Rastafarianizm, 1920 yıllarında Jamaikalı Marcus Garvey’in öğretilerinden esinlenerek meydana gelmiş ve senkretizm temelinde güç kazanmış din benzeri oluşumdur. Afrika kökenli kölelerin direnişiyle güç kazandığı düşünülen Rastafarianizm’i benimseyenler, İsraillilerin torunları olduklarına inanırlar. Onların işledikleri günahlar yüzünden sürgün edildikleri kanısına varan Rastafariler, ilk Etiyopya kralı Haile Selassie I’in yaşayan bir tanrı olduğuna inanmışlardır. Tanrı unvanını yakıştırdıkları Haile Selassie I’in aynı zamanda dünyanın kralı olduğunu da düşünmüşlerdir.
Rastafariler’e göre Etiyopya, dünyanın cennet köşesiyken; Jamaika, cehennemi simgeler. Marijuana içmek, saçlarını günümüzde de rasta adı verilen modele uygun yapmak, Reggae müzik dinlemek gibi kimlik bütünlükleri bulunur. Dışarıdan hemen fark edilecek kadar net bir kimlik oluşturan Rastafarianizm’in, gün geçtikçe gençler arasında yayılmaya başlandığı bir dönem olmuştur. Özellikle müziğin kralı olarak adlandırılan Bob Marley’in Rastafarianizm temsilcisi olması, gençler arasında bu tarz ve kimliğin özenilmesiyle sonuçlanmıştır.
Rastafarianizm Nasıl Meydana Çıkmıştır?
Rastafarianizm, hikâyenin en başında Avrupa sömürgeciliğine karşı bir isyan hareketi olarak karşımıza çıkmıştır. Özgürlüklerin önemsendiği bir hareket olarak varlığını kanıtlayan bu inanışın ortaya çıkması 1900’lü yılların ilk yarısına tekabül eder. Jamaika’da meydana gelen bu inanış varlığını kanıtladıktan sonra sosyal, kültürel ve ekonomik baskılara karşı koyma şeklinde devam etmiş bir harekettir. Bu noktada Rastafarianizm’in, özellikle Afrika ve Etiyopya’ya uygulanan baskılar, sürgüne gönderme kararları, köleleştirme hareketleri gibi insanlık dışı davranışlar neticesinde ortaya çıktığı söylenebilir.
Jamaika’da seneler önce ortaya çıkan Rastafarianizm, aslında çok geniş kitleler tarafından biliniyor olmasa da aslında pek çok kişinin aşina olduğu bir akımdır. Özellikle direkt olarak dinî hareket olarak bilinmemesi daha muhtemel olan bu hareketin temel unsurları, dünyanın pek çok yerinde oldukça tanınan materyaller içerir. Bu noktada günümüzde içeriği en çok bilinen yerel hareket olmasa da kimliği en çok tanınan akımlar arasında bulunur.
Meydana çıktığı tarihten itibaren dünyada farklı şekilde bir imaj oluşturan Rastafarianizm takipçileri, inandıklarının aksine bir görünüşe sahiptirler. Aslında burada bahsedilen durum, inandıklarından çok daha farklı düşüncelere sahip radikal ve marjinal gruplar sebebiyle dünya basınında istenmeyen şekilde yer aldıklarıdır. Doğru bir tanıtım olmamasına neden olan iki olayın meydana geldiği bilinir. Bahsedilen bu iki olayın ilki “Henry Fiasco”, bir diğeriyse “Holy Thursday Massacre” olarak tarihe geçmiştir.
Rastafarianizm’in olumsuz imajına neden olan olayların her birinde marjinal gruplar, polisle çatışmış ve öldürülmüşlerdir. Olayların yanı sıra sahip oldukları temel inanışların da toplumun geneliyle uyuşmuyor olması rastaların doğru şekilde anlaşılmamasına neden olmuştur. Dinin gerekliliği olan saç şekilleri, bir ritüel olarak kabul edilen esrar, Hint keneviri gibi maddelerin kullanımı, onların tümüyle toplum tarafından anlaşılamamasına neden olmuştur.
Rastafarianizm’in Sahip Olduğu Kimlik
Rastafarianizm, kendi özel yaşantısında meydana gelmiş mezhepler arasında yer alır. İnkâra karşılık verdikleri cevap, yine benzer şekildedir. Onların kimliklerini net şekilde gösteren farklılık, saçlarını kesmemeleri ve yıkamamalarıdır. Bunu yapmalarındaki amaç, bedenlerini küçümsemektir. Pek çok rasta çalışmaz, gün içinde ganja (esrar) ile avunur ve tüm bu hareketlerinin dayanağı olarak Kutsal Kitap’a başvururlar.
Jamaika’da bulundukları süre boyunca herhangi bir partiye oy vermemişlerdir çünkü ülkeyi asla benimsemezler. Onlara göre dünyanın cenneti olarak da saydıkları Etiyopya ülkeleridir. Ras Tafari’ye taparlar ve Babil’in parçası olarak gördükleri dünyevi düzenle bütünleşmekten oldukça uzaktırlar. Dinle bütünleşen reggae tarzı müzik, onların ilahileridir.
Aslında bahsedilen tüm bu kimlik etmenleri, Rastafarianizm’in bir din olmasından ziyade yaşam tarzı olarak anılması anlamını taşır. Rastalar, Jah olarak anılan tek tanrıya inanırlar. Jah adıyla anılan tanrılarının ismiyse İngilizce Yehova kelimesinin kısaltmasından geldiği bilinir. Rastafarianizm’de Jah tanrı olarak görülse de tek bir ilahi varlığın uzaklığından bahsedilmez. Her insanın içinde tanrının yer aldığını düşünmeleri sayesinde ruhsal mesafe kısaltılmıştır.
Rastafarianizm’in yaratıcıyla ilgili düşünceleri şu şu şekilde özetlenebilir:
“Tanrı insandır ve insan Tanrı’dır”.
Rastafarilerin Temel İnançları Nelerdir?
Rastaların inanışına göre İncil’de yer alan İsa, Romalılar tarafından dejenere edilmiştir. Onların düşüncelerine göre 24 Aralık’ta kutlanan Noel, Pagan festivalidir ve kutlanmaz. İlk insanın Afrika’da ortaya çıktığına inanan rastalar, İsa’nın da siyahi olduğu konusunda hemfikirlerdir. İnanışlarında yer alan Tanrı, cinsiyetsizdir. Erkeklerin Alfa, kadınlarınsa Omega olduğunu düşünen Rastafarianizm takipçileri, bahsedilen bu durumu İsa’nın zaten belirttiğini düşünürler.
Net bir liderleri ve çizgileri olmadıkları için hareketin tüm inanç ve esaslarını belirlemek zordur. Fakat bahsedilen bu hareket, çıktığı ilk günden beri kimi düşünceler çevresinde net bir şekillenme yaşamıştır. Örneğin Leonard Howell tarafından ortaya konulan aşağıdaki 6 temel inanç, Rastafarianizm açısından esasları ortaya koyar:
- Rastalar beyaz ırktan nefret ederler.
- Siyah ırkın üstün olduklarını kabul ederler.
- Beyaz ırkın günahkâr olduğunu düşünürler ve bunun için intikam alma dürtüsüne sahiptirler.
- Jamaika idaresini kabul etmemenin ötesinde onların sunduğu her kanun ve kurum gibi olguları inkâr ederler. Aynı zamanda rahat etmemelerini sağlamak amacıyla her yolu denerler.
- Afrika’ya dönüş, onlar için önemli ve gereklidir.
- Kendi idarecileri olarak Haile Selassie’nin varlığını kabul ederler.
Rastafarianizm’de zamanla mitler ve ritüeller oluşturulmuştur. Ancak bahsedilecek olan bu ritüeller de belirli şekilde yazıya dökülmediği için net kurallara sahip değildir. İnançlar ve ritüellerin her biri gruplar arasında kimi değişikliklere uğramış olsa da genel olarak kabul edilen inanç bütünleri, aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
- Haile Selassie’nin yaşayan Tanrı olduğuna inanılır.
- Beyaz insan, her zaman siyahilerden daha aşağıdadır.
- Siyahiler, eski İsrail’in enkarnasyon geçirmiş hâlleridir. Ve nefret ettikleri beyazlar, onları Jamaika’ya sürgüne göndermişlerdir.
- Jamaika onlar için mutsuzlukların sembolü, cehennemin ta kendisidir. Etiyopya ise dünyanın cennetidir.
- Yakın bir gelecekte her zaman daha üst seviyede olduklarına inandıkları siyahiler, dünyayı idare etmeye başlayacaklardır.
Tüm bu inanışların yanı sıra Rastafarianizm’de kimi önemli ve özel günler de bulunur. Bunlar:
- 7 Ocak: Etiyopya’nın Ortodoks Noel’i
- 25 Mart: Menen’in doğduğu gün
- 21 Nisan: Haile Selassie’nin Jamaika’ya ziyaret gerçekleştirdiği gün
- 25 Mayıs: Afrika Özgürlük Günü
- 16 Haziran: Rastafarizanizm hareketinin kurucu öncülerinden biri olan Leonard P. Howell’in doğduğu gün
- 23 Temmuz: Yeryüzündeki Tanrı ve idareci olarak gördükleri Haile Selassie’nin doğduğu gün
- 17 Ağustos: Marcus Garvey’in doğduğu gün
- 11 Eylül: Etiyopya Yeni Yılbaşı günü
- 2 Kasım: Hasile Selassie’nin tahta geçtiği ve idareyi eline aldığı gün
Rastafarianizm’in inançları ve özel günleri haricinde özellikle dikkat çeken bir diğer detaysa kutsal kabul ettikleri renklerdir. Kırmızı, sarı ve yeşille özdeşleşen bu akımda bahsedilen her rengin sembolik ve derin anlamları bulunur. Peki, bahsedilen bu renkler ne anlama gelir?
Rastafarianizm’de Kutsal Sayılan Renkler: Kırmızı, Sarı ve Yeşil
İnanışa göre kırmızı, zafer ve özgürlük mücadelesi sırasında siyahi insanların şehit oldukları zaman döktükleri kanı simgeler. Bu, hareketin ne denli kayıplar verdiğini hatırlamalarını ve onların kutsal yanlarının unutulmamasını sağlar. Sarı, Afrika’nın sahip olduğu zenginliği işaret eder. Parlayan güneş anlamına gelen sarı, aynı zamanda önlerinde bekledikleri idare zamanının geldiğini de anımsatır. Bunun dışında yeşilse Etiyopya’nın güzelliklerini simgeler.
Sıralanan renkler dışında siyahın da Rastafarianizm’de önemi ve yeri büyüktür. Asaletin simgesi olarak bilinen siyah rengi aynı zamanda kadimliğin de bir sembolüdür. Bahsedilen tüm renkler, birçok rozette ve sembolde kendisine yer bulmuş hâldedir. Ayrıca yeşil, sarı ve kırmızı, Etiyopya’nın bayrağının da rengidir. Kimilerine göre tüm bu renkler, insanda var olan çakralarla da yakından ilgilidir.
Rastafarianizm’de Yemek Diyeti: I-Tal
Rastaların yemek rejimleri bulunur ve buna I-tal adı verilir. Bu diyete göre etli gıdaların her birinden uzak durulur ve buna Eski Ahit yasalarına göre karar verirler. Kabuklu deniz ürünlerinden domuza, et ürünlerinin her türlüsünden işlenmiş gıdalara kadar hepsi, bu inanışta yasaklılar listesindedir. Hatta öyle ki bazılarına göre ete yalnızca dokunmak dahi ölüm cezasına yakın bir hâldedir.
I-tal’a göre beslenen Rastafarianizm takipçileri, kahve ve soda türleriyle beslenmeyi doğru bulur. Onlara göre takınılan bu tavır, bedenlerini kirden arındırmakla eş anlama gelir. Alkolün her çeşidinden uzak duran rastalar, mayalanmış yiyecekleri de asla tüketmezler. Doğal olmayan ürünlerin her birinden uzak durmayı simgeleyen I-tal’da bitki çaylarına büyük bir rağbet vardır. Bu inanışta hastalandıklarında dahi sentetik olarak belirttikleri ilaçla tedaviyi asla kabul etmezler. Nitekim Rastafarianizm’in yayılmasında büyük bir payı olan ünlü sanatçı Bob Marley, kansere yakalandığında ilacı ve tedaviyi reddetmiştir.
Rastafarianizm takipçileri, farklı yaşam biçimleri ve inanışlarıyla oldukça ilgi çeken bir topluluktur. Bob Marley gibi dünyaca üne sahip bir Rasta sayesinde herkesin aşina olduğu bu hareket, kendini hemen belli eden sembollere sahiptir. Fakat burada unutulmaması gereken bir detay vardır. Bob Marley hayranları, sahip oldukları özenme duygusu sayesinde onu taklit etmeye de başlamışlardır. Bu noktada Rastafarianizm’in yayıldığı konusundaki görüşler, aslında dünyaca ünlü bir sanatçının yolundan gitmek isteyen kişilerle de sınırlı kalmış olabilir.
Yorumlar (0) Yorum Yap