Görüş Alanınıza Giren Her Şeyi Görebiliyor musunuz? Beyniniz Neleri Görmenize İzin Veriyor?

Kalabalık bir kafede yemek yediğinizi hayal edin. Yemek yerken görme alanınıza giren çok az şeyi gördüğünüzü fark ettiniz mi? Mesela biraz ilerideki masanın üzerinde duran tuzluğu görmemiştiniz belki de. Quanta dergisi kısa bir süre önce yaptığı açıklamada dikkatimizi ilgi uyandıranlara odaklamamıza izin veren filtreleme mekanizmalarına sahip olduğumuzu söyledi.
Beyinimiz, biz farkında olmasak da öncelik verdiği bilgileri filtreliyor. Bu durumlarda, odak noktamız bir hedefe değil, uyarıcıların parlaklık veya hareket gibi belirli özelliklerine yönleniyor. Rochester Üniversitesi’nden nörobilimci Duje Tadin, bunun evrimsel açıdan mantıklı olduğunu söylüyor. “Görüş alanımızda hareket eden bir şey varsa, bu nesne muhtemelen hayatta kalmamız için oldukça önemlidir.”
Bilim adamları uzun zamandır duyusal işlemlerimizin yabancı nesneleri otomatik olarak taraması gerektiğini biliyorlardı. Aksi takdirde dünyayı yaşadığımız gibi deneyimleyemezdik. Örneğin çevremize baktığımızda, algılanan görüş alanımız sabit kalır veya bakışlarımızla düzgün bir şekilde hareket eder. Ancak göz aynı zamanda sürekli olarak küçük hareketler veya seğirmeler yapar; görsel sistemimiz arka plandaki titreşimi görüş alanımızdan otomatik olarak çıkarmak zorundadır.
Bu otomatik arka plan çıkarma, şaşırtıcı ve beklenmedik şekillerde de ortaya çıkabilir. Tadin ve meslektaşlarının 2003 yılında yaptıkları sıra dışı bir bulguyu ele alalım: Küçük nesnelerin hareketlerini algılamada iyiyiz. Ancak bu nesneler basitçe büyütülürse, hareketlerini algılamakta zorlanmaya başlıyoruz.
Son zamanlarda Nature Communications’da Tadin’in ekibi bunun nedenine dair cesur bir açıklama yaptı: Beyin, bizim için daha önemli olan ve daha küçük olma eğiliminde olan nesnelerin tespitine öncelik veriyor. Yemeğini arayan bir şahin için bir tarlada aniden fırlayan bir fare, etrafındaki çimlerin ve ağaçların sallanma hareketinden daha önemlidir. Sonuç olarak Tadin ve ekibi, beynin nesnelerin arka planındaki hareketi bastırdığını keşfetti. Bir yan etki olarak ise daha büyük nesnelerin hareketlerini algılamada daha fazla güçlük çektiğimizi dile getirdiler. Çünkü beyin, onlara bir tür arka plan olarak bakıyor.
Ekip, bu fikri daha yaşlı yetişkinlerde yapılan bir eğitim deneyiyle de doğruladı. Diğer araştırmacılar daha önce, yaşlıların küçük bir nesnenin hareketini ve daha büyük bir nesnenin hareketini ne kadar iyi gözlemledikleri arasında çok fazla fark olmadığını bildirmişlerdi. Bu nedenle Tadin ve meslektaşları, yaşlı insanların hareketli bir zemin üzerinde hareket eden küçük nesneleri tespit etmede sorun yaşayacağını tahmin ettiler ve buldukları da tam olarak bu oldu. Ancak, birkaç haftalık eğitimle denekler bu hareketi tanımada çok daha iyi hale geldi.
Yine de araştırmacıların keşfettiği gibi eğitim, deneklerin küçük hareketli nesneleri tespit etme becerisini aslında geliştirmedi. Tek başına ölçüldüğünde bu beceri değişmemişti. Bu başarılarının arkasında dikkatlerinin daha az dağılması yatıyordu. Daha büyük arka plan nesnelerinin hareketlerini tespit etmede daha da kötüleştiler. Tadin, “Bir anlamda, beyinleri sadece beş hafta önce işleyebildiği bilgileri attı.” dedi.
Bu sonuçların işaret ettiği şey, daha büyük hareketli nesnelere olan duyarlılığımızın daha düşük olduğuydu. Çünkü beynimiz, bu arka planlara karşı daha küçük hareket eden nesneleri öncelikli kılma eğiliminde.
Bu aynı zamanda beynin hedefe yönelik dikkat süreçlerinde kullandığı stratejinin aynısıdır. Beynimiz daha alakalı girdileri öne çıkarmak için dikkat dağıtıcı veya daha az yararlı olan bilgilerden kurtulur.
Tadin, “Dikkat, görevini yerine getirmeden önce zaten beyin bir çok bilgiyi budamaya başlar.” dedi. Hareket algısı için, bu budamanın çok hızlı yapılması gerektiğinden otomatik olarak gerçekleşmesi gerekir. “Dikkat, aynı şeyi çok daha akıllıca ve daha esnek yollarla yapabilir, ancak bu o kadar da zahmetsiz değildir.”
Nasıl ve neyi algıladığımıza gelince, Tadin, “Perde arkasında, hafife aldığımız çok şey oluyor.” dedi.

This post is also available in: English

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/