Marka, hayatımızın içinde var olan bir kavram. Her anımızda, sağımızda solumuzda markalara denk geliyoruz. Gözümüzde iyi markalar, kötü markalar var. Tercihlerimizi markalara göre şekillendiriyoruz. Satın almamızda bu kadar etkili olan marka kavramı nedir peki? Markanın anlamı, önemi nedir?
Temelden Detaya Marka Yaratma Rehberi dizisi bir eğitim serisi olacak diyebilirim. Marka teriminin detaylarına gireceğiz birlikte. (Dönem başında dersi tanıtan öğretim görevlisi gibi hissettim kendimi. “Devamsızlık zorunlu değil” diyesim geldi.) Markanın olmazsa olmaz unsurlarını inceleyeceğimiz serimize, önce markanın ne olduğuyla başlayalım dedim.
Marka, çok temel anlamıyla, bir ürünün/hizmetin, piyasadaki diğer ürün ve hizmetlerden ayrışması için kullanılan öğelerin bütününe denir. Bu öğeler neler mi? Logo, terim, söz, isim, renk, tasarım, felsefe, işaret gibi aklınıza gelebilecek her şey markaların oluşmasında rol oynar. Bu saydıklarımın bir araya gelmesiyle her yerde gördüğümüz markalar ortaya çıkıyor
Nelerin markayı oluşturduğunu öğrendik, peki marka olmak zorunluluk mudur? Neden üreticiler, ürünlerini veya hizmetlerini herhangi bir marka etiketi olmadan satmıyorlar? Marka dediğimiz şey aslında yeni bir şey değil. Tarihinin milattan önceye kadar gittiği tahmin ediliyor. O zamanki markalar, günümüzdekiler kadar kompleks değildi tabii. Antik Yunan’da yaşayan zeytinyağı üreticilerinin, yağlarını özel ve farklı şekillerde sunma istekleri sonucunda özel ortaya çıkan özel seramik küpler, marka kavramının ilk adımlarını atıyor. Hayvanların birbirinden ayırt edilebilmesi adına vurulan damgalar da markalama olarak inceleniyor. Yani markanın geçmişten günümüze taşıdığı en önemli özelliklerinden birisi, ayırt edici olmasıdır.
Markanın bir başka fonksiyonu ise bütünlük yaratmaktır. Bir şirketin ürettiği tüm ürünlerde aynı kaliteyi vaat etmenin en kolay yolu, bu ürünlerin aynı fabrikadan çıktığını belirtmektir. Bunu yapan en temel yol da markalaşmaktır. Marka, tüketiciye kalite vaat eder. Tatmin, marka vaatlerinden birisidir. Aldığın ürünün veya hizmetin seni memnun edeceğini markaları aracılığıyla vaat eder şirketler.
Marka, duygudur, algıdır, itibardır, prestijdir, farklılaşmaktır, güvendir, ilişkidir, hikayedir, kalitedir. Size tüm bu unsurları sunabiliyorsa bir ürün, marka haline gelmiştir. Piyasada onlarca saat bulunuyor. Fakat siz tercihinizi belirli bir marka üzerinden gerçekeştiriyorsun. O markanın tasarımı, logosu, ismi, mağazası, iletişim şekli, ürün özellikleri gibi çok çeşitli değişken tercih aşamanda rol oynuyor. Tüm bunların bir uyum içerisinde, aynı hedefe doğru el ele yol alması markalaşma sürecini iyi geçiren bir marka için olmazsa olmazdır.
Marka olmanın bir diğer avantajı da reklam ve tanıtım faaliyetlerinde bir bütün halinde ilerlemektir. Yürütülen iletişim aktivitelerinin aynı çizgide, aynı hedefe doğru ilerlemesi adına aynı ses tonuyla, renklerle, söylemle ilerlemek en doğru ve en mantıklı harekettir. Birçok marka, uzun yıllar aynı sloganı, reklam yüzünü, söylemi kullanarak tüketicilerde güven yarattı.
Bir bilgisayar satın alacağını düşün. Mağazaya girdiğinde onlarca ürün seni bekliyor. Özelliklerini karşılaştırdığında, benzer özelliklere sahip olmasına rağmen fiyat olarak pek de benzemeyen bilgisayarlar görmüşsündür. İşte burada “marka” kavramı devreye giriyor. Tüketicilerin gözündeki algısını iyi değerlendiren markalar, bunu lehine kullanarak fiyat politikalarına düzenlemeye gidiyorlar. “Marka olmak” bir ürünün değerini artırır. Bu da üretici için ticari bir değer anlamına gelir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi markanın birçok bileşeni var. Bu serinin devamında onlara göz atacağız. Logo nasıl olmalıdır, isim bulurken nelere dikkat etmeliyiz, renklerin önemi nedir gibi önemli konuları inceleyeceğiz. Girişimin için çok önemli olan markalaşma sürecini birlikte detaylı bir şekilde ele alacağız. Eklemek istediğin, itirazının olduğu veya merak ettiğin ne varsa yorum olarak bekliyorum. Görüşmek üzere!
Yorumlar (0) Yorum Yap