Trump ve Facebook Skandalının Perde Arkası: İstifalar, Veri Suistimali ve Dahası

Gündeme oturan skandallar ABD tarihinde her zaman var olmuştur. Son günlerin skandalı ise küresel bir etki yaratacak boyuttaydı. Facebook, Trump ve Cambridge Analytica arasında olan veri suistimali, Zuckerberg’in ifadeye çağrılması, istifalar ve değer kayıpları son zamanların en büyük olaylarından birini ateşledi. Şimdi bu olayların perde arkasına bir bakalım ve şu an bu süreç hangi aşamada analiz edelim.

Skandalın Mazisi ve Günümüze Bağlanışı 8 Kasım 2016 – 20 Mart 2017

8 Kasım 2016 tarihinde yapılan, ABD tarihindeki 58. başkanlık seçiminden galip çıkan Donald Trump olmuştu. Hatırlayacak olursanız seçim sonuçlarında halk ikiye bölünmüş, kimisi yeni başkanın gelişini kutlarken kimisi de tam tersi bir yönde ilerlemişti. Olayı günümüze bağlayacak olursak, aylar sonra İngiliz menşei şirket Cambridge Analytica’nın CEO’su Alexander Nix ‘Facebook verilerini sattığı’ için görevden alındı ve sonrasında yaptığı açıklamalarda Trump’ın kampanyasında etkin bir rol oynadıklarını itiraf eden görüntüleri kamuoyuna sundu.

Nedir bu Cambridge Analytica?

Kendileri, ‘tüketici, takipçi, seçmen davranışlarını değiştirmek isteyen’ iş dünyası ve siyasi partilere hizmet sunan bir veri analiz şirketi. Tüketicinin ve seçmenlerin veri analizini yapıyor ve davranış biliminin temellerini kullanarak pazarlama araçlarıyla hedef kitlesi olarak belirleyeceği kişileri tespit edebiliyorlar.
Londra’da merkezi bulunan şirket 2013 yılından bu yana dünya genelinde bu faaliyetleri yürütüyor.

Verilerin satıldığına dair ortaya atılan iddialar nasıl gelişti?

The Observer gazetesi 2014 yılında 50 milyon Facebook kullanıcı profilinin İngiltere merkezli akademisyen Aleksandre Kogan ve şirketi Global Science Research tarafından toplandığı haberini girdi.
Aleksandre Kogan, bir uygulama sayesinde bu bilgileri topladı. Kişilik testini yapmaları için ücret ödenen Amerikalıların ve bu kişilerin Facebook arkadaşlarının verileri tek tek ele geçirildi ve toplandı.
Kogan, Cambridge Analytica’yla bu bilgileri paylaşmak amacıyla masaya oturdu. Fakat Facebook’ta usulsüz veri toplandığı iddialarını ortaya çıkartan Christopher Wylie, bu kişisel bilgilerin çoğunun izinsiz ele geçirildiğini söyledi.
Chrsitopher Wylie, Cambridge Analytica’nın seçim sandıklarındaki tercihleri etkileyebilecek ve tahmin edebilecek güçlü bir yazılım kullandığının altını çizdi ve bu sistemi ‘tam teşekküllü propaganda makinesi’ olarak tanımladı.

Peki Cambridge Analytica ile Donald Trump ismi nasıl yan yana geldi ve seçimlerin kaderi nasıl değişti?

Robert Mercer, koyu bir Trump destekçisi ve bağışçısıdır. Cambridge Analytica’nın kuruluşunda 15 milyon dolar mali kaynak sağlayarak kendilerine de büyük destek oldu. Şirket aynı zamanda Trump’ın eski stratejisti Steve Bannon’a ait.
Şirket, Trump’ın başkanlık kampanyasında da en ön saflarda çalıştı. İnternet sitesinde, milyonlarca veriyi analiz edip en çok ikna edilebilecek seçmenlerin ve hedef kitlenin tespit edildiği, ilgi alanlarının belirlendiği ve ‘kişiyi hedef alan’ mesajlarla ‘harekete geçirildikleri’ yazıyor.
ABD’de 17 eyaletin her birinde günlerce anketler yapıldı ve dijital reklamcılığı, sosyal medya aracılığıyla bu kitleye ulaşıldı. Şirket bu yöntemle bağışları, katılımı artırdıklarını ve Trump’ın zaferinde büyük bir pay sahibi olduklarını ifade etti.

Olaylar Facebook’u ve Zuckerberg’i nasıl etkiledi?

Skandalın gün yüzüne çıkışının ardından bir olay daha patlak verdi: Facebook, Rus destekli aktörlere ABD halkına yapılacak propaganda için milyonlarca dolarlık reklam sattı. İddialar başta reddedildi, ama kanıtların kamuoyuna sunulmasıyla birlikte kabul edildi.  Dow Jones açılışında Facebook hisseleri yüzde 5.5 değer kaybetti. Hisselerdeki düşüş ise 538 milyar dolar piyasa değerine sahip Facebook’un 30 milyar dolar erimesine yol açtı.
Zuckerberg ise hisselerden etkilenerek bireysel olarak 4 milyar dolar kaybetti.
İngiltere ve Avrupa Birliği parlamentoları ise Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg’i ifade vermeye çağırdı. Twitter’da bir paylaşım yapan AP Başkanı Antonio Tajani şu ifadelerde bulundu:

“Zuckerberg’i Avrupa Parlamentosu’na davet ettik, Facebook 500 milyon Avrupalının temsilcilerinin önünde kişisel verilerinin demokrasiyi manipüle etmek için kullanılmadığını kanıtlamalı.”

Facebook yapılan iddiaları kesinlikle reddetmesine rağmen dijital denetçilerini şirket içine atamaya başladı. Aynı zamanda Facebook’un 14. yılının kutlamasında Mark Zuckerberg’in açıklamaları da bu olayları işaret ediyor ve bir özeleştiri gibi duruyordu.

Facebook’ta bu olaylardan sonra ilk istifa kimden ve nasıl geldi?

Bütün yaşananlardan sonra, güvenlik şefi Alex Stamos istifasını verdi. Açıklaması ise işleri iyice kızıştırdı:

“Şu anda ortaya çıkan güvenlik risklerini aşmak ve seçimlerdeki güvenlik konusunda çalışmak için zaman harcıyorum”

Kendisi istifa dilekçesini vermesine rağmen 2018 yılının sonuna kadar sözleşme gereği devam edecek.
Stamos’un aynı zamanda Facebook güvenlik ekibini tamamen dağıttığı ve yeniden bir ekip kurduğu öğrenildi. Yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda yetkisini kullanan Stamos, 120 çalışanlık güvenlik kadrosunu yeniden yapılandırmak için adımlar attı. İngiltere bağlantılı skandalın ardından Alex Stamos’un Ağustos 2017’den bu yana yaşadıkları da ortaya çıkmış oldu.
Gelişmeler ardı ardına gelmeye devam ediyor. Fakat şimdiden skandalın ABD ve dünya tarihinde çok büyük yer edeceği öngörülebilir.
Kategoriler: Gündem, Politika

Yorumlar (0) Yorum Yap

/