Erguvan rengi tarih boyunca çeşitli anlamlara sahip olan bir renktir. Tam da bu tarihsel olma özelliği sayesinde günümüzde gizemi merak edilen renklerdendir. Erguvan en genel tabirle huzurun, refahın, rahatlamanın yani baharın sembolüdür. İster fark edin ister fark etmeyin ama her bahar karşınıza sayısız şekilde çıkan renktir.
Yolda yürürken, sokağınızın bir köşesinde rastladığınız bir dost gibidir erguvan. Erguvan bir renk olmasının yanı sıra aslında bit çiçektir. Öylesine güzel bir renk tayfına sahiptir ki çiçeğin isminin önüne geçer rengin güzelliği. Bu nedenle baharın gelişinin çiçeği veya direkt baharın çiçeği de desek yanılmış olmayız.
Benzer şekilde erguvan renginin İstanbul için anlamı oldukça büyüktür. Dersaadet’in sokaklarında yol alırken karşınıza erguvanın çıkması içten bile değildir. Boğaz kıyısında, tarihi sokaklarda, asma ve mescitlerde yani şehrin hemen her köşesinde erguvan ile karşılaşmak mümkündür. Biz de erguvan rengini incelediğimiz bu yazımızda, bu güzelliğin hem tarihsel özelliklerini hem de anlam ve önemini sizlerle buluşturmaya çalışacağız. Şimdi vakit kaybetmeden erguvanın etkileyici yolculuğuna başlayabiliriz.
Erguvanın Bilimsel Arka Planı Nedir?
Erguvan rengi esasen bir bitkinin daha doğrusu ağaççık olarak adlandırılan canlının güzelliği ile özdeşleştirilen renktir. Baklagiller familyasına ait olan bu bitki yaprak dökme özelliğine sahiptir. Ayrıca uzaktan bakıldığında renkli bir çalıyı da andırdığı bilinmektedir. Kırmızı, mor, mavi ve yeşil gibi renk tayfları arasında gelişimini gösterir. Toprağa yüksek miktarda azot bağlaması da ayrıca bilinmesi gereken özellikleri arasındadır.
Hassas bir yapıya sahiptir. Kökeni itibarı ile aslında Anadolu, Trakya ve Ege kökenli olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle Güney Avrupa ve Batı Asya olarak da nitelemek doğru olacaktır.
Nisan sonuna doğru mayıs ayının ilk haftalarında çiçeklenmeye başlar. Bu da aslında pek çok kültürde baharın geldiğinin önemli ve büyük bir işaretidir. Bu inanışların gerek kültürel-sosyal gerekse dini yorumlamaları da mevcuttur. Erguvan ilk kez İsveçli biyolog Carl Linnaeus tarafından türsel bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. 1753 yılında Linnaeus Latince “siliqua” kelimesinden yola çıkarak “siliquastrum” sıfatını erguvan için uygun bulmuştur. İlerleyen tarihsel süreçlerde ise erguvan üzerine bilimsel araştırmalar yapılmaya devam etmiştir.
Erguvan Renginin Tarihsel Önemi Nedir?
Erguvan renginin tarihsel ölçekte önemli bir arka plan öyküsü bulunur. Bu öykünün Anadolu ve Trakya merkezli olduğunu öncelikle belirtmek gerekir. Özgün bir mor renge sahip olan erguvan, özellikle İstanbul’u tarif eder. İstanbul’un sokakları, meydanları, sahilleri için önemli bir motif konumundadır. İstanbul’un tarihi dokusunun hemen her dönemine damga vurduğunu da belirtmek gerekir. Lakin Bizans İmparatorluğu dönemi boyunca akıllara kazındığını vurgulamamız gerekiyor. Bu dönemle birlikte İstanbul’da baharın gelişini müjdeleyen bir tarihsel aktöre dönüşür erguvan.
Erguvan zaman içerisinde yalnızca bahar aylarını değil aynı zamanda dönemsel modanın da önemli bir parçası olur. Bizans imparatorlarının giyim tercihlerinde ön planda olan bir renge dönüşür. Öyle ki imparatorların giysilerinde kritik bir işleme olarak erguvan ile karşılaşmak mümkündür. Erguvan Bizans sınırları içerisinde ayrıcalıklı bir yere de sahiptir. Doğal olarak üretilmesi çok zor olduğu için ayrıcalık atfedilen bir renktir aynı zamanda. İmparatorlar da bu nedenden ötürüdür ki erguvanı tercih etmeye devam ederler. Bir sonraki bölümde ise erguvan ve Osmanlı ilişkisi üzerinde durmaya çalışacağız.
Erguvan Rengi ve Osmanlı Devleti İlişkisi
Erguvan renginin Bizans toplumunda ve özellikle saray çevresinde önemli olduğundan bahsetmiştik. Osmanlı’da benzer şekilde önem atfedilen bir renktir. Osmanlı Devleti sınırları içerisinde Bursa ve erguvan ilişkisi daha fazla ön plana çıkmıştır. Günümüze dek Bursa ve erguvan birlikte anılagelmiştir.
Osmanlı padişahlarından Yıldırım Bayezid’in damadı olan Emir Sultan’ın erguvanın yerleşik hale gelmesinde önemli payı bulunmaktadır. Erguvan Emir Sultan’ın emri ile şehrin gelişimin önemli katkı sağlayıcılarından birisine dönüşür. Öyle ki 14-19. yüzyıllar arasındaki tarihsel süreçte erguvan şenliklerinin yapıldığı bilinmektedir.
Buradan çıkan sonuç ise Bizans dönemi ile sonrasındaki Osmanlı dönemi arasında erguvanın konumu açısından önemli bir değişiklik yaşanmamıştır. Yaşanan tek değişim rengin daha fazla halka mal olduğu bir dönem olmasıdır. Osmanlı’da esnaf ve zanaatkarların işlerinin bereketini simgeleyen bir role sahiptir erguvan rengi. Bayezid’in ardından Kanuni Sultan Süleyman dönemi boyunca da erguvan renginin önemli bir yeri olmuştur. Bu dönemde padişahın seferler sırasında konakladığı çadırlar ve saraya getirilen ganimetlerin erguvan rengi olduğu bilinmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki Hürrem Sultan’ın da erguvan rengine özel bir düşkünlüğü bulunmaktadır.
Erguvan Renginin Özellikleri Nelerdir?
Erguvan rengi hemen her tarihsel dönemde çeşitli ortak ve farklı özelliklere sahip olmuştur. Bu özelliklerin başında ihtişamın, gücün ve kudretin olduğunu öncelikle belirtmek gerekir. Antik Mısır döneminde dahi yaygın olarak kullanılan bir renktir. Bu dönemde Antik Mısır elitlerinin kullandığı ve asaleti simgeleyen bir renktir. Antik Çin’de ise farklı topluluklar ve medeniyetler ile hediye takasının bir göstergesidir. Doğu-Batı ayrımının yaşandığı bir yerde erguvan rengi ve sahip olduğu farklı anlamlardır. Batı’da çoğunlukla erdemi, güzelliği, yüceliği simgelerken; Doğu’da ise sezgisel olmayı, gizemi ve mistikliği simgelemektedir.
En nihayetinde her şekilde ihtişamı, bolluğu ve kudreti çağrıştırdığını söylesek yanılmış olmayız. Erguvan renginin mor tonları yaratıcılığın da bir sembolüdür. Yaratıcılığın ve sanatın yasaklanmadığı hemen hemen tüm toplumlarda önem arz eden bir renk olmayı sürdürmüştür. Gündüz rüyaları ve gece rüyalarında erguvan ile karşılaşmak kişinin bolluğa, berekete ve refaha ulaşacağının bir kanıtı olarak görülür. Bundandır ki erguvan renginin hem maddi hem de manevi bir yüke sahip olduğunu vurgulamak gerekir.
14 Maddede Erguvan Rengi
1) Bizansın Görkemli Rengi Erguvan
İnceleme başlığımızın ilk bölümünde erguvan rengi ve Bizans İmparatorluğu arasındaki ilişkiden bahsetmiştik. Yine hatırlatalım, erguvan rengi Bizans’ta görkemin en önemli simgelerinden birisidir. Öyle bir görkemli mahiyete sahiptir ki devletin resmi rengi olmuştur erguvan rengi. Çeşitli inanışlara göre Bizans devleti erguvanların çiçek verdiği bir dönemde kurulmuştur.
Bu yüzden Bizans imparatorları erguvan renginin kapladığı salonlarda ve odalarda dünyaya gelmişlerdir hep. Doğal olarak elde edilmesinin zor olduğunu söylemiştik. Doğal olarak yalnızca dikenli deniz salyangozunun özünden edilen bir renktir erguvan. Aynı zamanda Bizans toplumunda erguvan rengine özgü bir lonca dahi bulunduğu bilinmektedir. Kutsal metinlerin işlemeleri, süslemeleri ve yazmaların da erguvan rengi ile donatıldığını unutmadan ekleyelim.
2) Baharı Müjdeleyen Erguvan Rengi
Erguvan renginin İstanbul’u ve İstanbul’un baharını simgelediğini söylemiştik. Öylesine ferahlatan ve huzur veren bir renge sahiptir ki İstanbul ile özdeşleşmiştir. Türkiye’nin batısında yoğun bir şekilde yetişen bir bitkidir. Girit, Rodos ve Trakya’nın çeşitli bölümlerinde karşımıza çıkması oldukça muhtemeldir.
Erguvan aynı zamanda özü itibarı ile hava kirliliğinin temizlenmesinde önemli bir aktör olarak karşımıza çıkıyor. Beyaz erguvanların bu konuda daha da etkili olduğu bilinmektedir. İstanbul Boğazı’nın iki tarafında da yetiştiği bilinen bitkinin özel olarak hangi semtlerde ve alanlarda karşımıza çıktığını şimdi sırayla inceleyebiliriz.
3) Yıldız Parkının Rengi Erguvan
Osmanlı Devleti’nden kalma en önemli mekânlardan birisi şüphesiz Yıldız Sarayı olarak bilinir. Yıldız Sarayı etrafından yeşil renkleri ile çevrili bölgeye ise Yıldız Parkı ismi verilir. Beşiktaş’ta yer alan Yıldız Parkı, şehrin gri bloklarının görece azaldığı bir bölüm özelliği gösterir. Bu özelliği sebebi ile İstanbul halkının ve turistlerin özel önem verdiği alanlar arasındadır. Lakin bir özelliği daha vardır ki insanları buraya asıl çeken özelliktir.
Erguvan yaprakları ve ışıltısı ile tanınan park, insana huzur veren bir yapıdadır. Çadır, Şale ve Malta Köşklerinin bulunduğu bölgede ayrıca çeşitli farklı tarihi yapılar da bulunur. Tüm bu yapıların ortak özelliği ise erguvan renginin cümbüşü ile çevrelenmiş olmalarıdır. Beşiktaş’tan geçiyorsanız ve rahat bir nefes almak isterseniz Yıldız Parkı’na mutlaka uğramanızı öneririz.
4) Özgürlüğün Sesi Gülhane Parkı’nın Rengi: Erguvan
Gülhane Parkı’nın Osmanlı-Türkiye modernleşmesi sürecinde çok büyük bir önemi bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin son döneminde istibdat yıllarında yayınlanan Tanzimat Fermanı Gülhane Parkı’nda imzalanmıştır. Osmanlı’ya yeni bir soluk ve anlayış getirmesi beklenen Tanzimat döneminin belki de bu parkta imzalanması sürpriz değildir. Bunun nedeni ise parkın erguvan rengi ile çevrelenmiş bir konuma sahip olmasıdır. Benzer şekilde Gülhane Parkı’nın bulunduğu bölge İstanbul’un turist yoğunluğunun olduğu diğer bölgelerine oranla daha sakindir.
Tam da bu nedenle kafa dinlemek için oldukça ideal bir mekândır. Fatih Dönemi dahil olmak üzere mesire alanı olarak kullanılagelen bir yer olduğunu da belirtelim. 100’e yakın ağaç çeşitliliği ile ekolojik olarak zengin bir bölgedir. Bunlar arasında yer alan erguvan ağaçları da parkın önemli ev sahipleri arasındadır. Kuş sesleri ve temiz havaya doymak istiyorsanız fırsat bulduğunuz ilk anda Gülhane Parkı’na çıkartma yapabilirsiniz.
5) Beşiktaş’ın Bir Diğer Erguvan Yuvası: Abbasağa Parkı
Yıldız Parkı’nın ardından Beşiktaş’ta rahat nefes alabileceğiniz bir diğer yer Abbasağa Parkı’dır. İstanbul’un yarattığı hararet ve bıkkınlıktan uzaklaşmak için Abbasağa’ya sığınabilirsiniz. Erguvan rengi ile bütünleşen parkın sosyal hayat içinde önemli bir yeri bulunmaktadır.
Parkta hemen her dönem çeşitli kültürel ve sosyal etkinliklere rastlamanız mümkün. Türkiye siyasi yaşamının da en önemli mekânlarından birisi olan Abbasağa Parkı’nda dilediğinizce güzel vakit geçirebilir ve erguvanlara doyabilirsiniz.
6) Erguvan Rengi ile Bezeli Mekân: Emirgan Parkı
Boğazın güzellikleri saymakla bitmez, biliyoruz. Lakin Emirgan Parkı, Boğaz’ı çevreleyen en güzel mekânlar arasında olabilir hiç şüphesiz. Parkın ev sahipliği yaptığı sayısız bitki bulunmaktadır. Tabii ki bu bitkiler arasında erguvanın ayrı bir yeri bulunmaktadır. Özellikle bahar aylarında park erguvan çiçeği sayesinde mor çayırlara dönüşür. Bu özelliği sebebiyle de İstanbul sakinlerinin uğrak yerleri arasındadır. Tepelik bir alanda olması da şehir manzarasına doymak açısından önemli bir özelliktir.
Emirgan Parkı günümüzde içerisinde bulunan köşkler, bahçeler ve göller itibarı ile işletmeye açık bir bölgedir. Bu bölgenin tarihsel bir anlamı olduğunu da eklemeden geçmeyelim. Erivan’ı Osmanlı topraklarına kazandıran IV. Murad ile şehri teslim eden İranlı komutan Emir Güne Han arasında bir anlama sahiptir. Parkın adı ilk olarak Emir Güne olarak anılırken zamanla Mirgün olarak anılmaya başlanır. Günümüzde ise Emirgan Parkı olarak bilinen erguvan renginin kapladığı parklar arasındadır.
7) Türkan Sabancı Parkı’nı Süsleyen Erguvan Rengi
İstanbul’un çeşitli mekânlarını süsleyen erguvan renginin karşımıza çıktığı bir diğer yer burası. Türkan Sabancı Parkı, erguvan rengi ile karşılaşabileceğiniz parklar arasındadır. Sosyo-ekonomik olarak üst sınıfın rağbet gösterdiği bölümlerden Bebek’te yer alan Park tüm İstanbulluların zaman geçirdiği bir parktır.
Boğazın kıyısında yer alan park, edebiyat tarihimiz açısından da oldukça üne sahiptir. Fuzuli ile tanınan park, hemen herkesin geçerken uğradığı mekânlar arasındadır. Bahar gelir gelmez Bebek ve çevresindeki yerlere yayılan erguvan rengine doymak isterseniz, Türkan Sabancı Parkı’na uğramanızı öneririz.
8) Aşiyan – Rumeli Hisarı
Erguvan rengine doyabileceğiniz bir diğer yer ise Aşiyan ve Rumeli Hisarı’dır. Boğaz-Bebek arası bölümlerin erguvan çiçekleri açısından oldukça verimli olduğundan bahsetmiştik. Aşiyan’da bu alanlar arasındadır. Tevfik Fikret’in şiirleri ile ünlenen Aşiyan’da bulunan Kuş Yuvası Köşkü’de erguvan açısından bolluğa sahiptir.
Rumeli Hisarı’nın herhangi bir bölümünde de erguvan yaprakları ile karşılaşmanız içten bile değil. Birbirine oldukça yakın olan bu iki bölgenin arasında dolaşmanız, erguvan rengine yüksek ihtimalle rastlamanız anlamına geliyor.
9) Büyük ve Küçük Çamlıca’nın Erguvanları
İstanbul’un erguvan rengi bakımından zengin bir diğer bölgesi Büyük ve Küçük Çamlıca’dır. Baştan belirtelim İstanbul’un en yüksek konumunda yer alan bu bölge, erguvanlara ev sahipliği yapar. Baharın gelişini Çamlıca Tepesi’nde geçirmek oldukça sevilen etkinlikler arasında yer alır.
Osmanlı-Türkiye modernleşmesinin de yaşandığı alanlar arasında bulunur Çamlıca. Bu anlamıyla tarihi yapılar ve modern işletmelerin bizi birlikte karşılaması dikkat çeker. Erguvanların filizlendiği dönemlerde tepenin İstanbul’un en uğrak yerleri olduğu bilinmektedir. Osmanlı döneminde de padişahların vakit geçirmekten zevk aldığı alanların başında gelir.
10) Fatih Korusu’na Can Veren Erguvan Rengi
Fatih Korusu, TEMA Vakfı tarafından yeşil hale getirilen bir bölgedir. Koru, Anadolu ve Rumeli Hisarları arasında kalan bölgededir. Oldukça küçük ve dar bir bölgede olsa Fatih Korusu’nun erguvanlara ev sahipliği yaptığını belirtelim. İstanbul’da tarihi bir gezinti, yürüyüş yapmanın en hoş olacağı yerler arasındadır.
Özellikle de bahar aylarında bunun daha da zevkli hale geleceğine hiç şüphemiz yok. Boğaziçi Köprüsü (15 Temmuz Köprüsü) ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri arasında kalan boğazın eşsiz güzelliğini seyre dalmak içinde nefis bir mekândır. Bu güzel seyre dalışı erguvan rengi ile bütünleşerek yapabilecek olmak da işin cabası.
11) Asırlık Erguvan Diyarı: Beykoz Korusu
Beykoz Korusu gerek doğal güzelliği gerek tarihi ve yapısı ile göz kamaştıran mekânlar arasındadır. Lakin göz kamaştırıcı özelliğini ayrıca erguvan renginin bolluğuna da borçludur. Yüzyıllık ağaçlar ve yapıları ile İstanbul’un nadide yerlerindendir. Mağaralar, tarihi havuzlar ve bir de saray kalıntılarından oluşan bir bölgedir.
Baharda güzel zaman vakit geçirmek için ideal bir korudur. Erguvanları görmek ve güzelliklerine doymak için gezintiye çıktıysanız size bir önerimiz var. Koruyu takip eden Çamlıca sonrası bölgede yer alan Yuşa Tepesi’ni de mutlaka gezi listenize dahil edin. Böylece erguvan rengi ile bezeli bir bölgeden geçmiş sayılırsınız.
12) Mihrabat Korusu
Kanlıca’nın en güzel mekânlarından birisi şüphesiz Mihrabat Korusu’dur. Erguvan çiçeklerinin eşsiz renkleriyle bezeli parklar arasında olduğunu da eklemek gerekir. Mihrabat Korusu’da Kanlıca’da yer almasıyla bilinir. Mihrabat Korusu’nun en önemli özelliği güzel bir seyir deneyimi sunuyor olmasıdır.
Koru Rumeli Hisarı başta olmak üzere Ortaköy Sahili ve İstinye Koyu manzarasını sunar. İstanbul’un yerleşik yaşam kıskacından bir an olsun uzaklaşmak isteyenler için birebir bir mekândır. Mihrabat Korusu’ndan başlayarak aşağı bölgelere doğru gezintiye çıkmak ise oldukça güzel bir bahar etkinliğidir.
13) Fethi Ahmet Paşa Korusu
İstanbul’u süsleyen bir diğer koru, Fethi Ahmet Paşa Korusu’dur. Kuzguncuk’ta yer alan koru, Boğaz’ın Anadolu Yakası kısmında kalan tarihi mekânlardandır. Sultan Abdülmecid dönemi ile korunun özel bir ilişkisi bulunur.
Sultanın kız kardeşi Atiye Sultan ile evli olan Fethi Ahmet Paşa’ya ait köşkün sınırları içerisinde yer alır. Köşkün arka bahçesi olarak bilinen bölge ise koruya ismini vermektedir. İstanbul’da erguvan rengi ile buluşmak isteyenler için ideal bir başka koru olarak bilinir.
14) Fenerbahçe Parkı’nın Rengi Erguvan
Fenerbahçe Parkı doğal güzelliğin ve boğaz manzarasının vazgeçilmez alanları arasında yer alır. Gerçekten insanı aşka getiren bir güzel manzarayı sunduğunu belirtmemiz gerekiyor. Tarihi yüzyıllar öncesine dayanan ağaçlar ve çeşitli bitkilerin bulunduğu bölge, erguvan rengine de ev sahipliği yapar.
Erguvan rengine doymak isteyenler için Fenerbahçe Parkı eşsiz bir deneyim sunmakta. Erguvanlar arasında Marmara Denizi ve Boğaz manzarasının güzelliği de birleşince rahatlatıcı, huzur veren bir konuma dönüşüyor. Fenerbahçe Parkı aynı zamanda günümüzde İstanbul’un önemli mesire alanları arasında da yer alıyor.
Yorumlar (0) Yorum Yap