Günümüzde oluşan algıları kırmak oldukça zor. Özellikle kadınlara yüklenen bazı sıfatlar var ki o sıfatı kabul etmediğinde sorunlar yaşayabiliyorsun.
“Annelik bir kadın için en güçlü kariyer”
Tam olarak yukarıdaki düşünceye sahip bir toplumun içerisinde yaşıyor ve bu gibi fikirlere direnmek için oldukça güç sarf ediyoruz.
Anne olmak birçok kadının istediği bir olgu ancak her kadın bunu istiyor diyemeyiz. Peki ülkemizde son derece “kutsal” görülen anneliği istemeyen kadınlar neler düşünüyor? BBC, Türkiye’de anne olmak istemeyen kadınlarla konuşup onların fikirlerini sormuş.
Röportajdaki kadınlar, en çok “korkuyor musun, bencil misin, acaba sorumluluktan mı kaçıyorsun?” gibi sorulara maruz kaldıklarını söylüyorlar. Ayrıca ülkemizde evli bir kadın olmak, çocuk sahibi olma baskısını daha da artıran bir etmen haline geliyor.
Sınırlı kaynakların olduğu dünyamızda iki yüz yıl içinde 1 milyardan 7 milyara ulaşan nüfus sonucu insanlar dünyamızın geleceğinden kaygı duymaya başladı. Peki böyle bir dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsız kalan hatta anne olmayı gelecek planlarına dahil etmeyen biz kadınları nasıl suçlayabiliriz?
Röportajda yer alan kadınların çoğu bir kariyere sahip ya da sahip olma düşüncesinde. Özellikle eğitmen olan Cana Ulutaş, mesleğinden dolayı bir çocuğu büyütmenin bir sürü incelik gerektirdiğine şahit olduğunu belirtiyor. Çocuğunuzu iyi ve doğru gıdayla beslemek, onun ruh sağlığını korumak, iyi bir şekilde okutmak, doğru kararlar alan ve topluma faydalı iyi bir birey yetiştirmek gibi ciddiye alınması gereken sorumluluklar var. Cana Ulutaş şu sözlerle korkularını dile getiriyor:
“Ya mutlu olmazsa ya dünya çok çok kötü bir yer haline gelirse ya ‘Bu kadar biliyordun da beni neden doğurdun?’ derse…”
…
“Herkes bu duyguyu tatmalı”
Argümanların en ilginci belki de bu. Çevremizdeki herkes annelik duygusunun tadılmasından yana. Elbette ebeveyn olmanın güzel yanları mevcut ancak bu hayatımızda mutlaka yaşamak zorunda olduğumuz bir şey değil. Sonuçta doğurgan olmayan binlerce kadın ve erkeğin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ve bu insanlar anne-baba olmayı hiçbir zaman tadamıyorlar. Bunun bir eksiklikmiş gibi yansıtılması insanlar açısından da oldukça üzücü olabiliyor. Ayrıca hayatta insanlar aynı tecrübelerden aynı keyfi almak zorunda da değil. Örneğin hız tutkunu bir Rallici, hızlı araba kullanma duygusunu mutlaka tatmalısınız diyebilir ama bu onun argümanının doğru olduğunu göstermez. Unutmayalım zevkler ve renkler tartışılmaz.
…
“Aileler ısrarcı olabiliyor. Söylemeseler de beklentiler baskı yaratıyor.”
Ailelerin beklentileri yüzünden kadınların üzerinde oluşan “çocuk yapacaksın” baskısı psikolojik olarak da kadınları yıpratan bir süreç. Oysa kadınların bu konuda ailelerinden destek görmeye ihtiyaçları var. Çocuk istememek problemler ile dolu evliliklere de sebep olabiliyor. Hatta bazı evlilikler taraflardan biri çocuk istemiyor diye bitebiliyor. Genellikle baba olmak için hazır olmayan eşini, aylarca hatta yıllarca bekleyen kadınlar var. Ama kadınlar anne olmaları için eşleri tarafından da zorlanabiliyorlar. Oysa ebeveyn olmak iki kişinin ortak kararı ve ortak başarısı. Yani anne olmak istememek çok ilginç bir şey değil, tıpkı baba olmak istememek gibi… Neyse ki röportajda yer alan kadınlar partnerlerinin kendilerini desteklediklerini söylüyorlar.
…
“Bir kadın iş hayatında istediği kadar başarılı olsun, eğer çocuk sahibi olmak istemiyorsa yarım kadındır.”
Aslında ebeveyn olmanın en önemli kısmı çiftlerin birbirini desteklemesi ve ortak karar almaları gerektiğinin farkına varmaları. Anneliğin dünyanın en zor işlerinden biri olduğunu düşünen birçok kadın var. Çünkü çocuk büyütürken eşleri tarafından yeteri kadar desteklenmiyorlar. Özellikle ülkemizde çocuk bakmak tamamen kadının sorumluluğuna bırakılmış bir durumda. Bu algı her ne kadar kırılmaya çalışılsa da henüz olması gerektiği seviyede değil.
…
“Kararından pişman olursan”
Ailelerin en çok kullandığı argümanlardan biri de bu: “Ya kararından pişman olursan”. Röportajda yer alan kadınlardan Merin Sever konuyu çok güzel özetlemiş aslında.
“Eğer bir gün gerçekten pişman olursam, bu yüzden pişman olmayı yeğlerim çünkü anne olursam ve anne olduğum için pişman olursam o zaman bu çok daha acı olur. O zaman başka birinin hayatını da etkilemiş olurum. Böyle en azından sadece kendi hayatımdan ve kendi kararımdan mesulüm.”
Her kadının kararlarında destekleneceği bir dünya dileğimle yazımı bitiriyorum. Peki siz, kadın ya da erkek, bu dünyaya çocuk getirmeyi düşünüyor musunuz? Yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
Yorumlar (0) Yorum Yap