Freud’a göre ego; kişiliğin sarsılmaz bir parçasıdır. Bu kavram, kimliğin, süperegonun ve gerçekliğin güçlü taleplerine aracılık eder. Freud, kimliği, insanları en temel ihtiyaçlarını karşılamaya teşvik eden kişiliğin en temel parçası olarak tanımlar.
Süperego ise, kişiliğin daha sonraki çocuklukta yetiştirme ve sosyal etkiler sonucunda oluşan ahlaki kısmıdır. Genellikle güçler için rekabet eden bu ikisi arasında bir denge kurmak ve id ve süperegonun ihtiyaçlarını karşılamanın gerçekliğin taleplerine uygun olmasını sağlamak egonun görevidir.
Objeyi, bizim kendi egomuz için elde etmeye çalıştığımız kusursuzluklarından ötürü sever ve böylelikle de dolambaçlı bir yoldan kendi narsisizmimizi tatmin etmeye çalışırız.
Sigmund Freud, Kitle Psikolojisi ve Ego Analizi
Ego
Ego, (id tarafınca yaratılan) temel dürtülerimize bakılırsa hareket etmemizi engellemektedir. Aynı zamanda etik ve idealist standartlarımızla (süperego tarafınca yaratılan) bir balans kurmaya çalışır. Ego, kimliğin arzularını realist ve toplumsal olarak uygun bir biçimde doyum sağlamaya çalışan gerçeklik ilkesine dayalı olarak çalışır.
Ego, geçmiş olayları ile şimdinin ve geleceğin (öngörü ve hayal gücünde temsil edilen) eylemleri arasında ilişki kuran kişisel bir referans noktası sağlayarak davranışa süreklilik ve tutarlılık verir. Beden kavramları, benliğin ilk ve erken deneyimlerinin özünü oluşturur. Fakat ego kişilikle veya bedenle bir arada bulunmaz.
Egonun Gelişimi
Yeni doğan bir bebek ister harici ister dahili olsun, uyarı kaynaklarına tepki verir, ancak bunları kontrol edemez, tahmin edemez veya değiştiremez. Bu aşamada idrak ilkel ve dağınıktır, motor aktivite kaba ve koordinasyonsuzdur ve kendi haline hareket imkansızdır. Öğrenme, en kolay uyarıcı-reaksiyon koşullandırmaktadır.
Çocuksu Versiyon:
Çocuksu ego, dış dünyayla ilişkili olarak gelişmektedir. psikanalizin vurguladığı gibi çaresiz ve bağımlı bebeğin acı verecek kadar yoğun uyaranları değiştirme veya hafifletme çabalarını yansıtır . Mekanizmalar, doyumların elde edilebileceği yollar ararken durumu kontrol etmek için gelişir. Bu mekanizmalar, giderek daha karmaşık ustalık biçimlerine dönüşür.
Büyüme:
Birey gelişmeye devam ettikçe her şey daha da farklılaşır. Bu süreçte, süperego gelişir. Süperego, ebeveyn ve toplumsal standartların dahil edilmesi yoluyla içgüdünün engellenmesini ve dürtülerin kontrolünü temsil etmektedir. Böylece, ego tarafından algılanan toplumsal ahlaki standartlar kişiliğin bir parçası haline gelir.
Kişiliğin büyümesi ve olgunlaşması için gerekli bir bileşen olan çatışma ile tanışılır. Ego, savunma mekanizmaları denen şeyi inşa ederek süperego ile id arasında aracılık etmeye başlar.
Kelime Kökeni:
Basitçe söylemek gerekirse, “ego” kelimesi “Ben” için kullanılan Latince bir kelimedir. Kelimenin tam anlamıyla tercüme edildiğinde, “Ben” anlamına gelir.
Güçlü Bir Ego
Güçlü bir egoya sahip insanlar kararlıdır. Bir plan yaparken ya da seçim yaparken ani çevresel ve sosyal baskıya direnebilirler. Güçlü ego, dürtüleri tarafından boğulmayan (ancak bunun yerine onları yararlı kanallara yönlendirebilen) kişide ayrıca karakterize edilir.
Öte yandan, egonun zayıflığı, dürtüsel veya ani davranış, aşağılık duygusu veya kompleksi, kırılgan bir kimlik, dengesiz duygusallık ve aşırı kırılganlık gibi şeyler ile ortaya çıkar. Bu durumda gerçeklik ve benlik algısı bozulabilir.
Bu gibi durumlarda birey, üretkenlik konusunda bir takım sıkıntılar çekebilir. Ego zayıflığı aynı zamanda üstünlük kompleksi ile ilişkilendirilebilen şişirilmiş benlik duygusunun da temelini oluşturur.
Egoizm (Bencillik)
Egotizm, psikolojide bir başka ego kelimesidir. Bencillik, başkalarından kendini daha önde görmeyi içerir. Hepimiz bencil ve benmerkezci olduğumuz gibi, aynı zamanda bencil olma eğilimindeyiz. Binlerce araştırma, insanların kendilerini fazla olumlu görme konusunda önyargılı olduklarını göstermektedir.
Psikolojik bencillik, her insanın tek bir nihai amacı olduğunu iddia eder: kendi refahı. Normatif bencillik biçimleri, kişinin ne yaptığını tanımlamak yerine ne yapması gerektiği hakkında iddialarda bulunur. Bencil öğretiler, benliğin ne olduğuyla ilgili felsefi sorundan çok, bir kişinin ortak kavramları ve kaygılarıyla ilgilidir. Mükemmelliğin, bir insanın kendi refahını ve kârını ilerletmek yoluyla arandığını görürler.
Karma Nedir? Nasıl İşler? İnsan Üzerinde Nasıl Etkileri Vardır?
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap