Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Harvard Üniversitesi’nden terk…
Apple’ın kurucusu Steve Jobs, Reed Üniversitesi’nden terk…
Dell Computer’ın kurucusu Michael Dell, Teksas Üniversitesi’nden terk…
Twitter’ın kurucu ortağı Jack Dorsey, Newyork Üniversitesi’nden terk…
Dünyaca ünlü yönetmenlerden biri olan Steven Spielberg, Kaliforniya Üniversitesi’nden terk…
Ve dünyanın en zengin insanı olarak bilinen Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Harvard Üniversitesi’nden terk…
…
Bu insanların hayatlarından çıkartmamız gereken ders nedir?
Başarılı girişimlere imza atmak ve zengin olmak istiyorsanız, üniversite okumamalısınız. 🙂
Evet… Doğru okudunuz… 🙂 Siz de üniversiteyi terk edebilirsiniz. Hatta üniversiteye hiç gitmeyebilirsiniz. Peki ama ne uğruna?
Medya, bu insanların başarılarını bir mucize gibi lanse etmeye; eğitimi de zengin ve başarılı olmanın önündeki en büyük engelmiş gibi göstermeye devam ededursun…
Ben başka bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bu insanların tek ortak noktası; üniversiteyi terk ederek başarıya ve zenginliğe ulaşmış olmaları değil…
Daha pek çok ortak noktaları var. Ve onları başarıya taşıyan aslında bu ortak noktalar…
Peki, bu ortak noktalar neler?
Bir, iyi okullarda iyi eğitim alarak büyümüşler.
İki, küçük yaşlardan itibaren ilgi duydukları konulara yoğunlaşmışlar.
Üç, dünyanın en saygın üniversitelerine yerleşmişler. Bunun bizce meali; eğer bu insanlar Türkiye’de öğrenci olsalardı, lakapları ‘inek’ olurdu. 🙂 Hani şu notları yüksek olan, düzenli ve planlı çalışan, akranlarına göre daha azimli ve gayretli olan öğrenciler var ya… İşte onlardan… 🙂
Dört, ne istediklerini biliyorlar.
Beş ve en önemlisi, bir hayalleri ve bu hayallerinin peşinden gidecek cesaretleri var.
Bu açıdan bakıldığında, üniversiteyi terk etmekle başarılı olmak arasında bir neden sonuç ilişkisi görünmüyor.
Evet… Başarılı ve zengin olacağım diye üniversiteyi terk etmek sizi başarıya götürmez… Ama bir hayali gerçekleştirmek için üniversiteyi terk etmeyi göze almak fark yaratan başarılara imza atmanızı sağlayabilir…
Mesela Bill Gates… Dünyanın en zengin insanı… Herkesin girmek için kapısında yattığı Harvard Üniversitesi’ni terk etmiş… Microsoft’u kurmuş… Tüm dünya onun geliştirdiği teknolojiyi kullanıyor…
Ve biz, Bill Gates’in bu noktaya gelmesini Harvard’ı terk etmesine bağlıyoruz. Sizce de biraz ütopik değil mi?
Bill Gates’i, Bill Gates yapan gerçekten Harvard’ı terk etmesi mi? Yoksa bu ışıltılı başarı gözlerimizi kamaştırdığı için göremediğimiz, bakmayı bir türlü akıl edemediğimiz yaşam öyküsü mü? Üzerinde düşünmeye değer…
Örneğin;
Bill Gates’in çocukluk yıllarından itibaren iyi okullarda eğitim aldığını ve başarılı bir öğrenci olduğunu biliyor muydunuz? Ve bu başarısı sayesinde Harvard kapılarının ona açıldığını…
Ya da avukat babasının teknolojiye meraklı olması sebebiyle henüz kimsenin evinde bilgisayar yokken Bill Gates’in en sevdiği oyuncağın bilgisayar olduğunu…
Veya ilk bilişim kursuna 12 yaşında katıldığını, kişisel olarak kendi çabasıyla program yazmaya 13 yaşında başladığını…
Peki, ortaokul yıllarında geceleri evden kaçıp Washington Üniversitesi’nin bilgisayar merkezine giderek orada çalıştığını…
Bill Gates’in 1955 yılında dünyaya geldiğini düşünürseniz, tablo daha da netleşir sanırım.
Peki, tüm bunlar Bill Gates olmaya yeterli mi?
Hayır…
Aldığınız eğitim, içinde büyüdüğünüz aile ortamı ne kadar iyi olursa olsun, dünyada fark yaratan bir başarıya imza atmak için iki şeye daha ihtiyacınız var: Bir vizyona ve bu vizyonu gerçekleştirmek için azimle, gayretle çalışmaya…
Bill Gates verdiği bir röportajda, küçükken bilgisayarlardan büyülendiğini ve herkesin kişisel bir bilgisayara sahip olduğu bir dünya hayal ettiğini söylüyor. Ve ‘Her eve & her masaya bilgisayar…’ vizyonuyla yola çıkıyor. Microsoft’un temellerini de böylece atıyor. Tüm zamanını ve enerjisini bu hayali uğruna harcayabilmek, yaptığı işe daha iyi odaklanabilmek için de okulu bırakmaya karar veriyor.
Eğer bundan sonra herhangi bir yerde bu tür bir başarı hikâyesiyle karşılaşırsanız, o kişinin ne kadar kazandığına, ne kadar ünlü olduğuna veya eğitim seviyesine kafa yormak yerine başka bir şeye odaklanabilirsiniz: O başarının arkasındaki hikâyeye…
O başarıya imza atan insanın hayallerine…
Karşılaştığı zorlukları nasıl aştığına…
Hayalleri uğruna nelerden vazgeçtiğine…
Ne kadar çok çalıştığına…
Yola nasıl devam ettiğine…
Ve evet siz de üniversiteyi terk edebilirsiniz. Eğer ne istediğinizi biliyorsanız ve peşinden gidecek bir hayaliniz varsa…
Hep hatırlayın!!!
Fark yaratan bir başarıya imza atmak için üniversiteyi terk etmeye değil, bir hayale ve o hayali gerçekleştirmek için de azim ve gayretle çalışmaya ihtiyaç var.
Sevgiler…
Meryem ŞANLI
Kaynaklar:
https://transcripts.cnn.com/TRANSCRIPTS/1006/02/lkl.01.html
Gladwell Malcolm, (2016). Çizginin Dışındakiler, Mediacat Yayıncılık
…
Yorumlar (0) Yorum Yap