2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü “hücrelerin hasarlı DNA’yı tamir ederek genetik bilgiyi nasıl koruduklarını moleküler düzeyde haritalayan” çalışmaları ile Aziz Sancar’ın da aralarında bulunduğu 3 bilim insanı ;
North Carolina Üniversitesi (Chapel Hill, N.C., A. B. Devletleri) öğretim üyesi Profesör Aziz Sancar , Francis Crick Enstitüsü ve Clare Hall Laboratuvarı (Hertfordshire, İngiltere) öğretim üyesi Profesör Thomas Lindhal ve Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Howard Huges Tıp Enstitüsü (Durham,North Carolina, A.B.D) öğretim üyesi Profesör Paul Modrich kazanmıştır.
DNA onarımı mekanizmaları alanında yapılan bu buluşlar kanserin patolojisinin daha iyi anlaşılması ve yeni tedaviler geliştirilmesi açısından çok önemlidir.
Günümüzde kanser, hücrelerimizin görevlerini, büyüme ve bölünmelerini kontrol eden genlerdeki değişiklikler sonucu ortaya çıkan bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Kanser hastalığına yol açan genetik değişiklikler aileden, anne ve babadan alınan genlerle bir araya gelerek gelişebileceği gibi yaşam boyunca ortaya çıkan istenmeyen gen değişiklikleri (mutasyonlar) sonucu da olabilmektedir. Kanser gelişiminde normal hücre biyolojisinde yer alan büyüme, bölünme, çoğalma, olgunlaşma ve ölüm (apoptozis) süreçlerindeki değişikliklerin çok önemli rolleri bulunmaktadır. Örneğin, tütünün içinde bulunan katrandaki 4500’den fazla kansere yol açan kimyasal madde (karsinojenler), radyasyon, ve güneş ışığı (ultraviolet) gibi çevresel faktörler hücre biyolojisinde istenmeyen etkilere neden olabilmektedirler.
İnsanı insan yapan özellikler, 23 kromozomlu spermle 23 kromozomlu yumurtanın birleşimiyle ortaya çıkıyor. Birlikte, genom adını verdiğimiz, her insanda korunmuş olarak bulunan bu genetik materyali oluşturuyorlar. Organlarımız, saçlarımız, derimize kadar her şey bu birleşimden ortaya çıkan ilk hücreden, onun içinde yer alan DNA materyalinden gelişerek gerçekleşiyor. Daha sonra bu hücrenin bölünmelerinden ve farklılaşmalarından yola çıkarak, her hücre içinde aynı genetik materyali de barındırarak gelişim sürüyor. Vücudumuzda gerçekleşen kimyasal olaylar mutasyonlarla baş etmek zorunda ve bu durum DNA için de geçerli.
Ama DNA’mız, moleküler onarım mekanizmaları sayesinde senelerce yapısı bozulmadan kendini korumayı başarıyor. Bu mekanizmadaki proteinler sürekli olarak genom üzerinde dolaşarak onu herhangi bir darbeye karşı korumakla görevlidir.
DNA’nın onarım mekanizmasını moleküler seviyede göstermeyi başaran Tomas Lindahl, Paul Modrich ve Aziz Sancar’ın sistematik çalışmaları sayesinde, yaşayan hücrelerinin fonksiyonlarını nasıl sürdürdüğü, kalıtsal pek çok hastalığın moleküler seviyede nedeni, kanser gelişimi ve yaşlanmanın mekanizmaları gibi pek çok alanda kesin sonuçlara dayalı bilgiler elde edilebildi. Üç biliminsanı da, birbirlerinden bağımsız olarak insanlarla alakalı pek çok DNA onarım aşamalarını haritaladılar.
Sancar’ın çalışmasının odak noktası DNA’nın yapıtaşı olan nükleotidler. Morötesi ışınlar nükleotid adı verilen bu yapıtaşlarında hasara neden oluyor. Sancar’ın gözlemiyle ortaya çıkarılan süreçte enzimler hasarlı bölgeyi tespit ediyor, izole edip çıkarıyor. Daha sonra çıkarılan yeri dolduruyor ve hasarı tamir ediyor. Bu işlemde hücre üç enzimi kullanıyor. İşlemin adı, “Çıkarma Yoluyla Nükleotid Tamiri”…
Çıkarma Yoluyla Nükleotid Tamiri,Aziz Sancar’a kendi deyişiyle “en büyük memnuniyeti ve nadiren bulduğu sükûneti hissettiren” buluşlarından biri. Bu onarım mekanizması 1964 yılında tespit edilmesine rağmen detayları bir türlü çözülememişti. Çalışmasına önce bakterilerle başlayan Sancar bu enzimin, bakteri DNA’sındaki hasarlı nükleotidleri çıkarırken bu nükleotidlerin çevresindeki 12 nükleotidi de kesip attığını keşfetti. Sancar bu onarımın insanlarda gerçekleşen versiyonunu da araştırdı. İnsanlarda durum biraz daha karışıktı. Aziz Sancar geliştirdiği bir testle, insanlarda DNA’daki hasarlı nükleotidlerin çevresindeki 27 nükleotidin nasıl kesilip atıldığını ve “doğru” nükleotidlerin bu boşluğa nasıl yerleştirildiğini buldu. Bu mekanizmanın 16 gen tarafından sentezlenen 16 protein ile işlediğini keşfetti.Aziz Sancar ayrıca 2015 Mayıs ayında ekibiyle birlikte insan genomundaki DNA onarım genlerinin bütün bir haritasını yayımladı.
Çalışmaları,başarılı kariyeri ve örnek kişiliği ile bizleri gururlandıran Profesör Doktor Aziz Sancar’a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Sancar’ın nobel sonrası sözleri ;
”Beni yetiştiren ve bugüne getiren Türkiye Cumhuriyeti’ne, hocalarıma minnettarım.”
”Ben Atatürk’ün yaptığı devrimlerin ve cumhuriyetin çocuğuyum.”
”Bu ödülü Atatürk sayesinde aldım ve ona bırakacağım.”
”Rol modelim Mustafa Kemal Atatürk.”
Yorumlar (0) Yorum Yap