeler ilginizi çekmemişse de bu kayıp şehirlerin tarihlerini öğrenmek, işleri sizin için çok daha farklı bir hâle getirecek. Dünyanın farklı birçok noktasından 10 farklı kayıp şehir öyküleri derlediğimiz bu listeye son derece ilginç görüntüsüyle akıllara kazınan Peru’daki örnekle başlıyoruz:
Kayıp Şehirler Listesi
1) Chan Chan – Peru
Chan Chan, Peru’nun kuzey sahilinde, bugünkü La Libertad bölgesinde bulunan, dünyanın en büyük eski kerpiç yapılarından oluşan bir antik kenttir. Bu kent, MÖ 850 civarında Moche kültürü tarafından kurulmuş ve daha sonra Chimor İmparatorluğu’nun başkenti hâline gelmiştir. Chimor İmparatorluğu, MÖ 15. yüzyıldan MS 15. yüzyıla kadar varlığını sürdüren ve Andlar’ın kuzey kıyılarını içine alan bir bölgede hüküm sürmüş bir prekolombiyen medeniyetidir.
Chan Chan, birçok karmaşık yapıdan oluşmaktadır. Yaklaşık 20 km²’lik bir alanı kaplayan Chan Chan, sekiz büyük kent kompleksinden oluşmaktadır ve yaklaşık 60.000 kişilik bir nüfusa ev sahipliği yapmıştır. Bu komplekslerin duvarları, heykel ve kabartmalarla süslenen birbirinden farklı yapılardan oluşur.
Chan Chan, İspanyol sömürgecilerin bölgeye gelmesinden önce bölgedeki en büyük ve en güçlü imparatorluklardan biri olarak kabul edilir. Ancak İspanyolların gelmesiyle birlikte Chan Chan’ın nüfusu azalmaya başlamıştır ve 1578’de İspanyol askerleri tarafından ele geçirilmiştir. Bugünse Chan Chan, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaktadır ve ilgilileri tarafından ziyaret edilebilir. Ancak turistlerin ziyareti sırasında yapıların korunması için bazı kısıtlamalar mevcuttur.
2) Baia – İtalya
Baia, güney İtalya’da Napoli körfezi yakınlarında yer alan antik bir Roma kentidir. Baia, yaklaşık MÖ 4. yüzyılda kurulmuş ve MS 5. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Antik Roma döneminde Baia’nın sıcak su kaynakları, termal banyoları, tatil evleri ve villalarıyla ünlü olduğu bilinmektedir.
Baia, antik dönemde oldukça popüler bir tatil merkezi olarak karşımıza çıkar. Sayısız zengin Roma vatandaşı, senatör ve imparator tarafından kullanılan lüks villalar Baia’da yer almıştır. Bu villaların inşası, kentteki termal kaynaklarının sağladığı sıcak su sayesinde mümkün olmuştur. Bu su kaynakları aynı zamanda, antik Roma’da ünlü bir tedavi yöntemi olan termal banyoların yapımında da kullanılmıştır.
Zaman içinde Baia, volkanik aktivite, deniz seviyesindeki yükselme ve genel olarak çevresel faktörler nedeniyle tahrip olmuş ve büyük ölçüde terk edilmiştir. Bugün, Baia, sular altında kalan bir kayıp kent olarak bilinmektedir. Özellikle, kentin altındaki denizde, su altında kalan antik yapıların ve villaların kalıntıları keşfedilmiştir.
Baia’nın antik kalıntıları, Napoli’nin yakınlarındaki Pozzuoli arkeoloji parkında ziyaret edilebilir. Bu kalıntılar arasında termal banyolar, tiyatrolar, hamamlar ve çeşitli villaların kalıntıları yer almaktadır. Bu kalıntılar, antik Roma dönemine ait mimari ve sanat eserlerinin önemli örneklerini sunmaktadır.
3) Gedi Harabeleri – Kenya
Kayıp şehirler listemizinin üçüncü şehri olan Gedi Harabeleri, Kenya’nın doğu kıyısında, Lamu Adası yakınlarındaki Gedi bölgesinde yer alan bir antik şehir kalıntısıdır. Bu yerleşim yeri, yaklaşık 13. yüzyılda Swahili kültürü tarafından kurulmuştur ve 16. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür.
Gedi Harabeleri, 15. yüzyılda büyük bir inşaat dönemi geçirmiştir. Bu dönemde, şehirde birçok büyük yapı inşa edilmiştir ve Gedi’nin Swahili ticaret ağındaki önemi artmıştır. Şehir, birçok farklı kültürün etkilerini yansıtan mimari özelliklerle doludur. Bu mimari özellikler arasında taş ve çamur karışımı yapılar, yüksek duvarlar, avlular ve su kanalları yer alır.
Ancak Gedi’nin neden terk edildiği tam olarak bilinmemektedir. Bazı teoriler, şehrin içindeki su kaynaklarının kuruması ve nüfusun çeşitli salgın hastalıklarla karşı karşıya kalması nedeniyle terk edildiğini savunan görüşler içerir. Öte yandan şehrin yağmacılık ve istilalara maruz kaldığını ve nüfusun şehri terk etmek zorunda kaldığını öne sürenler de bulunur.
Gedi Harabeleri, 1948’de keşfedilmiş ve günümüzde UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaktadır. Gedi, Afrika’da Swahili kültürüne ait en iyi korunmuş yerleşim yerlerinden biridir ve ziyaretçiler tarafından ziyaret edilebilir. Şehirdeki kalıntılar arasında büyük camiler, hamamlar, saraylar ve evler yer almaktadır. Ayrıca, şehirdeki eserler arasında ahşap oyma sanatı, seramikler ve metallerden yapılmış mücevherler gibi birçok önemli sanat eseri de bulunmaktadır.
4) Timgad – Cezayir
Timgad, Cezayir’deki bir antik Roma kentidir ve Roma İmparatorluğu’nun en iyi korunmuş antik kentlerinden biridir. Kent, M.S. 100’lü yıllarda Romalı İmparator Trajan tarafından, Afrika’nın güneyindeki bir bölgede, günümüzde Cezayir olarak bilinen yerde kurulmuştur. Timgad, Roma İmparatorluğu’nun Afrika’daki en önemli yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Timgad’ın inşaatı, M.S. 1. yüzyılın sonlarında başlamış ve M.S. 3. yüzyılın başlarında tamamlanmıştır. Kent, tipik bir Roma planına sahiptir ve birçok tipik Roma yapı öğesiyle donatılmıştır. Kentin merkezi; bir forum, tiyatro, su kaynakları ve diğer kamu binalarıyla çevrilidir. Ayrıca, Timgad’ın güneyinde, Roma İmparatorluğu’nun Sahra Çölü’ndeki sınırını korumak için inşa edilmiş olan önemli bir askeri üssün varlığından da söz edilir.
Timgad, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra terk edilmiştir. Kentin terk edilmesinin nedenleri arasında İslam akınları, su kaynaklarının kuruması ve ticaretin değişmesi sayılabilir. Timgad, 19. yüzyılın sonlarında keşfedilmiştir ve günümüzde UNESCO Dünya Mirası listesinde kendisine yer bulmuş önemli bölgeler arasındadır.
Timgad’ın günümüze kadar iyi korunabilmesinin nedeni, kentin uzun süre gömülü kalmış olmasıdır. Bu, kentin birçok yapı öğesinin yerinde kalmasını sağlamıştır. Ziyaretçiler, Timgad’da birçok kalıntı görebilirler. Bunlar arasında tiyatro, forum, bazilikalar, evler ve diğer yapılar yer almaktadır. Kentin sokakları ve cadde sistemleri de oldukça iyi korunmuştur. Timgad, Roma İmparatorluğu’nun Afrika’daki mirasını anlamak için son derece önemli bir yerdir.
5) Vijayanagara – Hindistan
Kayıp şehirler listemizin bir diğer şehri olan Vijayanagara, Hindistan’ın güneyinde, bugünkü Karnataka eyaletinde yer alan bir antik kenttir. Büyük bir imparatorluk olan Vijayanagara, 14. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür. Vijayanagara, 1336 yılında Harihara I ve Bukka Raya I tarafından kurulmuştur. İmparatorluğun zirvesinde, 300.000’den fazla insanın yaşadığı tahmin edilmektedir. Kent, Krishna Nehri’nin kıyısında, hemen hemen tamamen granit kayalıklar üzerinde inşa edilmiştir.
Vijayanagara, Hindistan’ın en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak kabul edilirdi ve aynı zamanda Hinduizm’in en önemli merkezleri arasında sayılıyordu. Kentin büyük tapınaklar, saraylar, havuzlar ve surlarla dolu olduğu uzmanlar tarafından sıkça dile getirilmiştir. Tapınakları arasında Hazara Rama, Vitthala, ve Virupaksha, bahsedilenler özelinde en ünlü yapılardandır. Kent, 1565 yılında gerçekleşen Talikota Savaşı’nda, Müslümanların birleşik ordusu tarafından ele geçirilene kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.
Talikota Savaşı’nda Vijayanagara büyük bir yıkıma uğramış ve neredeyse tamamen tahrip edilmiştir. Kentin neden bu kadar büyük bir yıkıma uğradığı hâlâ tam olarak bilinmemektedir. Bazı tarihçiler, Müslümanların Hinduizm’e karşı olan fanatizmini neden gösterirken, diğerleri ticaret savaşları ve yerel siyasi güç mücadeleleri gibi farklı sebepleri öne sürmektedir.
Bugün, Vijayanagara kalıntıları, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaktadır ve turistlerin ziyaret ettiği popüler bir turistik yerdir. Kentin kalıntıları arasında tapınaklar, saraylar, surlar ve sarnıçlar yer almaktadır. Kentin mimari tarzı, tarihçiler ve mimarlar tarafından hâlâ incelenmektedir. Ayrıca bu bölge, Hindistan’ın tarihi ve kültürü hakkında önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir.
6) Çernobil’in Hayalet Kasabaları – Ukrayna
Çernobil’in Hayalet Kasabaları, 1986 yılında meydana gelen nükleer felaketten sonra terk edilen bölgelerin genel adıdır. Bu kasabalar, Çernobil Nükleer Santrali’nin patlaması sonrasında, çevredeki yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar için kalıcı bir yer tahliyesi kararı alındığından terk edilmiştir. Bu kasabalar, bugün nükleer felaketin insan yapımı en büyük afetlerinden birinin somut bir hatırlatıcısı olarak kalmaktadır.
Çernobil’in Hayalet Kasabaları arasında en ünlüleri Pripyat ve Çernobil kasabalarıdır. Pripyat, yaklaşık 50.000 kişinin yaşadığı, modern ve ileri bir yerleşim yeri olarak bilinir. Kasaba, santralde çalışan personel ve ailelerine hizmet vermek üzere inşa edilmiştir. Ancak, patlama sonrasında hızla boşalmıştır ve bugün hâlâ terkedilmiş bir hâldedir. Pripyat’taki yapılar, bugün terk edilmiş bir şehrin hayalet görüntüsünü yansıtmaktadır.
Cadde ve sokaklar, terkedilmiş arabalar ve ev eşyaları ile doludur. Çernobil kasabasının ise patlama sonrasında tamamen terk edildiği belirtilmektedir. Bugün, sadece nükleer santralin kendisi ve yakın çevresindeki yapılar ayakta kalmış durumdadır ve ziyaretçileri üzerinde hâlâ büyük bir etki bırakmasıyla bilinir.
Diğer hayalet kasabalar arasında Krasno, Kopachi, Zalissya ve Yaniv yer almaktadır. Bu kasabaların hepsi, patlama sonrasında terk edilmiştir ve bugün yalnızca terk edilmiş evler ve işyerleri ile doludur. Bu kasabalardaki binalar, radyasyon seviyelerinin hâlâ tehlikeli boyutta yüksek olması nedeniyle ziyaretçilere açık değildir.
Çernobil’in Hayalet Kasabaları, insanların terk etmek zorunda kaldığı, anıları ve hayatlarıyla dolu yerlerdir. Bu kasabaların terk edilmesi, bölgedeki insanların hayatlarının tamamen değişmesine neden olmuştur ve bölge hâlâ radyasyon riski altında olduğu için geri dönüş mümkün değildir. Bu kasabalar, bir zamanlar yaşanmış olan hayatın izlerini taşımakta ve nükleer felaketin insanlık için ne kadar büyük bir tehlike olabileceğini hatırlatmaktadır.
7) Termessos – Türkiye
Termessos, Antalya’nın doğusunda, Güllük Dağı’nın eteklerinde yer alan antik bir şehirdir. Kayıp şehirler arasında yer alan Termessos’un, Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir şehir merkezi olduğu belirtilir.
Termessos, yerleşim yerinin coğrafi konumu ve doğal savunma mekanizmaları sayesinde, o dönemlerdeki istilalardan korunmayı başarmıştır. Şehir, dağların tepelerine yapılan surlarla çevrili hâldedir ve yalnızca dar geçitlerle girilebilmesiyle ön plana çıkar. Bu sayede, şehir, Roma İmparatorluğu’nun büyük istila dalgalarından bile sağ çıkmayı başarmıştır.
Termessos’un yüksek dağlarda yer alması, şehrin coğrafyasının da oldukça zorlu bir hâle bürünmesi anlamını taşımıştır. Ayrıca bu zorlu coğrafya, şehrin bugün kayıp bir şehir olarak kalmasına neden olmuştur. Termessos, o dönemlerde önemli bir ticaret merkezi olmasına rağmen, coğrafi konumu nedeniyle yeterli su kaynaklarına sahip olamamıştır ve bu nedenle zamanla terk edilmiştir.
Bugün, Termessos, ziyaretçiler için bir arkeolojik sit alanı olarak hizmet vermektedir. Antik tiyatrosu, agora, nekropol, su kemerleri, hamamlar ve anıtsal giriş kapısı gibi birçok tarihî yapı hâlâ ayaktadır. Ancak, şehrin tamamı arkeolojik kazılar sırasında ortaya çıkarılamamıştır ve bazı kalıntıları hâlâ dağların tepelerinde kayıp durumdadır.
Kayıp şehirler arasında yer alan Termessos, ziyaretçilerin tarihî yapıları keşfetmesi ve antik dönemlerdeki yaşamın izlerini takip etmesi için önemli bir yerdir. Termessos’un dağlık alanları, doğal güzellikleri ve tarihî kalıntıları, ziyaretçiler için etkileyici bir deneyim sunmaktadır.
8) Geamana – Romanya
Romanya’da da Geamana olarak bilinen bir kayıp şehir vardır. Bu şehir, 1977 yılında Romanya’nın kuzeyindeki Fagaras Dağları’nın eteklerinde, Deva-Valea Cerbului bölgesinde bulunuyordu. Geamana, 1970’lerde Romanya’da devam eden bir altın madenciliği projesinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Ancak, proje sırasında, şehirdeki toprakların ciddi şekilde kirlenmesi nedeniyle, şehir terk edilmiştir ve sonunda da kayıp kentler listesinde kendisine yer bulmuştur.
Geamana, bir zamanlar Romanya’nın en büyük kömür yataklarından birine ev sahipliği yapmıştır. Ancak, kömür madenciliği, şehirdeki yeraltı su kaynaklarını ve çevredeki nehirleri ciddi şekilde kirletmiştir. Sonuç olarak, bölgedeki topraklar öyle kirli hâle gelmiştir ki, insanlar yaşamaları için güvenli bir ortam oluşturamadılar.
Bugün, Geamana, terk edilmiş bir kayıp şehir olarak kalmıştır. Şehirdeki binaların çoğu yıkılmış ya da boşaltılmıştır ve bölgedeki topraklar hâlâ kirliliğini korumaktadır. Geamana’nın terk edilmesi, insanların çevresel kaygılarına daha fazla dikkat çekmesine neden olmuştur ve Romanya’da çevresel yasaların daha sıkı hâle gelmesine de katkıda bulunmuştur.
Geamana, diğer kayıp şehirler gibi, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Terk edilmiş binalar, kirlenmiş topraklar ve etkileyici manzaralar, ziyaretçiler için ilginç bir deneyim sunmaktadır. Ancak, ziyaretçilerin bölgede dolaşırken çevresel kaygıları da göz önünde bulundurması önemlidir.
9) Herakleion – Mısır
El-Minya ilinin kıyısında, Mısır’ın kuzeybatısındaki Akdeniz’de, Herakleion olarak bilinen kayıp bir şehir bulunmaktadır. Herakleion, Mısır’ın ünlü Cleopatra döneminden önce inşa edilmiştir ve aynı zamanda Thonis olarak da bilinir.
Herakleion, Antik Mısır dönemindeki önemli liman kentlerinden biridir ve özellikle Akdeniz ticareti için o zamanlarda stratejik bir konuma sahiptir. Ancak, şehir MÖ 8. yüzyılda başlayan yıkıcı depremler ve yükselen deniz seviyeleri nedeniyle su altında kalmıştır. Yükselen deniz seviyeleri nedeniyle, Herakleion gibi daha birçok Antik Mısır şehrinin de su altında kaldığı belirtilir.
Herakleion, kayıp şehirlerden biri olarak araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Arkeologlar, şehrin kalıntılarını MÖ 13. yüzyıla kadar takip eden tarihî belgelerde keşfetmişlerdir. Su altında kalan Herakleion, yıllar boyunca çamur ve kumla kaplanmıştır. Bu nedenle, şehrin kalıntıları ancak 20. yüzyılın sonlarında su altı arkeolojisi çalışmaları ile keşfedilmiştir.
Bugün, Herakleion, su altı arkeoloji çalışmaları ve turizm için popüler bir yer hâline gelmiştir. Şehirde birçok antik tapınak, saray, sokaklar, sütunlar ve heykeller su altında muhafaza edilmektedir. Ayrıca, kayıp şehirlerin araştırılması, tarih ve arkeoloji açısından önemli bilgiler sağlamaktadır. Herakleion, diğer kayıp şehirler gibi, insanlık tarihi ve geçmişine ışık tutan önemli bir yerdir. Su altındaki kalıntılar, Mısır’ın Antik dönemine ait önemli bilgileri günümüzde de korumaktadır.
10) Neversink – ABD
Neversink, ABD’nin New York eyaletinde yer alan ve kayıp şehirler listesinde yer alan bir kasabadır. Bu kasaba, 1950’lerde New York Şehri’nin doğal kaynaklarına zarar verebilecek bir barajın inşa edilmesi nedeniyle su altında kalmıştır.
Neversink, Catskill Dağları’nın eteklerinde bulunan küçük kasabalardan biridir. 20. yüzyılın başlarından itibaren, bu bölgede nüfus azalmıştır ve nihayetinde 1950’lerin ortalarında New York Şehri Su İdaresi, Rondout Nehri’nin üzerine Neversink Barajı’nı inşa etmek için harekete geçmiştir. Baraj inşaatı, kasabayı su altında bırakacak kadar yüksek bir duvar gerektirmiştir.
Neversink’in yerlileri, evlerini ve tarihî binalarını terk etmek zorunda kalmışlardır. 1953 yılında barajın tamamlanmasıyla birlikte kasaba tamamen sular altında gömülmüştür. O zamandan beri, Neversink Barajı, New York Şehri’nin önemli bir su kaynağı hâline gelmiştir.
Bugün, Neversink’in kalıntıları hâlâ barajın altında yer alır. Baraj suyu düştüğünde, kalıntılar ortaya çıkar ve bazıları ziyaretçiler tarafından görülebilir. Neversink, kayıp şehirler listesinde yer alır, çünkü insanlar tarafından terk edilmiş ve su altında kalmış bir yerdir. Bu noktada da tarihe ışık tutabilecek pek çok bilgi de kentle birlikte karanlık suların altında kalmıştır.
Kayıp şehirler, insanların yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldıkları durumları anlatır. Bu şehirler, insanlık tarihindeki olaylara, doğal afetlere, savaşlara veya teknolojik ilerlemelere bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu şehirlerin kalıntıları, tarih ve arkeoloji alanlarında önemli bilgiler sağlar ve insanlık tarihine farklı açılardan bakılmasına yardımcı olacak özelliklerin keşfedileceği güne kadar da gizemini korur.
Yorumlar (0) Yorum Yap