“…Sözgelimi,boşluğa yuvarlanma düşü,açıklamasını öğrendiğim ilk deneylerden biri,herkesçe bilinen,hemen hemen herkesin görmüş olduğu bir düş.
Bu,öğretmenimin anlattığına göre,ırksal bir anıymış; çok çok eskilere dayanan,ağaçlarda yaşamış atalarımıza dek uzanan bir anı. Düşme,yaşamlarını ağaçlarda sürdürenler için her an var olan bir tehlikeymiş. Birçoğu düşerek bir çok kez bu tehlikeyi yaşamış,ancak bir bölümü yere varmadan dallara tutunup,kurtulabilmişlerdir.
Böyle son anda önlenen korkunç bir düşme olayı,yine öğretmenimin anlattığına göre,şoka yol açarmış. Bu tür bir şok da beyin hücrelerinde molekülsel değişimlere neden olurmuş. Bu değişimler sonraki kuşakların beyin hücrelerine ulaşır ve kısaca,ırksal anılar oluşurmuş. Bu nedenle sizler ve ben uyurken ya da uyuklarken boşluğa düşüyor ve yere çarpmamıza çok az kala uyanıyorsak eğer,ağaçlarda yaşayan atalarımızın başından geçen o korkunç düşüşleri anımsıyoruzdur yalnızca. Bunu sağlayanda kalıtım yoluyla bize ulaşan beyin hücrelerindeki molekülsel değişimlerdir.
……. Sizler ve ben yere çarpmamış olanların torunlarıyız; bu nedenle bizler gördüğümüz düşlerde boşluğa düşer,ancak yere çarpmayız.”
Fobi ve anılarımızın bizlere genler yoluyla aktarıldığıyla ilgili çalışmalar bizlere bunların doğru olabileceğini gösterir nitelikte.
“Gelmiş geçmiş en ilkel öykü budur.”
Yorumlar (0) Yorum Yap