Neden Her Şey Bir Şekilde Yoluna Girer?

Her şey sonunda iyi olacaktır. Eğer iyi değilse, henüz sonu gelmemiş demektir. – John Lennon

Her şey doğası gereği eninde sonunda yolunu bulur, çünkü sorunlar geçicidir. Ancak hayatı çoğu zaman gerçekleri görmemizi engelleyen dar bir pencereden bakarak değerlendiriyoruz. Her şeyin sonunda iyi olacağını bilmek ters gidecek işlerin başımıza gelmesini engelleyemez. Ancak onların büyük planın arka planında çalışan küçük unsurları olduğunu anlayışla karşılamamıza yardımcı olur.
Örneğin tiyatro oyununda bir oyuncunun repliğini unutması, o oyunun tamamiyle kötü gideceği izlemini verebilir. Ancak saatler boyu akıp giden prodüksiyon sayesinde oyun zahmetsizce ilerler ve siz bunun sadece güzel bir oyunun içindeki küçük bir gaf olduğunu farkedersiniz.

Karşılaşılan Her Olayın Bir Anlamı Var

Dürtüleriniz ne olursa olsun, olayları yargılamayı bırakıp işlerin yoluna gireceğine güvenmelisiniz. Yapbozun parçaları hala tam olarak birleşmemişken, bazı şeylerin istediğiniz gibi gitmediği çıkarımını yapmak akılcı olmaz. Kendinize ‘Ben farkında olmadan arka planda ilerleyen ne gibi şeyler olabilir?’ diye sorun. Günlük koşuşturmacalardan mutluluk ve memnuniyet bulmayı diliyorsak, hayata uzun soluklu bakmayı öğrenmeliyiz.
Bir yol gezisine çıktınız ve yolculuğunuzun daha başlangıcında zeminin zorlu olduğunu gördünüz. Bütün yolculuğunuzun çetrefilli geçeceğine neredeyse ikna oldunuz. Ancak varmak istediğiniz yere vardığınızda, büyün yolculuğun iniş ve çıkışlarla dolu olması, dönüp baktığınızda yüzünüzde sadece tebessüm oluşturacak bir anı olarak kalacaktır. Hayatı günün koşullarıyla yargılamayın, çünkü bu onun sadece bir görünen yüzü.

Endişeleniyoruz çünkü başımıza gelenlerin üstesinden gelme konusunda kendimize güvenmiyoruz. Endişeleniyoruz çünkü onların sonucuna değil, atılan zarlara güvenmiyoruz. Endişeleniyoruz çünkü henüz evet demedik. – David Richo.

Kısa dönemli aksaklıkları görmezlikten de gelmeyerek, yansıttıkları önemli dersleri keşfetmelisiniz. Gecikmeler aksaklık değildir. Birbirini takip eden her olay dikkatlice organize edilmiştir ve her biri kendince anlam taşır. Yolun sonunda bazen onların farkına varırken, bezen de bunu neden deneyimlediğimizi hiç anlamayız.
Talihsiz koşullara takılı kalmak yerine engelleri, kişisel gelişiminize ve içsel dünyanızı geliştirecek şeyler olarak görün. Hayat en beklemediğiniz anda beklenmedik koşullar sunar. Eğer yargılamayı bırakırsanız, o beklenmeyenler de size en büyük hediyelerinizi sunacaktır.

Fayda Sağlamak İçin Kabullenin

İnandığından daha cesaretlisin, göründüğünden daha güçlüsün, ve düşündüğünden daha zekisin. — A.A. Milne

İşler istediğiniz gibi neticelenmediğininde, her şet bittiğinde bir şey ifade etmeyecek şeylere takılmak yerine sizin için gerçekten önemli olan şeylere odaklanın. Çünkü ölüm döşeğindeki birisinin yalnıza üç pişmanlığı vardır: çok çalışmış olmak, yeterince sevmemek ve duygularını ifade etme cesaretini gösterememiş olmak. Hayatın bir anlamı var ise görevimiz onu ortaya çıkarmak olmalıdır. Ancak bunun arayışıyla gerçek başarıya ulaşılabilir. Yazar ve kaşif Buckminster Fuller’ın dediği gibi: Gerçekleri asla savaşarak değiştirmeye kalkmayın. Bir şeyleri değiştirmek için, elinizdeki modeli şe yaramaz hale getirecek yepyeni bir model inşa edin.
Bu yüzden hayatın işleyişine güvenmeliyiz, çünkü olacak olan zaten olur. Tüm korku ve şüphelerimize aksine, her şeyin sonunda bir şekilde yoluna giriyor olması ve sonuca bağlanması hayatın en doğal işleyişidir. Yapılacak en fazla şey şimdiyi ve olan biteni kabullenmektir. Bu kabulleniş ise ‘hayatın size değil sizinle olan’ bir şey olduğunun kabulüdür. Mağdur olmayın, çünkü bu sadece acılarınızı derinleştirir.
Herkes kendisi hakkındaki düşüncelerinin ötesinde bir güce sahiptir. Bazen bu şekilde gözükmeyebilir. Bu da hayatı mağdur olma penceresinden okumaktan kaynaklanır. Eğer cüzdanınızı kaybedersiniz, önce durumu derhal kabullenir, sonra da onu aramaya başlardınız. Aynı şekilde kabulleniş, kendinizi olayların akışına bırakmak ve hayatın sizi sonuca ulaştırmasına izin vermektir. Kısa bu, onlardan kaçmak yerine koşulları ne olursa olsun kabullenmenin başlangıcıdır.

Peki sonunda her şeyin yoluna gireceğini nerden bilebiliriz?

Geçmişinize bakın ve karşılaştığınız benzer durumları hatırlayın. Çoğu insan için kırılma anları her şeyden vazgeçerek pes etmeye ramak kaldığı anlarda gelir. Bu gidişata teslim olmak atabileceğiniz en büyük adımdır ve bir nevi sizden üstün bir gücün işbirliğine hazır olduğunuzun bir göstergesidir. Raslantısallıkla Bağ Kurmak’ (Connecting with Coincidence) kitabının yazarı Bernard Beitman: Rastlantıların işe yararlılığına inanmak içinde bulunduğunuz gerçekliğin tamamiyle sizin yararınıza olduğunu farz etmektir. Buna pozitif paranoya diyebiliriz, yani sonunda her şeyin lehinize olacağını ve şansın sizin tarafınızda olduğuna dair inancınız.
Zorluklara bağlı kalmayın. İşe yaramayana odaklandığınız sürece ‘İşleri nasıl yoluna sokabilirim?’ sorusunu gözden kaçırabilirsiniz. Yabanıl hayvanları koruma alanlarına giderseniz, büyük bir fırtınada yağmaya sel gibi başlayan yağmura rağmen, habitat sakini hayvanların kusursuzca sakinlerini koruyarak beklediklerini görürsünüz.
Yağmur bittikten sonra ise sırtlarındaki yağmur sularını silkeleyip, hayata kaldıkları yerden devam ettiklerini de. Bunu can sıkıcı anlardaki duruşunuz haline getirin. Olanı bütünüyle deneyimleyip, bitip gittiğinde, ki şüphesiz ki olacaktır, yolculuğunuza kaldığınız yerden devam etmeyi.
Burada eski bir Japon atasözünü hatırlatmakta fayda var: Yedi kere düş, sekiz defa kalk.
Bunu aklınıza kazıdığınızda bir sonraki zorluklara, onların sizin gerçek karakterinizi gün yüzüne çıkartan zor zamanlar olduğunun farkındalığıyla yaklaşırsınız. Bir şeyleri başarmak istiyorsak, korku ve güvensizlik yerine hepimizin hayata bu farkındalıkla karşılık vermeyi öğrenmesi gerekir.
Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version