Aile Eğitiminin Girişimcilik İçin Önemi

Aile eğitiminin ne kadar önemli olduğunu, ailenizdeki bireylerin size ne kadar ve nasıl katkıları olduğunun artılarından bahsedeceğim. Her durum zamanına göre değerlendirilir, kaidesince: Birileri bizi bir yola sokmuş biz de millet olarak üşengeçlik konumuna takılıp kalmışız onlarca yıl. İçinde olduğumuz yüzyılda ise bu durum değişmeye başlamış olacak ki ailelerde kitlesel bir gelişim baş göstermiş. Kitlesel dememin sebebi ise yüzdelik dilimde Türkiye nüfusu için oranın 2017 yılına göre hala daha az olması. Bu az oran meselesini geçiyorum, durumu incelemek ve örneklendirmek daha faydalı olur.

Türkiye’de seneler önce köreltilen meslek/meslek grupları bireyleri devlete sırtını yaslama konumuna getirmiş, üretim alanında gerileme baş gösterip dışarı bağımlı bir hale gelmişiz. Ekonomimiz denge politikalarıyla ayakta durmaya çalışmış ve hala aynı durumda, üretimimiz ise gerilemiş veya frenlenmiş durumdaydı. Fakat 90lı yıllarda ve sonrasında az da olsa bireysel ve aile girişimleri ile üretim tetiklenmiş, bugünkü durumda ise toparlanmaya başlamış durumda. Ben bu konuyu da aile eğitimine bağlamak ve örnek üzerinden daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

Şöyle ki:

Hikaye ben askerdeyken başlıyor. Benim askerden gelmeme az vakit kala babam beni aramış amcamın bağından küçük bir alanı bakmak için istediğinden bahsetti ve koşul olarak da bağdaki o alanın bakımını bana önerdi. Bende de büyüklerden gelen bi akışkanlık bağ sevgisi, olur dedim. Askerden geldiğim zaman ilk kez görmek için gittiğimde neredeyse dağ olmaya yüz tutmuş bir bağ alanıyla karşılaşmıştım. Tabi o hali görünce insanı bi umutsuzluk bi sıkıntı basıyor, burayı nasıl toparlarım, bakımını dahi bilmeden zamanında nasıl yetiştiririm diye düşünmüştüm. Babam bu durumu fark ettiğinde ki ben iki hafta olmuş bağa hiç uğramamıştım, bana beraber gidelim çalışmaya başlayalım dedi. Bir hafta sonu beraber gittiğimizde bana neler yapılması gerektiğinden bahsetti; asıl amaç deveklerin(üzümün gelişmiş fidesine devek denir) toprağa yakın yerinde saçak köklerin oluşturulmasını önlemekmiş, bunun için deveğin toprakla birleştiği boğaz kısmını topraktan arındırıp saçak köklerin toprakla bağlantısını kesip kurumaya bırakılmasıymış. Bu yeterli değilmiş ki aynı zamanda bel (bu işlem toprağın havalanması için alt üst edilmesidir) yapmamız gerekiyormuş. Bu iki işte benim gibi vücut gücü az olan bi insan için hayli zor ve yorucu bir iş, hakeza babamda benim gibi. Bu da bize şunu gösteriyor hamlayacağız, yorulacağız. Biz de başladık çalışmaya. Yağmur çamur demedik iki-üç hafta sonu çalıştık. Bu hafta sonlarından birinde bi tanıdığımızla bağda karşılaştığımızda deveklerin kötü durumda olduğunu, meyve vermeyeceğini söylediğinde ise moralim bir hayli bozulmuş, inşallah buranın üzümünü yerim diye bi umut da olsa dua etmiş, çalışmaya tekrar dönmüştüm.

Deveklerdeki işimiz bittiğinde ise bağda ailecek oturacak, çay demleyip içecek bir yerimizin dahi olmadığını fark ettiğim, yine dağ olmuş hiç bakımı yapılmamış bi yeri temizlemem gerektiğini anladım. Yine sağ olsun babamla beraber orayı da bir hayli temizledik. Artık temizlikten sonra oraya oturacak bir yer yapmak kalmıştı fakat ramazan araya girdiği için biz bu konuyu ramazan sonrasına erteledik.

Ramazan başlarken biz iş başı yapalı 1 ay anca olmuştu ki bağımızın ilk meyvelerini almaya başladık. Deveklerimizin üstü yığınla yaprakla doluydu bu da demek oluyor ki zeytin yağlı yaprak sarması zamanı yaklaşıyor. ?

Uzun bir süre boyunca kaç kilo olduğunu dahi hatırlamadığım yaprak toplandı, sarıldı ve hala daha toplanılıyor ve misafirlerimize ikram ediliyor. Oturacak yerimiz ise neredeyse hazır bir hafta sonuna orası da tamam.

Şimdiye kadar ki bu süreci ele aldığımızda iki ay neredeyse olmuş durumda. Ve ben aile desteğimle bir yere sahip ve bir şeyler üretmiş durumdayım.

Bu zaman aralığı çok önemli, öğrendiklerimin kısaca hülasası aşağıda.

  – Üzüm bağına bakmak bir fikir, kabullenip sorumluluğunu almak ise bir girişim örneğidir.
  – Bağ yatırım sermaye demektir ki bu bana hazır geldiği için sorun yaşamadım. Aksine ne kadar önemli olduğunu öğrendim.
  –  Sizinle beraber çalışanlar, bir ekip ki bu bende annem ve babamdı, çok önemli!
  –  Bel yapma, ilk çalışmalar yorucu yıpratıcı bir zaman aralığı ki bu da bir girişimin en önemli basamaklarından. İlk zamanlar!
  – Siz iş yaparken başarısız olacağınızı söyleyenler moral bozucular veya içinizdeki ateşi tekrar canlandıranlar.
  – Yaprak toplayıp, yaprak sarması yeme zamanı ise ilk ürün ve ilk başarı örneğidir.
  – Daha sonrasında üzümlere ulaşıncaya kadar ki zararlı otları sökmek ise girişimin devamı ve daha iyi ürünler için devam çalışmayı gösteriyor.

Bunlar her girişim için önemli basamaklar. Daha sermayem dahi olmadan büyük zorluklarla ve aynı derecede zorlu çalışmayla ürüne nasıl ulaşacağımı gösteriyor. Bu süreç benim girişimci ruhuma bir ders olmuş durumda. Ve şunu da demem gerekiyor ki bunları bana öğreten ve görmemi sağlayan ise ailem ve onun da içinde babam. Bu faktör değişebilir fakat babadan iyi mentor bulmak bir hayli zordur.

Asıl konumuza, ailenin eğitimi konusuna dönersek; bu örnek büyüklerimizin biz fark etmeden bize hem nasıl ders gösterdiklerini hem de bu dersleri deneyimlediğimizi veya deneyimleyeceğimizi gösteriyor. Ben bunun farkına şimdi şimdi varıyorum. Hem derler ya 35–40lı yaşlarda keşke annem ve babam yanımda olsaydı diye. İşte onlar daha gitmeden öğrenebildiğinizi öğrenin.
Originally published at www.omersaid.com on July 3, 2017.

Yorumlar (0) Yorum Yap

/