107. yılında saygıyla ve vefayla andığımız Çanakkale Zaferi’ni bilinmesi gereken kişi ve olaylardan oluşan 18 maddede özetledik. İşte Başkumandan Vekili Harbiye Nazırı Enver Paşa’dan Anafartalar Kahramanı Atatürk’e Çanakkale Zaferi…
1) Çanakkale’ye sığınan ve sonradan Yavuz ve Midilli adını alan zırhlıların Yalta’yı bombalamasıyla 31 Ekim 1914 tarihinde savaşa resmen girmiş olduk.
Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya, nihayet Fransa ve Britanya İmparatorluğu olmak üzere karşılıklı savaş ilan ettiler. Türk İmparatorluğu 31 Ekim 1914 tarihinde savaşa resmen girmiş oldu.
2) Osmanlı İmparatorluğu aslında I. Cihan Harbi’ne zorunlu giriyordu.
Rusya’nın Osmanlı’ya savaş ilan etmesinin ardından savaş ilan eden İngiliz ve Fransızlar Çanakkale Boğazı’nı bombaladılar. İlk hücum ve savunmadan sonra savaşın Çanakkale Boğazı aşılarak İstanbul’a yönelmesi meselesi Churchill’in kesin kararıyla oldu. Birçoğunun aksine Enver Paşa’nın “Turan” ile ilgili planları değil zaten Osmanlı’nın paylaşılması amacı bir noktada bizi kaçınılmaz olarak savaşa sürüklüyordu.
3) Peki orduları Çanakkale Boğazı’na yönelten Churcill kimdi?
İngilizlerin efsanevi lideri Churcill’in Çanakkale Savaşı’na kadar olan başarılı siyasi kariyeri, 1915 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Çanakkale Boğazı’nın rahatlıkla geçilerek rahatlıkla İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı.
4) “Gerekirse bir er gibi cepheye katılmaya karar vermiştim.”
1914 yılı Kasım ayında Mustafa Kemal, Başkomutanlık Vekaleti’ne müracaat ederek aktif görev talep etmesine karşın “Sizi Sofya’da önemli bir görevde görüyoruz.” cevabı almıştır. Atatürk ise Enver Paşa’ya bir mektup yazarak isteğini yineler: “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz.”
5) “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum.”
Tarihte bazı kritik anlar vardır. Bir muharebenin de ulusun da kaderini belirler. 27. Alay’daki birlikleri de emrine alan Yarbay Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek üzere 57.Alay’a şu emri verir:
“Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.”
6) Deniz Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey kimdir?
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin bilinmeyen kahramanlarından olan Hakkı Bey, Nusret Mayın Gemisi’nin komutanı olarak elde kalan son mayınları boğaza döşemiş komutandır.
7) Nusret Mayın Gemisi olayı da tam olarak şu şekilde:
Nusret Mayın Gemisi, Cevat Paşa’nın emriyle Osmanlı Donanması ve Türk Deniz Kuvvetleri’nde hizmete giren mayın dökücü gemidir. Nusret Mayın Gemisi’nin bıraktığı mayınların ertesi günlerde İngilizler deniz ve hava keşifleri yapmış ama bu mayınları bulamamışlardır.
8) Seyit Ali nam-ı diğer Seyit Onbaşı
1909 yılında Osmanlı Ordusu’na katılan Seyit Ali I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile Çanakkale Cephesi’nde topçu eri olarak göreve başladı. 18 Mart 1915’te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek için saldırıya geçtiği sırada Seyit Ali 275 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, ilk iki atışta hafif hasarlar verdiyse de, üçüncü atışında Fransız zırhlısı Bouvet’e ağır yara verdi.
9) Çanakkale ki Rusların kaderini değiştiren bir savunmadır.
Çanakkale Zaferi’nin önemli sonuçlarından biri de, Çarlık Rusya’sına yardıma gidememiş, Bolşevik İhtilali ile beraber Çarlık sona ermiştir. Çanakkale’deki direniş, I. Dünya Savaşı’nın iki yıl daha uzamasına ve sınırların değişmesine sebep olmuştur.
10) İngilizler tüm hesaplarıyla birlikte Çanakkale’de büyük yenilgi almıştır.
Savaşı kazanacağına emin olan İngilizler, İstanbul’da kullanmak üzere paralarını basarak yanlarında getirmişler.
11) Çanakkale yalnızca Rusların kaderini değiştirmekle kalmamıştır.
Her yıl 25 Nisan tarihinde 10.000’den fazla Avustralyalı ve Yeni Zelandalı Gelibolu’ya gelerek Anzak Günü’nde yapılan anma törenine katılıyor. Çanakkale Savaşı bu iki ülkenin ulus bilinci edinmelerinde de büyük rol oynamıştır.
12) 15 yaşındaki yiğitlerimiz…
Dünya tarihinin en kahraman ve kanlı muharebelerine sahne olan Çanakkale Savaşları’nda, yeni kurulmakta olan birliklerin asker ihtiyacı Galatasaray Lisesi başta olmak üzere birçok lise, üniversite ve medrese öğrencilerinden sağlandı. Galatasaray o yıl mezun veremedi.
13) Yeri geldi şehitlerin gömülmesi bir hafta sürdü.
4. Müfreze 6. Bölük’ten mektubun sonuna adını yazmayan bir asker, 15 Kasım 1915 tarihli mektubunda şöyle diyor:
“Sevgili Babacığım
Bir süreden beri Limni’deki hastanedeydim. Ateş hattına yeni döndüm. Dizanteri yüzünden çok zor günler geçirdim. Şimdi daha iyiyim. … burada üçerli dörderli üst üste yığıldığını gördüm. Burada bir tabur var. Bir haftadır şehitleri gömüyorlar.”
14) Çanakkale’de savaşan 13 yaşındaki gönüllü bombacı Ali Reşat Çavuş
Söz konusu Ali’yi komutanından dinleyelim:
“Ne yaptığını gördünüz. Ali, saldırı kollarının kahramanı oldu. Siperden ilk çıkan, düşman tel örgülerini ilk geçen ya da kesen, silahını tümüyle etkin olarak ilk kullanan oydu.”
Komutanı onun, bir saldırıda, her iki bacağından ve bir mermiyle de ciğerinden kötü bir biçimde yaralandığını da anlatıyordu aynı zamanda.
15) Mustafa Kemal’in ilk etapta olmayan bir tümene atanması olayına da değinelim.
Gazi o günleri şöyle ifade ediyor:
“Enver Paşa ile karşı karşıya bulunuyorduk. Enver, biraz zayıflamış, rengi solmuş bir halde idi. Söze ben başladım:
-‘Biraz yoruldun.’ ‘Yok, o kadar değil’ dedi. ‘Ne oldu?’ ‘Çarpıştık, o kadar!’, ‘Şimdiki durum nedir’, ‘Çok iyidir!’ dedi. Kendisini üzmek istemedim. Konuşmayı görevim üzerine çevirdim. ‘Teşekkür ederim, beni numarası on dokuzuncu olan tümene kumandan tayin etmişsiniz. Bu tümen nerededir?’ ‘Ha, evet… Belki bunun için Erkan-ı Harbiye ile görüşseniz daha iyi bilgi edinirsiniz’. Enver’i çok yorgun ve kafası işlerinde görüyordum. Sözü uzatmadım. ‘Peki o halde fazla rahatsız etmeyeyim’ dedim. Başkumandanlık Erkan-ı Harbiye’sine gittim. Gerekenlere kendimi şöyle tanıtıyordum: ‘On dokuzuncu Tümen Kumandanı Mustafa Kemal…’ Hepsi şaşıyordu! Böyle bir tümenin var olduğundan haberi olana rastlamadım.”
16) Siperler arası mesafe 8-10 metre. Ölüm ise muhakkak…
14 Mayıs 1915’te İngilizler Bombasırtı’nı ele geçirmek için saldırır. O günü Atatürk şöyle anlatıyor:
“Biz kişisel kahramanlıklarla uğraşmıyoruz. Yalnız size, Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz, on metre, yani ölüm muhakkak…Birinci siperdekilerin hiçbirisi kurtulamayacağını düşüyor, ikinci siperdekiler onların yerine geliyor, fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz?.. Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini de biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılmak yok… Okuma bilenler Kuran’ı Kerim okuyor ve Cennet’e gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
17) Başkumandan Vekili Harbiye Nazırı Enver Paşa ki nevi şahsına münhasır karakteri dolayısıyla hep yanlış anlaşıldı, anlatıldı.
Çanakkale Savaşı’nda da Başkumandan Vekili Harbiye Nazırı olarak en üst rütbede bulunmuştur. İlber Hoca’nın da takdir ettiği üzere kendisi çok donanımlıdır. Çok ciddi bir entelektüel. Belli şartları tam olarak doğru okuyamadığı doğru bir eleştiri olsa da günah keçisi edilmemeli. Günümüz tarih anlatımında Enver Paşa’nın Osmanlı’yı kendi inisiyatifiyle savaşa soktuğu fikri yanlış anlaşılmalara sebep vermektedir. Kendisi genç yaşında büyük bir sorumluluk üstlenmiş ve bu doğrultuda doğrusuyla yanlışıyla hizmet etmiştir. I. Dünya Savaşında arzu edilen başarılar elde edilememesinin cezası ise başta Enver Paşa’ya kesilmiştir.
18) Şehitlerimiz…
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı! “
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Yorumlar (0) Yorum Yap