Herkesin Farkında Olmadan da Sıklıkla Başvurduğu 12 Freudyen Ego Savunma Mekanizması

Sigmund Freud’un psikolojiye yaptığı katkılar tartışılmaz, öyle ki psikanalizin kurucusu olarak kabul edilen nöroloğun geliştirdiği teorilerden pek çoğu halen güncelliğini koruyor ya da yeni geliştirilenlere zemin oluşturuyor.
Bu katkılardan bir tanesi olan ve okudukça kendi hayatınızdan izler bulacağınız savunma mekanizmaları (defense mechanisms), kişinin genellikle bilinçsiz bir şekilde, özgüvenine zarar veren ya da kaygıya sebep olan durumlardan kendisini korumak için uygulamaya koyduğu davranış modellerine işaret ediyor.
Örnekler yoluyla basitçe açıklamaya çalıştığım ve ölümünden sonra kızı Anna Freud’un babasının yolundan giderek geliştirdiği savunma mekanizmalarından en önemli addedilenleri okurken, Freud’un ruhçözümü ve yorumlama konusundaki dehasına bizzat tanık olacaksınız.




1) Bastırma (Repression):

Faturayı ödemeyi ya da son teslim tarihi yarın olan raporu hazırlamayı unuttuğunuz tüm o zamanları düşünün.
Kişinin sevmediği ya da istemediği bir şeyi yapma yükümlülüğünü, hafızasından bilinçsiz olarak sildiği teziyle Freud, unuttuğunuzu sandığınız eylemleri aslında beyninizin kontrolünüzde olmayan bir bölgesinin geri plana ittiğini öne sürüyor.




2) Yön Değiştirme (Displacement):

Hissedilen duyguların asıl hedefine değil, başka bir nesneye yönlendirilmesi anlamına geliyor temelde yön değiştirme. Sinirini birinden çıkarmak deyimiyle dilimize kalıp olarak yerleşmiş olan durum, iş arkadaşlarıyla sorun yaşayan birinin öfkesini ya da hoşnutsuzluğunu onlara değil, aynı evi paylaştığı aile fertlerine yansıtmasıyla örneklendirilebilir.


3) Karşıt Tepki (Reaction Formation):

Hissedilenin tam aksi davranma eğilimi, Freud’un sıklıkla üzerinde durduğu ve diğer teorilerinde de yer verdiği bir tutum. Çok kırılgan bir yapıda olmanıza rağmen çevrenize duygularınızı yansıtma konusunda olağandan çekingen davranıyorsanız, ya da gerçekten sevmediğiniz birine bunu göstermek yerine, ona yakınlarınıza davrandığınıza nazaran daha kibar davranıyorsanız; bu, bilinçsiz olarak devreye soktuğunuz bir karşıt tepkidir aslında.
Bu savunma türü ayrıca, içinde bulunulan durumdan tamamen farklı davranmayı da kapsıyor. Bütçesi yetersiz olduğu halde harcamalarını kısıtlamayan kişinin davranışı, ya da duygular beslediğiniz bir kişinin tek bir bakışından dahi anlam çıkararak istediğiniz şekilde yorumlamak gibi, olmayan şeyleri varmış gibi düşünmek, bariz olan bir şeyi açıkça reddederek aksi yönde hareket etmek olarak da tanımlanabilir.




4) Yadsıma/İnkâr Etme (Denial):

Var olan duygu ya da düşünceleri yahut yaşanmış bir olayı yok saymaktır. Bir ayrılığın ardından sanki hiç yaşanmamış gibi davranmak, ya da eşi vefat eden yaşlıların sanki eşleri hala yaşıyormuş gibi ondan bahsetmeleri yadsıma savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.


5) Neden Bulma (Rationalization):

Yaşanan bir olayı, gerçektekinden farklı sebeplere bağlayarak kişinin kendini rahatlatmaya çalışması olarak özetlenebilecek neden bulma, kaldığınız bir dersteki düşük notlarınızı hoca bana taktı ama diyerek haklı göstermeye çalıştığınız lise yıllarınızdan tanıdık gelebilir size.




6) Yansıtma (Projection):

Kişinin kendisinde de olan bir niyeti, dürtüyü ya da düşünceyi; başkalarında olduğundan dem vurarak aktarması, bir nevi içindekileri çevresindekilere yansıtmasıdır. Olumsuz bir savunma mekanizması olarak sınıflandırılan yansıtma, iftira gibi ahlaken yanlış görülen davranışları da içine alır.


7) Yüceltme (Sublimation):

Yansıtmanın aksine olumsuz duyguların pozitif bir davranışa kanalize edilmesidir. İçinde saldırma dürtüsü olan kişinin karateye ya da dövüş sporlarına başlaması örneği üzerinden düşünebilirsiniz bu modeli. Negatif dürtü hala oradadır, ama etkilerinin olumsuz olmasındansa faydalı bir şekilde dışarıya yansıtılması söz konusudur.




8) Telafi (Compensation):

İlişkilerde oldukça kötü olduğunuzu düşündüğünüz, bu sebeple kariyerinize odaklanmaya karar verdiğiniz ve seçtiğiniz bu odak noktası haricinde diğer alanlardan kendinizi büyük ölçüde soyutladığınız oldu mu hiç?
Bunun tam tersi de söz konusu olabilir tabii.
 Bir alanda kendinizi eksik bulduğunuzda, bunu bir başkasında başarılı olarak telafi etmeye çalıştığınız zamanların hepsinde, aslında bilinçsiz bir şekilde kendinizi, ya da Freud’un deyimiyle, egonuzu korumaya çalışıyorsunuz aslında.


9) Gerileme (Regression):

Egonun, başa çıkmakta zorlandığı ya da kabullenemediği bir olay karşısında önceki evrelerinden birine geri dönmesidir. Örneğin ağlama, aslında bebekliğe bir geri dönüştür, çünkü yetişkin bireyin egosunun nasıl başa çıkacağını bilmediği bir durumla karşılaştığında verdiği bir tepkidir.
Bağırma ve kavga etme gibi görece ilkel tepkiler de Freud tarafından gerileme başlığı altında incelenmiştir.




10) Bedenselleştirme (Somatization):

Panik atak ya da yeme bozuklukları, en belirgin örnekleri olarak nitelendirilebilir bedenselleştirmenin.
Gerçek bir sorunu göz ardı etmek için fiziki bir hastalık ortaya çıkmak ve böylece, sorun yerine hastalıkla meşgul olmak, kişinin bilinçaltında yatan gizli hedeftir.
Panik atakta, birey normal bir dolaşım sistemi olmasına rağmen kalp krizi geçiriyor gibi hisseder. Stres sebebiyle kişinin normalden fazla yemesi ya da hiç yememeye eğilim göstermesi de, daha öncelikli sağlık sorunlarına yol açarak stres sebebi olan sorunla başa çıkılmasının ertelenmesine sebep olur.
 Kısacası gerçekte var olmayan bir hastalığın zihin tarafından tetiklenmesiyle bu hedef için harekete geçilir.


11) İçselleştirme (Identification and Introjection):

Onaylanma ihtiyacından ileri gelen bu davranış modelinde; kişi, gerçekten benimsemese bile içerisinde bulunduğu topluluk tarafından kabul gören değerleri kabul eder.
Bu din, millet, politik görüş gibi daha genel örnekleri kapsayabileceği gibi; bireyin, hiçbir kişisel sebebi olmasa dahi çevresindekilerin düşünceleri doğrultusunda bir başkası hakkında negatif duygular beslemesini de içine alır.
Hayranlık duyulan bir kişinin davranışlarının benimsenerek istemsizce taklit edilmesi şeklinde de yüzeye çıkabilir.
Bir çırağın, ustasında gördüğü davranışlar ya da bir çocuğun, annesinden duyarak örnek aldığı söylemler, temelde kimliği oluştururken başkasınınkinden alınarak içselleştirilir.




12) Değersizleştirme (Devaluation):

Egonun, sahip olamadığı bir oluşu ya da nesneyi değersiz addetmesidir. Maddi sıkıntıları olan birinin paranın önemsizliğinden dem vurması ya da kariyerinde istediği atılımı gerçekleştirememiş kişinin önemli olanın bu tarz idealler olmadığına kanaat getirmesidir.
Önemli olan nokta, kişinin egosunu korumak için aslında önem verdiği bir nesneye değersizmiş gibi yaklaşmasıdır bu savunma mekanizmasında.




Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

This post is also available in: English

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/