Geniş Özet: 25 Mayıs’tan Bugüne ABD’de Neler Yaşanıyor?

25 Mayıs 2020 tarihinde Amerika’nın Minnesota eyaletinin Minneapolis şehrinde, George Floyd adlı bir siyahın, gözaltına alınırken polisin insanlık dışı şiddeti sonucu boğularak ölmesiyle dünyanın pek çok yerinde insanlar ses çıkarmaya başladı.
Ardından ABD’den yükselen seslerle tüm dünya gözünü buraya çevirdi. Neler olduğuna gelin birlikte bakalım:
Dolandırıcılık suçundan aranan Floyd’un polisler tarafından yakalandığı dakikalarda, beyaz bir polis ters kelepçe ile yere yatırdığı Floyd’un boynuna diziyle bastırarak, nefes almasını engeledi ve ölmesine sebep oldu.



“I can’t breathe!” (Nefes alamıyorum) diyerek polisten bacağını kaldırmasını isteyen Floyd’un videosu bir anda tüm dünyaya yayıldı. Bu ne yazık ki siyahlara uygulanan ilk orantısız gücün videosu değildi ve ne yazık ki Floyd bu yüzden ölen ilk siyah değildi.

Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, savcıları Floyd’un nefes almasını engelleyen polise karşı suç duyurusunda bulunmaya çağırdı.


Ardından ise binlerce insan protesto gösterilerine başladı. Olayı incelemeye başlayan FBI, Floyd’un ölümüne sebep olan dört polis memurunu salı günü görevden aldı.


Floyd’u gözaltına alırken boynuna dizini basıp ölümüne neden olan polis memuru Derek Chauvin cinayet ile yargılanacak. Diğer polis memurları ise cinayete yardım ve yataklıktan yargılanacak.


Başladığı andan itibaren binlerce kişinin katıldığı eylemler dur durak bilmeden büyümeye devam etti. Olayların 3. gününde eylemciler polis merkezine giderek “Adalet yok, barış yok!” sloganları ile binayı ateşe verdi.


Trump ve Minesota belediye başkanı arasında geçen sürtüşmenin ardından Trump şunları söyledi: “Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip işimi hallederim.”

Sadece belediye başkanına değil, eylemcilere de göz dağı veren Trump göstericiler için de şunları söyledi: “Bu eşkıyalar George Floyd’un anısını kirletiyor ve ben bunun olmasına izin vermem. Az önce Minnesota Valisi Tim Waltz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledi. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir. Teşekkür ederim.”
Yaptığı bir diğer açıklamada ise aşırı sağ karşıtı olan ANTIFA’yi terör örgütü ilan edebileceklerini söyledi.
ANTIFA neo-faşizm, beyaz üstünlüğü, cinsiyetçilik ve ırkçılığa karşı mücadele veren bir protesto hareketi.




Minneapolis’te geçtiğimiz cuma ve cumartesi gününü kapsayacak şekilde sokağa çıkma yasağı getirildi.

Saat 20.00’da başlayan yasakla birlikte polisler göstericilerin üzerine biber gazı sıkarak kalabalığı dağıtmaya çalıştı.

Minneapolis’te başlayan olaylar hızla Amerika’nın diğer eyaletlerine yayıldı. Chicago’da insanlar sokaklara döküldü.


San Francisco’daki olayları takip eden gazeteci Sarah Bele Lin polis tarafından plastik mermi ile vuruldu.

“Bacağımın içinden vurdular. Üzerimde basın kartı ve boynumda kamera vardı. Gazeteci olduğumu bağırarak söyledim ama beni vurdular. Polisin yanına gittiğimde kimse benim neden vurulduğuma dair bir açıklama yapmadı.” 

Atlanta’da eylemciler ve polisler arasında çatışmalar yaşandı.


 Ulusal Muhafızlar güvenliği sağlamak için sokaklara çıktı.

Protestolar sebebiyle Georgia eyaletinde Atlanta da dahil bazı bölgelerde OHAL ve sokağa çıkma yasakları ilan edildi.

Atlanta ve pek çok şehirde ise Ulusal Muhafızlar ve polisler protestoculara destek verdiler.

Protestocuların “Diz çök!” tezahuratları üzerine askerler ve polisler, protestocularla dayanışma için diz çöktü.




Amerika’da başlayan eylemler Londra, Berlin ve Kopenhag’a sıçradı. Avrupa’daki ABD Büyükelçilikleri önünde toplanan insanlar Amerika’da siyahlara karşı uygulanan ırkçı uygulamaları ve saldırıları protesto ettiler.

 #BlackLivesMatterUK tarafından Londra’da düzenlenen protestoya yüzlerce insan destek verdi. Onlarca insanın taşıdığı “Gerçek pandemi ırkçılıktır!” pankartı ise anlatılmak istenini açık ve net şekilde anlatıyor.

Berlin’de gerçekleşen protestodan görüntüler.


Kopenhag’da “Siyah hayatlar önemlidir.” pankartı ile yürüyen insanlar.


Atina’da Amerika’daki eylemcilere destek protestosu yapıldı


Binaları yakıp yıkan göstericiler ve onları destekleyenlerin hepsi aynı şeyi söylüyor: “Yakıp yıkmadığımızda bizi görmüyorlar.”

Protestocular el birliği ile zarar gören binaları, sokakları, caddeleri temizliyorlar. Amaçlarının; görülebilmek, seslerini duyurabilmek olduğunu dile getiriyorlar. Çünkü gündem olmadıkları sürece ezilmeye devam ettiklerini söylüyorlar. Ayrıca vandallık yapanların çoğunun içlerine karışan, onlardan olmayan beyazların başlattığını da vurguluyorlar.
”Bu öfkenin ve kızgınlığın altında haklı gerekçeler yatıyor. Burada gördüğümüz yıkıma büyük ölçüde Minnesota dışından gelenler nedenler oldu. Bunlar şiddeti, yıkımı körükleyen beyazlar. Onlara şunu söylemek istiyorum: Evinize gidin, siz bu topluma ait değilsiniz ve bu sizin mücadeleniz değil.”  Protestocu Bir Kadın
“Eğer Target’ı yaktılarsa umurumda değil. Target bizimle birlikte sokakta olup haklarımızı savunmalıydı. AutoZone, Philando Castile arabasında vurulduğunda neredeydi? İnsanları kışkırtıp camları kıran ve binaları ateşe veren kişilere para ödeyip aramıza salıyorsunuz. Gençler karşılık veriyorlar, öfkeliler! Bunu durdurmanın kolay bir yolu var. Polisleri tutuklayın, onlara suçlama yöneltin. Sadece Minneapolis’tekileri değil. İnsanlarımızı öldüren Amerika’nın her yerindeki tüm polisleri suçlayın. İşinizi yapın. Söylediğinizi yapın ve bu ülkeyi olması gerektiği gibi herkes için özgür hale getirin. Siyahi insanlar özgür değil ve bundan yorulduk. Bize yağmalamadan bahsetmeyin. Yağmacı olan sizlersiniz. Amerika siyahi insanları yağmaladı. Buraya geldiklerinde Amerikan Yerlileri’ni yağmaladılar. Yağmacılığı sizden öğrendik. Şiddeti sizden öğrendik. Eğer bizden daha iyisini bekliyorsanız, önce siz bunu yapın!”




Trump ve Savunma Bakanı Esper arasında fikir ayrılıkları yaşandı.

Beyaz Saray önünde ve Amerika’nın her yerinde artan protestolara karşı Trump’ın orduyu devreye sokması konuşulurken ABD Savunma Bakanı Esper bunu desteklemediğini belirterek şunları söyledi: “Asker ancak çok acil ve zor durumlarda kullanılabilir. Biz şu anda o zor durumlardan birinde değiliz. İsyan Yasası’nın devreye sokulmasını desteklemiyorum.” İsyan Yasası 1807 yılında, kulluk kuvvetlerinin yetersiz kaldığı durumlarda ordunun sokağa çıkmasına imkan veren bir yasadır.

Floyd’un kızı Gianna: “Babam dünyayı değiştirdi.”

 Eski NBA yıldızı ve Floyd için “İkiz kardeşim gibiydi” diyen Stephen Jackson, Floyd’un altı yaşındaki kızı Gianna’nın tüm sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı.

Editörün Notu
İnsanları dili, dini, ırkı, cinsiyeti üzerinden yargılamak, dışlamak ya da suçlamak insanlık suçudur. George Floyd öldürülen ilk siyah değildi. Amerika tarihi boyunca, köle olarak kullanılan, özgürlükleri ellerinden siyahlar, yıllar boyunca özgürlüklerini geri kazanabilmek için mücadele ettiler ve hala da mücadele ediyorlar. Irkçılık bir hastalıktır, Lonra’daki eylemcilerin de söylediği gibi “Gerçek pandemi ırkçılıktır.”
Kategoriler: Gündem

Yorumlar (0) Yorum Yap

/