Gördüğümüz birçok şeyin şekli olmasa dahi bir rengi vardır. Ve insan kendi hafızasına, gördüğü çoğu şeyi renkleriyle birlikte kodlar. Bu durumda akla gelen ilk soru renk algısı olup olmadığıdır.
Algı durumu, gördüğümüz şeyin beynimizde yorumlanmasıdır. Yorumlama sırasında beynimiz birçok faktörden yararlanır. Bunlar görme biçimimizi etkileyen şeyler, çevresel ve duyusal olarak etkilendiğimiz faktörlerdir.
1) Dil Algısı
Konuşmayı öğrendiğimizden bu yana derdimizi konuşarak anlatmaya çalışırız. Canlı ve cansız şeyleri kategorize ederken beynimiz renklerden yararlanır. Bu noktada renkleri nasıl seslendirdiğimiz de çok önemlidir.
Araştırmacılar, Yunanlılarının mavi rengi tanımlamak için birden fazla kelime kullandıklarını ortaya koymuşlardır. Aksine İngiltere’de koyu ve açık olmak üzere mavi iki temel şekilde ifade edilir.
2) Bellek (Hafıza) Algısı
Hafızamız, tecrübelerimizin bir eseridir. Anıları renklendirme biçimimiz deneyimlerimizle doğru orantılıdır. Bu yüzden farklı iki kişinin aynı anda gördüğü gökyüzünü aynı şekilde yorumlaması olası bir durum değildir.
Yorumlarken deneyimlerden yararlanılır. Tecrübeleriniz olumlu bir yönde ise, renklendirme biçiminiz daha canlı olabilir. Ancak olumsuz bir anı karşısında beynimiz daha soluk, boğucu veya karanlık renkleri tercih edecektir.
3) Psikolojik Algı
Renklerin ruh durumunu etkilediğini kanıtlayan birçok bilimsel çalışma gerçektirilmiştir. Mavi rengi ‘neşeli’ bir ruh halini anımsatır. İnsanlar mavi renge karşı daha olumlu yaklaşırlar. Bu durumda yer etmiş düşünceler bizim renk kavramımızı etkileyebilir mi?
Yapılan bir çalışmada kırmızı renginin sporcularda olan yansıması gözlemlendi. 2004 yılında Olimpiyatlar sırasında yarışmacılara kırmızı veya mavi renk spor forması rastgele dağıtıldı. İzlenen Boks maçının ardından, kırmızı giyen sporcuların kazanma şansının mavi giyenlere oranla %5 daha fazla olduğu gözlemlendi.
“Renk ruhu doğrudan etkileyen bir güçtür.” -Wassily Kandinsky
Yorumlar (0) Yorum Yap