There is no Spoon! – Kaşık Yok!

Ilker ELAL

Ilker ELAL

Sosyal Girişimci / Minorpreneurs

Kuantum fiziğinde bir parçacık davranışı bir gözlemcinin olup olmadığına bağlı olarak değişir. Evet bu yapılan tüm deneyler, testler vs. size karmaşık olarak gelmiş olabilir. Ama gerçeklik siz orada olduğunu görmek isterseniz var olur!

Kuantum fiziğinin gerçekliğin göreceli olduğunu kanıtlamak için bulgular ile bunu desteklemeye çalışıyor oluşu elbetteki insanoğluna kuantum fiziğini algı boyutunun dışında oluşunu da getirmekte. Atom ve atom altı bir çok parçacığın hareketlerini ölçebilmek adına oluşmaya başlayan bu fizik dalındaki bulgular tarih öncesi eski öğretilerin ve tanımların da ne kadar farklı boyutlar da bir doğruluk payı olduğunu da bize göstermekte!

Kuantum Fiziği temel olarak, gerçekliğin bir tür yanılsama olduğunu ve yalnızca ona baktığımızda var olduğunu önermektedir. Geçmişte sayısız kuantum deneyleri yapıldı ve bunun gerçekten de geçerli olabileceğini gösterdi.

Avustralya Ulusal Üniversitesi’ndeki fizikçiler, gerçekliğin hayali doğası için daha fazla kanıt bulmuşlardır. John Wheeler’ın gecikmiş seçmeli deneyini yeniden yarattılar ve gerçekliğin ölçülene kadar, en azından atomik ölçekte var olmadığını doğruladılar.

Kanıtlayıcı Bulgular
Fotonlar veya elektronlar gibi bazı partiküller, hem parçacık hem de dalgalar halinde davranabilir. Bir foton veya bir elektronun hem parçacık hem de dalgasal bir halde davranışının nasıl gerçekleşebildiğini ise Wheeler şunu sormuştu: “Ne zaman veya hangi şartta partikül buna karar veriyor?”Nature Physics dergisinde yayınlanan Avustralyalı bilim insanlarının deneyinin sonuçları, bu seçimin, kuantum teorisinin öngördüğü gibi, nesnenin ölçülme şekline göre belirlendiğini göstermektedir.

Baş araştırmacı Dr. Andrew Truscott basın açıklamasında ise “Bu deney ölçümün her şey olduğunu kanıtlıyor. Kuantum seviyesinde, bakmadığınızda (görmek istemediğinizde) takdirde gerçeklik yok “dedi.

Peki bu deneyde ne yaptılar?

1978’de önerilen John Wheeler’ın deneyinin orijinal hali, aynalar tarafından sıçrayan ışık ışınlarını içeriyordu. Ancak, o zamanki teknolojik ilerlemenin seviyesi nedeniyle onu uygulamak ve kesin sonuçlar almak zordu. Şimdi, deneyin lazer ışığı ile dağılmış helyum atomlarını kullanarak başarılı bir şekilde yeniden oluşturulması mümkün hale geldi.
Truscott’un ekibi, yüzlerce helyum atomunu Bose-Einstein yoğuşması denilen madde haline getirdi. Bundan sonra, tek atom kalana kadar tüm atomları attılar.
Ardından, araştırmacılar, bir ızgara deseni yaratmak için bir çift lazer ışını kullandılar; bu da, içinden geçen bir atomu, sağlam bir ızgaranın ışığı saçtığı gibi saçacaktı. Böylece atom bir parçacık gibi davranır ve bir kolu geçirir veya bir dalga gibi davranır ve iki kolundan geçer.
Rastgele sayı üreteci sayesinde, yolları yeniden birleştirmek için ikinci bir ızgaralar rastgele eklendi. Bu ancak atomun ilk ızgarayı geçmesinden sonra yapıldı.
Sonuç olarak, ikinci ızgaranın eklenmesi, atomun her iki yoldan da ilerlediğini gösteren dalgaya neden oldu ve dalga gibi davrandı. Aynı zamanda, ikinci ızgaranın eklenmediği zaman, herhangi bir müdahale olmadı ve atom sadece bir yoldan geçti.
Sonuçlar nelerdi?

İkinci ızgaralar sadece atom birinciden geçtikten sonra eklendiğinden, atomun ikinci ölçümden önce bir parçacık mı yoksa dalga mı olduğunu ‘kararlaştırmadığını’ kabul etmek makul olur.

Truscott’a göre, bu sonuçların olası iki yorumu olabilir. Ya atom, ölçüme dayalı olarak nasıl davranacağına “karar verdi” ya da gelecekteki bir ölçüm, fotonun geçmişini etkiledi  ve öylecekarar verdi.

Partikülsel veya dalgasal hareketin ölçülmesi sağlanırken görülmüş olundu ki parçacıklar A noktasından B noktasına bir geçiş yapmadı. Elektronlar (parçacıklar) bir çok yere aynı zamanda gittiler.

Böylece, bu deney, kuantum teorisinin geçerliliğini arttırır ve bir gözlemci olmadan gerçekliğin var olmadığı fikrine yeni kanıtlar sağladı. Belki de kuantum fiziği alanında daha ileri araştırmalar ve bunun gibi daha düşünce kışkırtıcı deliller ile bir gün gerçeklik anlayışımızı tamamen değiştirecektir.

Fakat daha şimdiden “Matrix” olgusunun neredeyse doğru olduğunu bu deney ile açıklamış oldular. =)

-Kaşığı eğmeyi başa deneme. Bu imkansızdır. Bunun yerine sadece gerçeği anlamaya çalış. Tamam mı?
-Gerçek nedir?
-Aslında bir kaşık yok. Eğilen sadece kendinsin.”

Spoon boy: Do not try and bend the spoon. That’s impossible. Instead… only try to realize the truth.
Neo: What truth?
Spoon boy: There is no spoon.
Neo: There is no spoon?
Spoon boy: Then you’ll see, that it is not the spoon that bends, it is only yourself.

“Eğer kuantum mekaniği sizi büyük ölçüde şok etmediyse, henüz anlamış değilsiniz.” ~ Niels Bohr

Yorumlar (0) Yorum Yap

/