Daha etkin ve başarılı bir hayat için bize hep şöyle tavsiye verildi: “Hayır demeyi öğrenin.” Hayır diyebilmek, günümüzde, büyük bir beceri haline gelmiş olsa da bazen evet demeyerek çok şey kaybedebiliyoruz. Çünkü, hayat denen şey fırsatları değerlendirerek güzelleşiyor. E, o zaman biz ne yapalım? Aslında çözüm basit; evet demeden önce kendinize soracağınız 6 soruyla bir teklifin gerçekten bir fırsat olup olmadığını anlayabilirsiniz.
…
1) Bu, hangi amaca hizmet ediyor?
Karşınıza çıkan fırsatlara hayır diyemediğiniz için evet dememelisiniz. Kendinize sorun: “Hedeflediğim bir şeye yardımcı olacak mı?”, “Bir şeyler öğrenmemi sağlayacak mı?” ve belki de en önemlisi “Eğlenecek miyim?”
Sorulara verdiğiniz cevaplar sonrasında kendinizi mecbur hissetmeyin, pas geçmekten bir zarar gelmez. Ayrıca, sadece kariyer ve iş odaklı fırsatlardan uzak durmaya çalışın. Evet demenizi sağlayan tek şey gerçekten eğlenecek olmanızsa, bunda hiçbir problem yok.
…
2) Neden hayır demekten çekiniyorum?
Bazen nasıl hayır diyeceğimizi bilemediğimiz için evet deriz. Sanki hayır dediğimizde bu, karşıdakini çok kıracak ve bir daha bize hiçbir şey teklif etmemesine yol açacak gibi hissederiz. Fakat atladığımız bir şey var: Biri bize hayır dediğinde bunların hiçbiri olmuyor. Öyleyse neden çekiniyoruz?
Konuşmacı ve yazar Jess Ekstrom’un bir hayır deme rutini var. Önce teklif eden kişiye kendisini düşündüğü için teşekkür ediyor, sonrasında bu seferlik kendisini pas geçmesini söylüyor ve iyi şanslar diliyor. Tabii ki herkesin tarzı farklıdır, size en uygun olanı seçin ve ona bağlı kalın.
…
3) Bunu yapacağım zamanda başka neler yapabilirim?
Biz buna ekonomide “Fırsatlar Maliyeti” diyoruz. Eğer size sorulan şey gerçekten çok değer verdiğiniz ve yapmak istediğiniz bir şeyse kabul edin. Ancak kafanızda “Bunu yapacağıma şöyle yaparım.” gibi bir düşünce oluşuyorsa ve burada bahsi geçen “şöyle”yi gerçekten yapacaksanız hayır demelisiniz.
…
4) Yerime bakabilecek biri var mı?
Bu soru daha çok çalışan kitleye hitap ediyor. Biz öğrencilerin, bizim yerimize ders çalışabilecek kimsesi yok ne yazık ki . Özellikle girişimciler, başlangıçta maddi yetersizlikten dolayı yalnız çalışmak zorunda kalıyor. İş ile ilgili her şeyi bildikleri için önceleri sorun olmayan bu konu, girişimleri ivme kazandıkça büyük bir problem haline geliyor. İşte bu noktada “Her şeyi kendim yapabiliyorken başkasına neden para vereyim?” düşüncesine girmemelisiniz. Zira, birçok şeyi sizden iyi yapabilecek birçok kişi var. Ayrıca, her şeyi kendiniz yaparak zamanınızı verimli kullanamazsınız.
Ekibinize yeni insanlar alın ve gerçekten kabul etmek istediğiniz tekliflere zaman yetersizliğinden dolayı hayır demeyin. Bırakın takım arkadaşlarınız sizi idare etsin.
…
5) Enerjimi çalan şey ne?
Enerjinizi en hızlı tüketen şey diğer insanların neler yaptığı hakkında endişelenmek ve kontrolünüz dışında gerçekleşen çılgınca olaylardır. Aynı zamanda, karşılaştırma yapmak ve kaygı bozukluğu da enerjinizi sıfıra indirebilecek güçtedir. Böyle hissedeceğiniz ortamlarda bulunmamaya çalışın. Ayrıca unutmayın: Bir başkasının başarılı olması sizin için yer olmadığı anlamına gelmez.
…
6) Tekrar nasıl enerjik olabilirim?
Daha enerjik ve verimli olabilmek için bazen işleri ağırdan almak ve farklı şeylerle ilgilenmek gerekir. Kafanızın karışmaya başladığı ve yorgun olduğunuz 10 saatlik bir çalışma yerine enerjik ve yaratıcı olduğunuz 4 saatlik bir çalışmayı tercih edin. Sunulan teklif sizi dinlendirecek ve yeniden enerjik yapacaksa kabul etmekte tereddüt etmemelisiniz.
“Toplumun sürekli meşgul olmanızı gurur duyulacak bir şey haline getiren normlarını kırın, zira sürekli meşgul olmak hedeflerinizi gerçekleştirmek için verimsiz ve hiç de eğlenceli olmayan bir yoldur.” – Jess Ekstrom
Yorumlar (0) Yorum Yap