Adem Göçer, UNESCO’nun “Yaşayan İnsan Hazinesi” için aday gösterildi. Göçer’in adaylığı kabul edildiği takdirde, Neşat Ertaş’ın ardından bu listeye giren ikinci Kırşehirli olacak.
Göçer, çocuk yaşta soba borusu, teneke ve plastik bidonlara vurarak mesleğine ilk adımını attı. Dedesinin ve babasının yanında davul çalarak da ustalığını aldı.
Abdal kültürünü yaşatmak adına Kırşehir Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu ile birçok konser ve festivale katılarak sanat hayatını devam ettiriyor.
50 Senelik Tecrübe
“Küçükken teneke, bidon ve soba borusuyla bu işi beller bizim insanımız. Ben de küçükken 5 kiloluk zeytinyağı tenekeleri ve soba borularını çalarak bu işe başladım. Elbette ki öğretmenlerimiz var. Bizi bu işe meraklandıran büyüklerimiz. Düğünlerde güzel güzel çalıp türkü çağıranlar, davul çalanlar insanı meraklandırmaz mı? Biz de böyle meraklandık. Çok küçükken çaldım davulu babamın yanında. Yaklaşık 50 yıldır davul çalıyorum. 10 yaşında babamın yanında başladım çalmaya. Babam zurna çalardı, ben de onun yanında davul. O günlerden itibaren düğünlerde, bayramlarda, konserlerde, devletimizin buyurduğu etkinliklerde hizmetlerim oldu.”
Adem Göçer’in, Neşet Ertaş’tan sonra Kırşehir’in ikinci yaşayan insan hazinesi olması isteniyor.
“Neşet Ertaş’tan sonra Kırşehir’de ikinci bir ‘yaşayan insan hazinesi’nin olmasını istiyoruz. Zaten TRT, yaşayan insan hazinesi programına davet etti. Orada bir program yaptı. İnşallah olur.”
Adem Göçer ise mütevazı bir açıklamada bulundu:
“Baş müdürlerim, hocalarım, kim ilgileniyorsa beni adam yerine koyup da aday göstermişler. Ne diyebilirim ki, bunun karşısında saygı ile eğilirim, sevgimi gösteririm. Göğsümle hizmet edebilirim. Allah razı olsun derim. Olmazsa bile beni teklif edenlere de orada değerlendirenlere de kurban olayım, başımın üstünde yerleri var.”
Yorumlar (0) Yorum Yap