Günümüzde kulak aşinası olduğumuz ‘Zerdüşt’ veya ‘Zerdüştlük’ kavramı dünyadaki en eski inançlardan biri olarak bilinir. Kendi dönemine has ve farklı kurallarıyla dikkat çeken Zerdüştlük, nedir?
Zerdüşt Kimdir?
Hikâyesi M.Ö. 6. Yüzyıla dayanan ve Zerdüştlük dinine öncülük eden kişi olarak biliniyor Zerdüşt. Dönemi gereği doğumu ya da yaşadığı bölgenin netliği konusunda araştırmacıların ortak bir kanısı bulunamıyor. İranlı olduğu konusunda belirli netlikler olsa da bu durum henüz bir netliğe ulaşabilmiş değil. Aynı zamanda bazı veriler, Zerdüşt’ün hayatının sadece ‘efsanelere dayalı olduğu’ yönünde…
Tahmin ve efsanelerin kesiştiği noktada bulunan Zerdüşt kişisi, ‘Zerdüştlük’ dinini ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. Zerdüşt, ölümünün ardından Zerdüştlük inancının yaygınlaşmasıyla birlikte çoklu kitleleri de harekete geçiriyor. Peki neden çevrede bulunan insanlar sıradan birini değil de Zerdüşt’ün ortaya çıkardığı inancı destekliyor? Dönemin şartları gereği birçok din olayının ya da kavramının havada uçuştuğu o zamanlarda, Zerdüşt insanlar tarafından ‘bilge’ hatta ‘peygamber’ olarak görülüyor. Bu da Zerdüşt’ü sıradan bilinen halktan bir adım öne çıkarıp ‘sözü dinlenilesi kişi’ yapıyor. Bu durum, Zerdüşt’ün halkın gözündeki en önemli özelliği olarak düşünülebilir elbette…
Zerdüştlük neden ortaya çıktı?
İran coğrafyasında ortaya çıkan Zerdüştlük dini, dönemine göre felsefi görüşleriyle de dikkat çekiyor. İran’da çoklu tanrıcılık anlayışına olan bağlılık, Zerdüşt tarafından tam tersi olarak kabul edilince halk tarafından bu anlayış oldukça ilginç bulunuyor. Zerdüştlük inancının dönemin diğer dinlerine göre farklı kurallardan oluşması insanları elbette ki tedirgin etmiştir. Fakat bu esrarengiz inanışın ortaya çıkmasıyla Pers İmparatorluğu’nun Zerdüştlük inancını resmi olarak kabul edişi, inancın halk tarafından kabullenildiğine dair ipuçları verebilir bizlere. Zerdüşt’ün getirmiş olduğu yeni inanç sistemiyle birlikte İmparatorluk ve halk için esaslı yenilikler de kaçınılmaz oluyor…
Zerdüştlük nasıl bir din?
Zerdüştlük dininde ‘iyilik ve kötülük’ kavramları fazlasıyla önem arz ediyor. İyilik ve kötülük arasında bulunan görünmez çizginin varlığına inanan bir kişinin, kendi hayatında iyilik veya kötülüğü tercih ederken hep iyiyi düşünmesi gerektiğine inanılır. Yani Zerdüştlük inanışında insanlar her zaman iyiye yönelmelidir. Zerdüştlük dininin kurucusu olarak bilinen Zerdüşt, dünyada bulunan kavga ve kötülüğün tanrının ruhuyla şeytanın ruhu arasında olduğunu söyler. Tanrının ruhu kavramı ise eski Fars mitolojisine göre “kutsal ruh”, “iyi ışık” anlamları taşır. Zerdüştlük dinine inanan insanların bu kavgaya bir son verebilmek için yapması gereken tek şey; iyilik adına savaşmak olarak belirtilir.
Zerdüştlük inancında iyiliğin tarafında görünen kutsal tanrı “Ahura Mazda” zerdüştilere göre bilginin efendisi olarak kabul edilir. Bu inançta “Ehrimen” adı verilen tanrı ise kötü ve karanlık işleri ortaya çıkaran bir ilke olarak görülür. Zerdüştilerin inancına göre Ahura Mazda ile Ehrimen tanrılarının sürekli bir savaşta olduğu belirtilir: İyilik ve kötülüğün savaşı…
Ahura Mazda’nın doğaya yararlı ve masum hayvanları yaratması üzerine Ehrimen’in yırtıcı ve kana susayan hayvanları yaratması, iki tanrının arasında geçen ve dinmeyen bir savaşın göstergesi olarak anlatılır.
Zerdüştlük dinine özgü “Avesta” adı verilen ve eski dönemde yazılan bir kitap bulunuyor. Bu kitap Zerdüştlük dinine inananların kutsal kitabı sayılabilir. Avesta’nın içeriğinde Zerdüşt’ün yazdığı bölümler, ‘önemli ve özel kısımlar’ olarak nitelendirilir. İçinde bulunan ve “Gata” olarak adlandırılan dörtlükler, eski Hintçe’de “şiir söylemek” gibi güzel anlamlar ifade ediyor. Görüldüğü gibi Zerdüştlük inancında kötü anılan ya da söylenen hiçbir şeye yer yok!
Zerdüştlük inancının ilginç kuralları neler?
- Zerdüşt inancına sahip olan zerdüştiler, doğaya fazlasıyla önem vermelidir. Yaşam ve ölüm arasındaki zamanın ardında geriye kalan insan bedenlerinin doğada kalmaması gerekir. Ölümün insan bedeniyle değil ruhu ile ilgisi olduğuna yönelik bir inanca sahip olan zerdüştiler, ölen kişilerin bedenlerini üstü açık kulelerin en tepesine yerleştirir. Çeşitli doğal etkenlerin ya da yırtıcı kuşların ölü bedenleri yok etmesini bekler.
- Kötülüğün tarafından ayrılıp “Ahura Mazda” yani iyiliğin tarafına geçmek isteyen insanların yapması gereken çeşitli kurallar oluşturulur. Hayvanlara iyi davranmak, hem mecaz hem de gerçek anlamıyla temiz biri olabilmek, ihtiyacı olan kimselere yardımda bulunmak gibi anlamlar ifade eden eylemlerin yapılmasıyla, iyiliğin tarafında olunabileceğini gösteriyor Zerdüştlük dini.
- Zerdüştlükte ölümden sonraki hayatın var olduğuna inanılıyor. Bu inanışın sonradan oluşan farklı dinlerde de var olması ilginç bir ayrıntı olarak düşünülüyor. Ölümden sonraki hayatta, ölmeden önce yaptıklarımızın muhakemesinin olacağı, yani bir çeşit sorgu gerçekleşeceğini belirten Zerdüştlük, aynı zamanda ölümün ardından “Çinvat” adı verilen bir çeşit köprünün geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Yani ölümden sonra ruhun ulaştığı yerde çeşitli imtihanlar olacağına inanılıyor. Zerdüştilere göre dünyadaki bütün kötülüklerden tamamen arınabilmenin tek yolunun ‘ölüm’ olduğu belirtilir.
- İslam dinine oldukça benzer olan bir ibadet olarak, Zerdüştilerin günde beş defa uyguladığı bir ibadet çeşidi bulunur. Sabah ibadetinin diğerlerinden daha özel görülmesi nedeniyle, insanları ibadete çağırmak için horoz sesi kullanılır. Aynı zamanda horoz da bundan dolayı kutsal ve özel görülür. İbadetleri gerçekleştirmek için İslam’da ‘kıble’ adı verilen noktayı Zerdüştiler ‘güneşe yönelmek’ olarak esas alır. Yapılan ibadet veya ritüeller topluca ya da bireysel olarak uygulanabilir. Güneş olmadığı zamanlarda ise ateş onlar için kutsal sayılır. Zerdüştiler için ışık hakikati temsil eder. Yani doğal anlamda oluşan bir ışığın var olması Zerdüşt inancı için ibadet etme konusunda yeterli sayılabilir.
- Zerdüştlük dinine göre doğal elementler kutsal sayılmalıdır. Bunların en başında ibadet ve kutsallık açısından ateş yer alır. Bu nedenle doğayı ve dört elementi kirletmekten kaçınırlar. Bununla bağlantılı olarak ateşin diğer elementlerden ayrı tutulmasının sebebi, ateşin iyi ve kötüyü ayırt edici bir özelliğinin olduğuna inanılmasıdır. Doğru bilinen yanlışlardan biri ise, Zerdüşt inancına mensup olan kişilerin ateşe taptığı yönünde olur genellikle. Zerdüştiler ateşi fazlasıyla yüceltir fakat ateşe tapmaz. Onlar için bir tanrı vardır.
- Zerdüşt’ün karşı çıktığı ve onaylamadığı fakat zerdüştiler tarafından önem arz eden kurallardan biri de ömür uzatmak için hayvan kurban edilmesidir. Zerdüştlük dininden önce İran’da inanışlara göre toplu hayvan kesiminin yapılması, kişinin ömrünü uzatacağı yönündeydi. Zerdüşt bu durumda hem hayvan koruma içgüdüsü ile hem de hayvan kurban edilmesinden ziyade yiyecek alamayan insanlara et yardımının daha iyi bir seçim olabileceğini düşünmüştür. Bu tür yardımların yapılmasının daha ‘iyilik’ yolunda bir davranışı ifade ettiğini anlatmaya çalışıyor zamanında.
- Zerdüştlük inancındaki bazı unsurların İslam, Hristiyanlık ve Musevilik dinlerine benzemesi birçok araştırmacıyı Zerdüşt’ün bir peygamber olup olmadığı sorusuna itiyor. Bu durum için farklı yorumlar ve farklı savunmalar mevcut tabii…
Dünyada kaç kişi ve kimler Zerdüştlük inancına sahip?
Zerdüştlük, yaklaşık 1000 yıl boyunca dünyanın en güçlü ve bilinen dinleri arasında yer almaya devam etti. Zamanının en popüleri olan bu inanış, şimdilerde ise dünyada en az mensubu olunan din olarak biliniyor. Zerdüştlük inancının başlangıç bölgesi olan İran’da günümüzde yalnızca 30.000 zerdüşti bulunuyor. Yani İran coğrafyasında bir zamanlar parlayan ve desteklenen bu inanç, İran’ın şimdiki nüfusuna göre fazla revaçta gözükmüyor. İran’ın fethinden sonra zerdüşti topluluğunun birçok mensubu Hindistan’da yaşamına devam etti. Bu nedenle İran’a oranla Hindistan’da bulunan Zerdüşti sayısı daha fazla olarak bilinir.
21. Yüzyılda Teknolojiyi Reddeden Toplum: Avrupa’dan Amerika’ya Göç Eden Amişler
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap