Japonların bir kelimesi vardır: İKİGAİ
Anlamı: Sabahları yataktan kalkma sebebin…
Gerçekten de bu sabah yataktan kalkma amacın neydi?
Kolay bir soruyla başlayayım dedim. Ama aslında pek de kolay değil sanırım.
Biz büyüdükçe zaman daha hızlı geçiyor gibi geliyor. Hayat daha zorlaşıyor gibi geldiğinde aslında sadece daha hızlı akmaya başlıyor sanırım.
O yüzden kendimiz ile ilgili bir şeyleri değiştirmek istiyorsak da onu ertelemekten vazgeçip yapmaya başlamak gerek.
Günümüzde artık vakit nakit değil, nakit vakit ve o da geçiyor (maalesef)…Tik tak..
Her şeyi yapmak isteyip de hiçbir şey yapamıyorsan eğer, belki de durup bir bakman gerek acaba ben gerçekten ne istiyorum diye? Ya da neyi yapabilirim? Neyi başarmak istiyorum?
Hakikaten ben ne yapmak istiyorum?
Kafan karışık mı biraz?Hala “Benim bir şeye yeteneğim yok ki, olsa da onunla para kazanamayacağımdan korkuyorum…” diyorsan eğer, evet kafanın biraz karışık olmasını anlayabiliyorum.
Benim de karışıktı bir zamanlar. Hala da bazen karışabiliyor. 🙂 Ama bu gibi durumlarda hemen amacımı ve başarılarımı hatırlıyorum. Daha neler yapmak istediğimi… Neler başarmak…Ve hemen silkelenip kendime geliyorum.
Yetenek deyince nedense keman çalmak, şarkı söylemek ya da resim yapmak geliyor insanın aklına. Oysa ki pek de öyle değil. Tabii ki sanatsal yetenekler ayrı ve çok özeniyoruz onlara. Fakat bir insanı iyi dinleyebilmek, etkili konuşabilmek, yaratıcı düşünebilmek, problemleri hızlı çözebilmek de yetenek.
Eğer hayatında bir şeyleri değiştirmek konusunda zorlanıyorsan, yalnız değilsin.
Çünkü konfor alanımızın dışına çıkmak istediğimizde 3 soru bizi aşağıya doğru çekiyor.
- Yapabilir miyim? (Buna yeteneğim var mı?)
- Yaparsam beğenilir mi? (Takdir edilir mi? İnsanlar ne der?)
- Yeterince kaynağım var mı? (Para, güvence…)
İşte bu sorulara verdiğimiz yanıtlar o şeyi yapıp yapmamamıza sebep oluyor. Bir nevi sabotajcımız yani. Ama aslında o kadar da kötü değil çünkü onun sayesinde bu yazıları okuyabiliyorsunuz ve hayattasınız. Sabotajcınız sizi korur. Bazal metabolizmada yaşatmaya çalışır acı çekmemeniz için ama korur. Tıpkı Metallica’nın Sad But True şarkısında olduğu gibi.
Fakat tam da şu an bu sesleri en azından 3 dakika susturmanı rica ediyorum.
Yapabilir misin?Biliyorum başkalarının sana neyi yapıp yapmayacağını söylemesinden pek de hoşlanmıyorsun, ama eğer yeteneklerini geliştirmek istiyorsan biraz araştırman gerekecek. Var olan yeteneklerini geliştirirken belki henüz bilmediğin diğer yeteneklerini de araştırmak istemez misin?
BİRİNCİ ADIM: Yeteneklerini Keşfetmek
Picasso’nun çizdiği bir resmi gören bir adam: “Fakat, bu balığa benzemiyor. “Picasso: “Zaten o balık değil, resim.”
(Bu adımı bir önceki yazımda paylaşmıştım henüz okumadıysan hemen buradan okuyabilirsin.)
İKİNCİ ADIM: Yeteneklerini Geliştirmek
1) Pratik Yap
Yeteneklerin tabi ki önemli ama eğer geliştirmezsen körelmeye mahkumdur. Darwin’in kullanılmayan organlar körelir hipotezi yeteneklerimiz için de geçerli. Ne kadar yetenekli olursan ol, kendini geliştirmezsen istediğin kadar iyi olamayabilirsin.
Ünlü flemenko gitaristi Paco de Lucia ölmeden önce bile her gün 8 saat gitar pratiği yapıyordu. Sence neden?
Doğuştan çok yetenekli insanlar biliyorum uzun vadede başaramıyorlar çünkü pratik yapmalarına gerek yok sanıyorlar.
Her gün belirli saat aralığını yeteneğim olduğunu düşündüğüm şeye ayırıyorum ve bunu da yapıyorum. Eğer yazmaya yeteneğin varsa, işe gitmeden önce ya da yatmadan önce yarım saatini ayır buna lütfen. Her sabah erken kalk ve yaz. Ya da akşam yarım saat geç yat. Eğer basketbol oynamaksa yeteneğin sahaya çık.
Bir de en yeteneksiz olduğun alanları düşün lütfen. Hayatta bunu yapamam dediğin şeyleri hani. Onları da dene en azından bir süre. izle ve gör. Gerçekten de o kadar yeteneksiz misin, yoksa kendini buna mı inandırmışsın?
2) Negatifliği Bir Kenara Bırak
Yetenekli ya da değil, negatif düşünme kadar potansiyelini aşağı çeken başka bir şey daha yok. Bu bakış açınla ne kadar kolay başa çıkabilirsen, yeteneklerini keşfetmen ve geliştirmen o kadar kolay olacak. Çünkü sürekli kendinden şüphe ederek vakit kaybetmeyeceksin.
Amaaan boşver deme lütfen. Kendinden özür dile, gelecekteki senden ve 5 yaşındaki halinden. Bugün, şu an bir şey yapmıyorsan eğer, kendine haksızlık ettiğinin farkına var ve üzerinde çok düşünme. Özür dile ve işe koyul! Zaman geçiyor demiştik hatırlıyorsun değil mi? tik tak.
Düşünce paternlerini izle. Negatif düşünmeyi farketmenin ilk yolu ne zaman hissettiğinin farkına varmaktır. Hemen not et böyle anları. Böyle anlarda kendin hakkında, olaylar hakkında, yeteneklerin hakkında nasıl düşünüyorsun? Nasıl hissediyorsun?
Her gün yatmadan önce o gün neler olduğunu bir düşün. Sabah yataktan kalkmadan o gün neler yapmak istediğini düşün. Hayal et. (Aklına excel tabloların, ödevlerin, derslerin geliyorsa ve yataktan kalkmak istemiyorsan eğer araya kendinle ilgili bir düşünce yerleştir.)
Güne başlarken ilk verdiğimiz karar o yataktan kalkmaktır. O yüzden en az 30 saniye bir düşün kalkmadan. Bugün neler yapabilirsin?
Değiştirmenin ilk yolu gözlem yapmaktır. Eğer yıkıcı bir düşünce seni yakaladıysa hemen sebebine odaklan. Değiştirebiliyor musun bu sebebi? O zaman değiştir. Kontrolün dışında mı? O zaman çok da üzerine gitme.
İnsanın en büyük düşmanı yine kendisidir. Kendini azarlarken ya da suçlarken tonunu değiştir. Daha yapıcı olmaya çalış. Nasıl mı? “Bugün hiçbir şey yapmadım” diyorsan eğer, hiçbir şey yapmaman imkansız. Geliştirmek istediğin yeteneğinle alakalı neler yaptığını fark et. Ve güçlendir.
3) Kendine ve Diğer Canlılara Karşı Nazik Ol
Çoğu zaman yeteneksizliklerimizden dem vurup arkadaşlarımıza, etrafımızdaki insanlara dert yanarız. Bizim coğrafyada yaşayan o güzel insanlarımızın her biri psikolog olur o masada. Herkesin bir tavsiyesi vardır hani. Biz de sadece rahatlamak isteriz. Anlatıp rahatlamak.
İyi de rahatlarsan hele bir de fazlasıyla rahatlarsan bir şeyi değiştirmezsin ki. Değiştirmene gerek kalmaz. Sen lütfen önce kendine sonra da çevrendekilere nazik ol. Merhamet ve sevgi çok güzel inan. Ve bunu gerçekten istersen görebilirsin.
Dene lütfen. Dinle, anla, anlat, paylaş, yarat…
Yaprağa dokun işe giderken, bir kediye mama bırak mesela, tanımadığın bir insana günaydın de… Bizler ne zaman bu kadar bencil, hırpani ve yabani olduk?
4) Kendine Meydan Oku (Challenge Yourself!)
Merak etme bu dünyada güzel şeyler de oluyor.
Ama sen kendi konfor alanında görmek istediklerini görüp, duymak istediklerini duydukça kendine meydan okuman pek de olası değil. Ama yeteneklerin seni o terleten, acı veren ve belki biraz da zorlayan o dönemecin hemen sonunda belki. Nereden biliyorsun?
Bazen yanımızda bizi sürekli dürtecek birini isteriz. Ama ya yalnızken?
Eğer sen kendi sınırlarına meydan okumuyorsan, ya da eski alışkanlıklarına, insanlar da seni böyle kanıksayacaklar artık.
Başkalarına eğer yapmak istediklerini söylediğinde, hedefini paylaştığında onu yapma ihtimalin artıyor. Paylaştıkça biraz daha gaza geliyoruz anlayacağın.
5) Başka Şeyler Yap
Yeteneğin için alışılmamış çıkış noktaları bul.
İşinle yeteneğini kesiştirecek alanları araştır.
İş dışında yeteneğini kullan.
Toplum için bir şeyler yap.
Eğer hemen aklına seni tatmin eden bir cevap gelmiyorsa araştır lütfen. Her gün yaptığın şeylerin yanında başka şeyler de yap. Dene. Gözlemle. Yap!
6) Herşeyin Senin Kontrolünde Olduğunu Düşünmekten Vazgeç
Kontrol etme, hadi sadece 1 dakika kontrol etmeden düşünmeye çalış bakalım neler olacak?
Kendine çok yüklenme lütfen.
Bu hayatta bazı uygun olmayan kararlar vermiş olabilirsin. Yanlış seçimler yaptığını düşünebilirsin. Kendine kızıp acıyarak bunların üstesinden gelemezsin.
Kendini kurban gibi hissetmekten sıkılmadın mı hala?
Esnedin mi?
Umarım başımıza daha kötü bir şeyler gelmez ama gelebiliyor ve bu senin kontrolünde değil çoğu zaman. O yüzden kontrol edebileceklerine odaklan. Tüm hepsine değil. Çağımızın hastalığı “control freak” lik. Çok insandan duyuyorum. Ama bunun ortaya çıkışında korku ve acının yattığını, artık acı çekmek istemediğimizi bilemiyoruz çoğu zaman.
Bilinçaltımızda neler olduğunu da…
O yüzden düşüncelerine biraz ara vererek sevdiğin şeyleri yapmaya başla.
En azından dene lütfen.
Sevgili Gizem Şahan‘ın bu etkileyici yazısını kendisinin de izniyle yayınlamak istedik. Bloguna bir göz atmak isterseniz şurada: www.gizemsahan.com
Yorumlar (0) Yorum Yap