Sihirli şırınga hissettirilmeden enjekte edilmiş gibi…
Medya günümüzde ne yazık ki insanları tanrı gibi yönlendirebiliyor, savaşlara sokuyor, kan ve gözyaşı içinde bırakabiliyor. Marshall McLuhan kehaneti doğrularcasına “Dünyanın global bir köy” haline dönüştüğü baskı tekniği yerine görüntünün, imaj ve sanallığın, egemenliğini ilan ettiği bir ortamda insanlık, adeta bir var olma savaşı veriyor. Bu savaşın boyutunun ifade bakımından ABD’li iletişim bilimci Aldoux Huxley’in “Şimdiye kadar bunca çok (yedi milyar insan) bunca azın (medya kullanan 100 bin kişi) elinde böyle oyuncak haline getirilmemişti” sözleri tam da yerine oturuyor. İletişim teknolojisindeki gelişmeler, çoğulcu kültürel yapıyı ortadan kaldırmakta, bütün dünyada hakim, dominant ve tek bir kültürün oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Enformasyon teknikleri, kültür hizmetlerinin niteliğini tanımlayan ve üreten tekelleşmiş, tek merkezden yönlendirilen bir kültür ve eğlence pazarının doğmasını sağlamıştır.
Büyük balık küçük balığı yemez, hızlı balık yavaş balığı yer.
Küreselleşme aynı anda hem vaat hem de tehdit içerir. Küreselleşme ekonomik boyutunun ötesinde kültürel bir olgu olarak da analiz edilmektedir. Amerikan hegemonyasının diğer dünya toplumları üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu da belirlenmiştir. Küreselleşmenin kültürel açıdan ortaya çıkardığı sorunlar; milli kimlik krizine yol açması, toplumda yabancılaşan ve yalnızlaşan bireyleri artırması, tüketim odaklı bir toplum modeli sunması, medya ve kültür emperyalizmine katkıda bulunması şeklinde özetlenebilir.
Sosyal bilimlerde moda haline gelmiş olan küreselleşme ve medya başka bir deyişle, dünyanın küçülmesi ve tek bir yer olarak algılanma anlayışının yaygınlaşması olarak tanımlanmaktadır. Sistemin koyduğu kurallara uyanların küreselleşme çerçevesi içerisinde değerlendirileceği, uymayanların ise dışlanıp yok sayılacağı mantalitesi ağırlık kazanmaktadır.
Medya bağımlılığı etnosantrizm’i de beraberinde getirmektedir. Ben merkezci insanlar, toplumdan soyutlanan bireyler ortaya çıkmıştır. İleriyi göremeyen, sorgulayamayan, yaptıkları eylemlerin farkında olmayan insanlar oluşmaktadır.İnsanlarda tektipleşmeyi gözlemleyebiliriz; aynı faaliyetler, aynı kıyafetler, aynı müzik tarzları. Popüler Kültür Çemberi… Bir yenisi olarak da kesinleşen bir olgu vardır ki bu da telefondur. Yüzlerce insanı bir mesajıyla toplayabilir veya toplumları yok edebilme gücüne sahiptir. Nasıl davranacağını, ne söyleyeceğini belirleyen kuralları günümüzde medya belirlemekte. Toplumdan izole olan ve elinde ki kutu ne söylerse ve nasıl yönlendirirse emrinde olan insanlar doğmaya başlamıştır. Bunun önüne geçebilmek mümkün müdür tartışılır fakat bilinçlenip farkında olursak bu oyunları görmemiz daha kolay olacaktır.
Yorumlar (0) Yorum Yap