İnsanlık dönemi boyunca tesadüf sonucu akla gelen fikirlerin yeni kapılar açtığını iyi biliyoruz. Bu fikirlerin gelişmesinde sadece tesadüfün rol oynadığını söylersek bence yanılmış oluruz. Sonuçta hamama giden onca insan arasında “suya daldırılan bir nesnenin hacminin, yapısal biçimi ne olursa olsun, taşırdığı suyun hacmi ile belirlenebileceğini” bulan sadece Arşimet olmuştur öyle değil mi? Öyleyse biz fikirleri nasıl daha kolay yakalabiliriz?
Çözüm değil sorun belirleyin.
İnsanların ihtiyaç duyduğu fakat bu ihtiyacı karşılamak için henüz bir çözüm geliştirilmemiş sorunlar bulmaya çalışın. Çözümden önce çözmeye değer problemlere yönelmek atacağımız ilk adım olmalıdır.
İnsanların bir sanatçının bir iki şarkısı için tüm albümü satın almak istememeleri sorununa odaklanarak, onlara beğendikleri şarkıları albümden bağımsız satın alma imkanı sunan Apple iTunes uygulamasını örnek verebiliriz.Cahil rolü oynayın.
Herşeyi bildiğini düşünmek insanın kendi ilerlemesini yavaşlatan hatta durdurabilen yanlış bir olgudur. Bilgi birikiminiz artmaya başladıkça aslında ne kadar az şey bildiğinizin daha çok farkına varırsınız. Bu nedenle her an öğrenmeye açık olmak gözlem gücünüzün de her daim aktif olmasını sağlar. Güçlü bir gözlem güçlü fikirleri getirir.
Şirket içindeki pozisyonunuzun fikir sunma özgüveninize ket vurmasına izin vermeyin.
Yaratıcı fikirlerin belli bir yaşı, mevkisi ve ya kuralı yoktur. Hayattaki konumumuzun ve ya şirket içindeki pozisyonumuzun seviyesini, yapabilirlik kapasitemiz doğrultusunda kendimize karşı bir kısıt olarak kullanırsak ilhamın önüne bizzat kendimiz engel inşa etmiş oluruz.Pixar’ın kurucusu Ed Catmull, toplantı masasının dikdörtgen olmasının ve masadaki oturma kartlarının insanların fikirlerini açıklamasına yönelik engel teşkil ettiğini düşünmüştür; toplantı masasını herkesin birbirine eşit mesafede olduğu kare bir masa haline getirdikten ve oturma kartlarını kaldırdıktan sonra insanların daha rahat fikirlerini beyan ettiklerinin farkına varmıştır.
Hayaller imkansız gibi gelse de imkan sağlayın.
Fikirlerin keşfi kadar o fikirleri pratikte nasıl uygulayacağımızı somutlaştırmak da önemlidir. Fikirlerimizin hayata geçeceğine dair imkan yaratabileceğimize inanmamak çoğu zaman o fikirlerin doğmasına da engel oluyor.
Kendinize karşı muhalif bir iç ses yaratın.
Bir fikri geliştirmenin en iyi yolu o fikre getirilen eleştirilerdir. Kafanızın içerisinde muhalif bir taraf daha oluşturun ve bu tarafın fikrinizdeki eksik noktaları bulmasına izin verin. Bunu yaparken sert bir yöntemden ziyade kendinize karşı dürüst bir yaklaşım sergileyin. Bu sayede planınızdaki geliştirebileceğiniz kısımları daha net görüp fikrinizi bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz.Geleneksel kuralları yıkmaktan korkmayın.
Bazen yeni kapılar açabilmek için alışagelmiş kapıları tepetaklak etmeniz gerekir. Zamanı geldiğinde kurallara meydan okumazsanız kısır döngü içerisinde hapsolmak kaçınılmaz bir son olur. Çığır açan fikirler için belki de alıştığımız ortamın dışına doğru bir adım atmamız gerekiyordur.
Örneğin Hyundai, herkesin uygulayabileceği klasik bir pazarlama stratejisi yerine rakiplerinin asla cesaret edemeyeceği bir fikirle ortaya çıktı. Otomobili peşin satın alanlardansa kredi çekip alanların çoğunluğunu göz önünde bulundurarak, “Yeni bir Hyundai al, eğer gelecek yıl gelirini kaybedersen aracı iade et ve gelirine bir etkisi olmasın.” teklifini duyurdu. Müşteri riskini yok ederk ürünle ilgilenmeyecek insanların bile dikkatini çekmeyi başardı. Kendi açısından da müşterisinin iflas edip borcunu ödeyememesindense bir arabayı geri almak daha iyi bir seçenekti.
Sonuç olarak; çığır açacak bir fikir karşımıza her daim tesadüfi olarak çıkmayabilir bazen bizim peşinden gitmemiz gerekir.
Yorumlar (0) Yorum Yap