21. Yüzyılda Teknolojiyi Reddeden Toplum: Avrupa’dan Amerika’ya Göç Eden Amişler

Dünyanın her yanında gelişen teknoloji ile toplumlar günlük yaşamlarında onlara yardımcı olacak eşyalar üretmeye başladılar. Sadece günlük yaşamda değil, bilimde, sanatta, otomotivde ve daha pek çok alandaki teknolojik gelişmeler ile yaşamaya devam ediyorlar. Artık bir yerden bir yere gitmek arabalar sayesinde çok kolay. Elimizdeki akıllı telefonlar sayesinde tek tık ile dünyanın diğer ucunda ne olup bitmiş haberdar olabiliyoruz. Tüm bu teknolojiyi ardınızda bırakıp eski insanlar gibi yaşamayı hayal ettiniz mi hiç? Hayal etmesi bile bazı durumlar için çok zor. Peki, teknolojiyi reddeden Amişleri duydunuz mu? Gelin birlikte Amişler kimler bakalım:

Dinde reform hareketi sonucu yüzlerce Mennocu öldürülür.

16. yüzyılda dinde reform tartışmalarının alevlendiği dönemde, Menno Simmons ve yanında olan bir grup Hristiyan, çocukların doğar doğmaz takdis edilmesine karşı çıkar. Hristiyan bir anne ve babadan doğuş olmak o bireyin dinini Hristiyan yapmaz. Bu yüzden insan bilinçlenince yani 18 yaşını geçtikten sonra kendi isteğiyle dinini seçmeli. Katı Katolik Kilise’nin hoşuna gitmeyen bu düşünce Mennocularun öldürülmesine sebep olur. Yüzlerce insan bu düşünceye sahip olduğu için öldürülür.
Baskıların giderek artması sonucu 18. ve 19. Yüzyılda Almanya, Fransa ve İsviçre’den bu düşünceye sahip insanlar Amerika’ya göç etmeye başlar.

Gerçek bir Hristiyan’ın Hz. İsa dönemindeki gibi yaşaması gerektiğine inanırlar.

Bu yüzden de otomobil, telefon, elektrik gibi yaşamı kolaylaştıran teknolojiyi kullanmaktan kaçınırlar. Ulaşımı at arabaları ile sağlarlar. Işık gereksinimlerini ise güneşin doğuşu ve batışı arasındaki zamanı değerlendirerek giderirler. Toplumun temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.

Çocuklara eğitimi belli bir yerden sonra kendileri verirler.

Çocuklar temel eğitimlerini devlet okullarında aldıktan sonra, onları dış dünyanın olumsuz etkilerinden korumak için kendi kilise okullarında eğitirler. Dilleri Pensilvanya Almancasıdır. Kendi toplumları dışındaki insanları ise “Englishman” olarak adlandırırlar.
İnançlarına bu kadar sıkı sıkıya bağlı olmalarına karşın Amiş toplumu bağnazlıktan son derece uzaktır. 16 yaşına gelen çocuklarını dış dünyayı ve diğer yaşam tarzlarını tanımaları, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendilerinin belirlemesi ve özgür iradeleriyle bir sonuca ulaşmaları için tamamıyla serbest bırakırlar.

Hiçbir gerekçe boşanma için yeterli bir neden değildir.

18 yaşını dolduran kızlar ve 20 yaşını tamamlayan erkekler eşlerini kendileri seçer. Ancak burada da şöyle bir kuralları var. Amişlerin kendileri dışında biriyle evlenmeleri kesinlikle yasaktır. Ayrıca aile içi evlilik için de olumlu bakmazlar. Evlilik öncesi seks hoş karşılanmaz ve evlenmeden önce seks yaptığını itiraf eden gençler 6 haftalık bir ceza ile önce günahlarının kefaretini öderler. Kızların gelinlikleri aynı zamanda öldüklerinde kefenleri de olur.
Amişlere göre hiçbir gerekçe boşanma için yeterli bir neden değildir. Evlilikle başlayan bir birliktelik, ancak ölüm nedeniyle sona erebilir.

Birinci Dünya Savaşı’na kadar İstanbul’un Hasanpaşa bölgesinde de yaşıyorlardı.

İstanbul’un Hasanpaşa bölgesinde yaşayan Amiş topluluğu erken vaftiz konusundaki görüşleri nedeniyle Rus ve Ermenilerin baskısına maruz kalırlar. Ölüm korkusuyla İstanbul ve İzmir’de bulunan Amişler Türkiye’yi terk ederek Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’ya göç ederler.

Enstrüman dünyevidir ve kullanmak yasaktır.

Müzik enstümanı kullanmak Amiş inanışına göre yasaktır. Çünkü enstrümanlar dünyevidir.

Fotoğraflarının çekilmesini istemezler.

Kategoriler: Kültür

Yorumlar (0) Yorum Yap

/