Teknoloji çok hızlı, müfredat ise çok yavaş değişiyor. Mezun olan bir mühendisin bilmesi gereken pek çok şey var ama zamanı çok az. Eğitim ve sektör beklentisi arasındaki bu fark ciddi sonuçlar doğuruyor.
Aldıkları eğitimin sektör beklentisini karşılamayacağını bilmek öğrencilerin motivasyonunu da oldukça düşürüyor. İşverenler sektördeki son teknolojilerde uzmanlık bekleyip hayal kırıklığına uğruyorlar.
Müfredatta Neden Köklü Değişiklikler Yapılmıyor?
Müfredatın çok değişmemesinin de haklı sebepleri var. Temel bilgiler öğretilmeden sadece sektördeki son trendlerin öğretilip geçilmesi oldukça anlamsız olurdu. Amaç öğrencilere hayat boyu öğrenmeye açık bireyler olmalarını sağlayacak yetenekler kazandırmak olmalı. Bu yetkinlik kulağa klişe gelse de teknoloji dünyasında hayatta kalmanın tek yolu.
Öğrenme Süreci Nasıl Değişti?
Müfredatımızın çok değişmemesine rağmen pedagojik yaklaşım oldukça değişti. Öğrenci ve fakülte etkileşiminin sadece sınıftan ibaret olmadığı bir akademik yaklaşıma yöneliyoruz. Kanada’daki Carleton Üniversitesi’ndeki Keşif Merkezi’nde öğrenciler araştırmalara aktif katılabiliyor. Bunun yanında diğer disiplinlerden öğrencilerle etkileşime geçip gerçek dünya sorunlarını programların farklı bakış açılarını kullanarak çözmeye çalışıyorlar. Öğrenme sürecindeki çeşitliliği arttırma amaçlı yeni çalışmalar da yürütülüyor.
Spesifik Alanlarda Uzmanlaşma
Geleceğin mühendislerini yetiştirmek için spesifik konularda uzmanlık kazandırmayı hedefleyen master programlarını arttırmamız gerekebilir. Mesela Biyomedikal Mühendisliği lisansından sonra Gömülü Sistemler Yüksek Lisansı gibi.
Mühendislik eğitim 30 yıl öncekine göre çok değişmemiş olsa da öğrencilerin öğrenme şekli oldukça değişti. Teknoloji her zaman eğitimin bir adım önündeydi. Günümüzde bu fark daha da artıyor. Pedagojik yaklaşımımız ise iyileşiyor.
Yorumlar (0) Yorum Yap