Fenerbahçe Basketbol Takımını Kuruluşundan Euroleague’e Taşıyan Başarı Hikayesi

“Basketbol oyunu, yaşamın en büyük öğretmenlerinden biridir. İlk önce ve en önemlisi kendine inanmayı öğretir. Başarılı olmak için fiziksel ve zihinsel dayanıklılık geliştirmelisiniz çünkü yol boyunca birçok hayal kırıklığı ve aksilikler yaşanacak. Basketbolun bir takım oyunu olduğunu çabucak öğreniyorsun. Fedakar olmalısınız ve takıma en çok yardımcı olabileceğiniz rolü kabul etmelisin. Basketbol, size yüksek standartlar koymanın ve en iyi çabanızdan başka hiçbir şeyi kabul etmemenin önemini öğretir.”

-Tom Crean (Amerika Kolej Basketbol Koçu)

Basketbol aslında birçok spor gibi sadece kazanmak ya da kaybetmek ile ilgili değildir. Başarılar, ardında kocaman bir hikaye ile birlikte, zorlukları aşan birtakım kahramanlarla elde edilir. Kırılma noktalarında en önemli kararları veren cesur kahramanlarla…

Faaliyetlerine 1913 yılında başlayan Fenerbahçe Basketbol Takımı, Balkan ve 2.Dünya savaşları nedeni ile defalarca kez kapanıp tekrar kurulmaya çalışılmıştı.

O dönemlerde ülkenin de içinde bulunduğu durum nedeni ile kapalı bir salonu dahi olmadan çalışmalarını sürdürüyordu.

İlk galibiyetini 1926 yılında dönemin en güçlüsü sayılan İstanbul musevilerinin takımı Makkabi’yi 32-4 yenerek elde etti. Ancak salon sıkıntısından dolayı takım tekrar kapatılmak zorunda kaldı.

1944-1945 sezonunda Profesyonel 2. Lig’de tekrar boy göstermeye başlayan takım, bir yıl sonra birinci lige yükseldi.

Sarı-lacivertli takım 1940’ların sonlarında Türk limanlarını ziyaret eden ABD savaş gemilerinin mürettabatının oluşturduğu takımlarla diğer Türk basketbol takımları gibi maçlar yaparken yabancılarla ilk temaslarını da gerçekleştirmiş oluyordu.

O dönemlerde İkinci Dünya Savaşı’ndan zaferle çıkan ABD’nin Türkiye’yi de kapsayan Marshall Planı, ABD-Türkiye ilişkileri Fenerbahçe basketbol takımına da dolaylı olarak etki etti.

Takvimler 27 Mart 1954’ü gösterdiğinde 1945 yılından itibaren şampiyonluğu elinde tutan “Yenilmez Armada” lakaplı Galatasaray’ı 71-61 yenerek ilk İstanbul şampiyonluğunu kazandı.

Bu şampiyonluk sonrası Fenerbahçe, bir altın çağa adım atmıştı. 1000 kişilik İTÜ stadından 5000 kişilik Spor ve Sergi Sarayına taşınan takım, 54-55, 55-56 ve 56-57 sezonlarında şampiyonluğa ulaştı.

Ufak bir sessizlik döneminin ardından 62-63, 63-64, 64-65 ve 65-66 sezonlarında tekrar zirveye oturdu.

Türkiye Basketbol Ligi’nin oynanamaya başladığı 1966-67 sezonundan itibaren de gücünü koruyan sarı-lacivertli takım aynı sezon ilk kez düzenlenen Türkiye Kupası’nı müzesine götürürken 1967-68 sezonunda ilk kez düzenlenen Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda Türkiye’yi temsil etti.

1972-1982 yılları arasında ekonomik sıkıntılar nedeni ile amatör branşlara yatırım yapılamamasından dolayı Sarı-Lacivetliler duraklama dönemine girdi.

1981 yılında başkan olan Ali Şen’in başarılı kaynak yaratma hamlesi sonucunda amatör şubeler da yeniden canlandı!

Dönemin Efe Aydan, Ali Limoncu, Fatih Özal ve Calvin Roberts gibi en önemli basketbolcularını transfer etmesi ile yıllardır suskun Fenerbahçe seyircisi de 1982-83 sezonunda salonlara dönerken, Fenerbahçe normal sezonu 14 maçta yenilgisiz lider kapattı ve 1978-79’dan beri uygulanan play-offlara ilk kez kalmayı başardı. Başarılar milenyuma kadar devam etti.

2000li yılların başlaması ile birlikte ezeli rakipleri ile ligi boykot etme noktasına kadar gelen maddi sıkıntılar yaşandı. Avrupa’da sürekli olarak başarı için ter döken Fenerbahçe yüzüncü yılı 2007’de, Başkan Aziz Yıldırım’ın girişimi sayesinde Ülker ile geniş bir sponsorluk ve birleşme anlaşması yaptı.

Bu anlaşma ile Fenerbahçe artık sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da başarıyı kovalayan bir takım haline geldi.

EuroLeague haklarını da devralan Fenerbahçe, bu kupada da 2008-09, 2010-11, 2011-12 ve 2012-13 sezonlarında son 16’ya kaldı, 2007-08 sezonunda ise tarihinde ilk kez çeyrek final oynayarak Montepaschi Siena’ya elendi.

013 yılına dek Avrupa’nın önemli birçok koçu ile anlaşmasına rağmen Avrupa’da başarı elde edemeyen Fenerbahçe, tarihi bir an ile Avrupa’nın en iyisi olarak kabul edilen Željko Obradović’i takımın başına getirdi.

Obradovic, geldiği ilk sene Türkiye Basketbol Ligi’nde şampiyonluğu ulaşsa dahi Top 16 ya kadar ilerleyebildi.

Başarı için kurulmuş takımı bozmadan, önemli takviyelerle eksikleri kapatarak 2. senesinde kaçınılmaz sonun ilk adımı atılmıştı. Bir Türk takımı, tarihinde ilk defa Euroleague Dörtlü Finallerinde boy gösteriyordu.

Hakem hatalarıyla dolu maçların ardından yarı finalde Real Madrid’e 96-87 yenilen Sarı-Lacivert ekip 3.lük maçında CSKA’ya 86-80 yenilerek ülkeye 4. olarak döndü.

Sonraki yıl hedef belliydi ve bu sefer Avrupa Fenerbahçe’nin ne kadar ciddi olduğunun farkındaydı. Fenerbahçe, Euroleague şampiyonluğu için bütün kozlarını oynayarak harika bir sezon geçirdi. Dörtlü Finallere kalan takım, bu sefer yarı finalde Laboral Kutxka’yı geçen takım finale yükselen ilk Türk takımı olmuştu.

Tarihi bir geri dönüşe imza atılan finalde, Fenerbahçe 20 fark geriye düştüğü maçta son 4 dakikada geri dönmeyi bilmiş ve maçı uzatmalara taşımayı başarmıştı. Ancak nefesi yetmedi ve maçın uzatma periyodunda CSKA’ya yenilerek 2. oldu.

Aynı yıl Fenerbahçe Türkiye’de hem lig hem kupa şampiyonluğu yaşadı.

Adım adım yaklaşılan Avrupa Şampiyonluğu artık Sarı-Lacivertli camiada kalıcı bir bilinç ve inanç oluşturmuştu. Bu kez Türkiye’de yapılacak olan Dörtlü Finaller için Fenerbahçe fazlasıyla hazırdı.

Normal sezonda sakatlıklarla boğuşmasına rağmen son 16 ya kalmayı başaran ekip Panatinaikos’u fırtına gibi estiği 3 maç sonunda 3-0 ile geçerek tekrar Dörtlü Finallerdeydi.

Bu kez Dörtlü Finaller baştan sona bir bayram havasına büründü İstanbul’da. Yıllardır adım adım kurulan hayaller son noktasına gelmişti. Fenerbahçe Euroleague’in zirvesindeki takımlardan biri olduğunu zaten kabul ettirmiş, kupa için taraftarları ile yek vücut olmuştu.

Yarı finalde Real Madrid’i 84-75 geçen Fenerbahçe, finalde Olimpiakos’u 80-64lük skorla devirerek Avrupa Şampiyonluğu’na ulaştı.

Şampiyonluğun ardından en değerli 2 oyuncusunu (Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh) NBA’e uğurlayan Fenerbahçe’de koç Obradovic, takım kurgusunu elindeki oyunculara göre tekrar düzenledi.

Obradovic’in tükenmek bilmeyen başarı isteği ve #NeverEnough (Asla Yetmez) sloganı ile geçirdiğimiz sezonda Fenerbahçe bu yıl tekrar Dörtlü Finallere çıkarak yarı finalde geçtiğimiz Cuma günü Zalgiris Kaunas’ı 76-67 yenerek adını finale yazdırdı.

Bizlere başarının; istek, azim ve çalışma ile engel tanımadığını gösteren Fenerbahçe’ye teşekkür ediyoruz.

Bugün saat 21:00’da Real Madrid ile oynayacakları Euroleague final müsabakasında CEOtudent ailesi olarak başarılar diliyoruz.

Kategoriler: Kültür, Tarih

Yorumlar (0) Yorum Yap

/