Ziggurat, Antik Mısır’daki piramitlere benzemektedir. Her ikisi de birbirine yakın dönemlerde inşa edilmiş olsa da farklı yapılardır. Her şeyden önce bu iki yapının kullanım sebepleri birbirinden farklıdır. Ayrıca yapım süreçleri de birbirine benzememektedir. Dört kenarı bu bulunan bu yapı hakkında merak edilenleri bir araya getirdik.
Tanrıların krallığına yükseldiği düşünülen bu harika yapıların ilginç de bir hikayeleri ve tarihleri vardır. Gelin “Ziggurat Nedir?” sorusunun yanıtına ve diğer merak edilenlere birlikte bakalım.
Ziggurat Nedir? Özellikleri Nelerdir?
Antik Mezopotamya’da inşa edilen Ziggurat, piramitlere benzeyen ve teraslı farklı seviyelere sahip bir tür taş yapıdır. Sadece merdivenlerden erişilebilen bu yapı, geleneksel olarak tanrılar ve insan türü arasındaki bağlantıyı sembolize eder, ancak pratikte selden korunma görevi de görür. Mezopotamya’dan Aztek’e ve Navajo Ulusu’na kadar uzanan kültürlerde bulunabilirler.
Eski bir Mısır piramidi gibi, eski bir Yakın Doğu ziguratının dört kenarı vardır. Bu yapıların, tanrıların krallığına yükseldiği düşünülür. Bununla birlikte, Mısır piramitlerinden farklı olarak, Zigguratların dışı pürüzsüz değildir.
Yapıda gerçekleşen işlerin yanı sıra Antik Yakın Doğu şehirleri için gerekli olan idari gözetim ve dini ritüelleri barındırmak için katmanlıydı. Zigguratlar, bugün Irak ve İran’da bulunan bölgelere dağılmış halde bulunur. Bu bölgedeki eski kültürün gücü ve becerisinin etkileyici bir kanıtıdırlar.
Hiçbir ziggurat orjinal yüksekliğinde korunamamıştır. En iyi korunmuş ziggurat Ur’dadır (Tall al-Muqayyar, Irak). En büyüğü, Elam’daki Choghā Zanbīl’de (güneybatı İran’da), 102 metrekare tabana sahip ve 24 metre yüksekliktedir. Bu tahmini orijinal yüksekliğinin yarısından daha azı. Efsanevi Babil Kulesi, halk arasında Babil’deki büyük Marduk tapınağının zigguratı ile ilişkilendirilmiştir.
Ziggurat Ne İçin Kullanılır? Neden İnşa Edilmiştir?
Ziggurat, şehrin ana tanrısının tapınağıydı. Mezopotamya’daki her şehrin bir birincil tanrısı vardı. Örneğin, Murdock Babil’in tanrısıydı, Enki Eridu’nun tanrısıydı ve İştar Nineveh’in tanrıçasıydı. Ziggurat, şehrin o tanrıya adandığını gösteriyordu. Zigguratın tepesinde tanrıya ait bir tapınak vardı. Rahipler burada kurban vermek gibi birçok ritüelli yerine getirirdi. Tapınağın mümkün olduğu kadar göklere yakın olmasını istedikleri için onları yüksek inşa etmişlerdir.
En Büyük Ziggurat: Ur’daki Ziggurat
Mezopotamya’nın en büyük ve iyi korunmuş zigguratlarından biri Ur’daki büyük ziggurattır. Yirminci yüzyılın başlarında bölgede küçük kazılar yapılmıştır. 1920’lerde Sir Leonard Woolley, Philadelphia’daki Pennsylvania Üniversitesi Müzesi ve Londra’daki British Museum ile ortak bir projede anıtın tamamını ortaya çıkarmak üzere ekibi ile çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Woolley’nin bulduğu şey, orijinal olarak 20×30 metre arasında bir boyuta sahip, üç seviyeli terasla inşa edilmiş, Kuzey’e yönlendirilmiş, 45×65 metre boyutlarında devasa bir dikdörtgen piramidal yapıydı. Birinci teras katındaki bir kapıya üç anıtsal merdivenle çıkılır. Zigguratın çekirdeği, doğal olarak oluşan bir katran olan bitümle döşenmiş pişmiş tuğlalarla kaplı kerpiçten yapılmıştır. İlk terası destekleyen zigguratın alt kısmında yaklaşık 720.000 pişmiş tuğla kullanılmıştır. O dönem için bu yapıyı inşa etmek için harcanan güç ve malzemeler şaşırtıcıdır.
Ur’daki Zigurat ve Ay Tanrıçası Nanna
Ur’daki Ziggurat ve tepesindeki tapınak MÖ 2100 civarında inşa edilmiştir. Ur’un Üçüncü Hanedanı’nın kralı Ur-Nammu tarafından, şehir devletinin ilahi hamisi olan ay tanrısı Nanna için yapılmıştır. Yapı, şehrin açık ara en yüksek noktası olacaktı ve bir orta çağ katedralinin kulesi gibi, kilometrelerce öteden görülebilecek şekilde kurgulanmıştır. Hem gezginlerin hem de dindarların odak noktası olmuştur.
Ziggurat, Ur şehrinin koruyucu tanrısının tapınağını desteklediğinden, Ur vatandaşlarının tarımsal fazlalık getirdikleri ve düzenli yiyecek paylarını almak için gidecekleri yer olması muhtemeldir. Antik çağda Ur’daki zigguratı ziyaret etmek hem ruhsal hem de fiziksel besin aramak ile bağdaştırılmaktadır.
Açıkça Ur’daki zigguratın en önemli kısmı tepesindeki Nanna tapınağıydı, ancak bu yapı ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Arkeologların tapınak dekorasyonunun bir parçası olabileceğinden şüphelendikleri bazı mavi sırlı tuğlalar bulunmuştur. Zigguratın ayakta kalan alt kısımları, mühendislik ve tasarımın inanılmaz detaylarını içermektedir. Örneğin, tapınağın pişmemiş kerpiç çekirdeği mevsime göre alternatif olarak az ya da çok nemli olacağından, yapıyı tasarlayanlar tapınağın pişmiş dış tabakasına suyun çekirdeğinden buharlaşmasına izin verecek delikler açmışlardır. Ek olarak, kış yağmurlarını taşımak için zigguratın teraslarına drenler inşa edilmiştir.
Dikkate değer zigguratlar, Irak’ın Nasiriyah yakınlarındaki Büyük Ur Zigguratı. Bağdat, Irak yakınlarındaki Aqar Quf Zigguratı; Babil’de (yok edilen) Etemenanki; Khūzestān, İran’da Chogha Zanbil.
Zigarutlar Hakkında İlginç Bilgiler
- Zigguratın yüksekliği mevsimsel sellerden korunmak için faydalı olduğu düşünülmektedir.
- Sadece birkaç rampa tapınağın tepesine çıkmaktadır. Bu, üst seviyelerin korunmasını kolaylaştırmıştır ve rahibin ritüellerini isterlerse gizli tutmalarına yardımcı oluyordu.
- Babil’deki zigguratın adı Etemenanki idi. Bu Sümerce’de “Cennetin ve Yerin Temeli” anlamına gelmektedir.
- Erken Mısır piramitleri, ziggurata çok benzer basamaklı piramitlerdir.
- Mayalar ve Aztekler binlerce yıl sonra farklı bir kıtada tanrılarına basamaklı piramitler inşa etmiştir.
This post is also available in: English Français Español Deutsch
Yorumlar (0) Yorum Yap