Bilinenin İçindeki Bilinmeyen

İşsiz, avare ve amatör bir yazar Bill… İlhamını sokaklarda bilhassa o sokaklardaki insanlarda arayan Bill’in, belki de çekingen ve sefil yaşamının onu sürüklediği bu durgunluk yazarlığına da dokunur. Rastgele seçtiği insanların peşinden giderek kendine malzeme çıkarmaya ve karakterlerini yaratma fikriyle bir takip oyunun içine dalar. İnsanları takip etme durumu bir süre sonra takıntı halini alır. Bu süre zarfında kendine takiple ilgili kurallar koyar fakat takıntısı onu bu kuralları çiğnemeye iter ve aynı insanı bir daha takip etmemekle ilgili kuralın dışına çıkarak bir adamı devamlı takibe alır. 

+ Belirli insanları takip etmeye başladım.. İnsanları seçerek takip 
etmeye başladığımda başıma bela almış oldum. (Bill)
                                                                                                                                                      
Bir gün yine takip ettiği bu adamın peşinde olan Bill, adamın kafeye girmesiyle kendini alamaz ve kafede görüş mesafesinde bir yere oturur. Gel gör ki takip ettiği adam takip edildiğini anlamıştır yahut önceden de sezmiş olabilir. Bill’in oturduğu masaya yaklaşır ve özgüvenli bir şekilde oturur karşısına. Pek tabii Bill farkedildiğinin, açığa çıktığının heyecanıyla kalakalır. Takip olayı filmin adından da bilindiği üzere hikayeyi ilmek ilmek örer. 
+ Eşyalarına bakarak insanlar hakkında bir çok şey öğrenebilirsin.(Cobb)
Takip edilen adamımız Cobb, ilginç fantezileri olan bir adamdır. Gündüz vakti insanların evlerine girerek evlerinden pek de değerli olmayan şeyleri çalar. İnsanların kaybetmesini sağlayarak onların kaybettiği şeylerin değerini algılamayan insanlara yol gösterir. Hiçbir detayı atlamaz Cobb ve insanların okudukları kitaplardan tutun da dinlediği müziklere hatta evindeki eşyalardan onlar hakkında çıkarımlarda bulunur, bir nevi tahlil eder. 

Cobb’un bu tahlillerinden ve çıkarımlarından etkilenen Bill bir gün Cobb’u kendi dairesine götürüp neler düşündüğü öğrenmek ister fakat kendi dairesi olduğunu ondan gizler tabiki. Bir süre sonra evlere girme işinde de takipte olduğu gibi kendini kaptırır Bill ve zaman zaman Cobb olmadan da bu işi yapmayı sürdürür.

Başa saralım ve takip fikrinde nasıl bir incelik olabileceğini düşünelim. Bahsettiğim üzere sanatçı tutukluğu yaşayan Bill, insanları takip ederek onlardan kendi sıkıntısını, duranlığını gidermeye çalışır. Aslında sokaktaki her insan duruşuyla, davranışıyla hatta gülümsemesiyle kendinden bazı şeyleri açık eder. Pekala insan sadece gülüşünden bile bazı sırlarını açık edermiş. Sokaktaki bu insanlar görünüşünden sadece sezilebilir, onlar aslında bilinendir lakin içinde ne çok bilinmeyeni barındırırlar. Cobb’un burada karakter itibariyle üstüne çalıştığı ve fark ettirdiği şey gözlem yeteneği ve yorumlama gücü yüksek olan kişilerin insanlarla eşyalarından bile köprü kurulabileceğini gösterir. Sokaklarda avarelik yapan Bill’in aslında kendine pek de işe yarar malzeme çıkartamamasının altında yatan sebep gözlemlerinin yeterince iyi ve içi dolu bir tahlil içermemesidir.

Filmden bir kesitle bitiriyorum:
+Evet, işte kutu.

– Ne kutusu?

+Herkesin bir kutusu vardır. Erkeklerde genelde ayakkabı kutusu olur.

– İçinde değerli bir şey var mı?

+Hayır, daha ilginç şeyler var.

Kişisel şeyler. Fotoğraflar, mektuplar, Noel’den kalma küçük şeyler…

Gördün mü? Zarf, fotoğraf telefon kartları, notlar. Fark etmeden yapılan bir

koleksiyon gibi. Bir sergi.

-Sergi demekle ne kastediyorsun?

+Her parça, insanlar hakkında

özel bir şeyler söyler.

 

Kategoriler: Sanat

Yorumlar (0) Yorum Yap

/