Kübizm: Nesnenin Hem Görünen Hem de Görünmeyen Tarihi

Kübizm 20. yüzyılın ilk yıllarında meydana çıkan temsile dayalı bir sanat anlayışından ayrılıp bir nevi devrimi gerçekleştiren Fransız bir sanat akımıdır. Kübizm hakkındaki her şeyi sizin için derledik:


Kübizmin Ortaya Çıkışına Doğru: Modernizmin Sanatsal Gelişimi

kübizm

Modern dönemin başlangıcı Fransız Devrimi (1789) olduğu kabul edilmektedir. Sanatçılar devrimden sonra mitoloji, din, tarih ve felsefe gibi sanatla iç içe olan konuları ifade biçimi olarak kullanırlar. Sanatçılar, isteklerini üretimlerine aktarmayı tercih edip kendi bakış açıları doğrultusunda yapıtlar vermeye başlarlar. Artık gördüklerini değiştirmek ve hissettiklerini eserlerine yansıtmak isteyen sanatçılar, eserlerini yeniden biçimlendirmenin peşine düştüler.

Kapitalist sisteme bağlı olarak, 18. yüzyıl ekonomik yaşamda oluşan standartlaşma teknolojinin getirdiği yeniliklerle birleştiğinde toplum hayatında insanın görevini değiştirir. Sanat ve kültür alanında ise daha önceki dönemlere göre daha hızlı bir değişim yaşanır. 19. yüzyılın sonuna doğru yeni akımların peş peşe ortaya çıktığı görülüyor.

Ortaya çıkan bu akımlardan ilki değişim duygusunu ifade eden Empresyonizm sanat akımıdır. Empresyonizmin ardından 1905’te ortaya çıkan akımlardan biri ise Fovizm, içgüdüleri ve coşkuları parlak renklerle ifade eden bir üslupla resim sanatına girer. Fovizm etkisini sürdürürken Ekspresyonizm ortaya çıkar. Ardından Ekspresyonizme tepki olarak Kübizm doğar.


Sanatsal Devrim: Kübizm Resim Sahnesine Çıkar

kübizm

Sanatta biçimsel açıdan 20. Yüzyılın en büyük devrimini Kübizm yaptı. Sanat, doğanın duyularla kavranan dış görünümünü Rönesans’tan 19. Yüzyılın sonlarına kadar yansıtır. Kübizm Rönesans’tan bu yana olağan geleneksel hâkim bakışı yıkıp objelerin çeşitli açılardan görüntülerini aynı anda izleyiciye sunar. Kübist sanatçılar, hacmi geometrik parçalara bölerek bu parçaları dikey ve yatay hatlarla tekrar düzenlerler.


Kübizmin İlk Tanımı: “Küçük Küpler”

kübizm

1908 yılında Louis Vauxcelles, Braque’nin manzara resimlerini nitelemek için “küçük küpler” sözlerini kullanır. Sanat eleştirmeni olan Vauxcelles’in bu sözleri Kübizm terimin ortaya ilk çıkışı olarak kabul edilir. O yıllarda Kübizmin tanımını yapmak ve ortaya çıkışını araştırmak için birçok kuramsal çalışma yapılarak Kübizmin doğuşu bilimsel temellere dayandırılmaya çalışılır.

Kübizmin form ve biçimlerle ilgilenen bir sanat akımı olduğunu belirten Picasso şunları dile getirir, “Matematik, trigonometri, kimya, psikanaliz, müzik ve daha ne varsa, kübizmi daha kolay açıklamak için hepsi devreye sokuldu. Teorilerle insanları kör eden, kötü sonuçlar doğuran bu girişimlerin hepsi -saçmalıktır demeyeceğim ama- edebiyattan başka bir şey değildir. Kübizm, kendini resmin sınırları içinde tutar ve daha öteye geçmeye falan çabalamaz”.


Kübizm Nesnenin Hem Görünen Hem de Görünmeyen Yanıdır

kübizm

Kübizmde biçim konudan önce gelir. Dış dünyadaki nesneler kübist sanatçılar tarafından hem göründükleri hem de görünmeyen tüm yanları ile ele alınır. Kübik resimlerde çizilen nesneler ve insanlar yalnız dış görüntüleri ile değil çevresiyle ve düşündükleriyle yansıtılır. Sanatçılar bu nesneleri geometrize ederken kendi hayal dünyalarını ve düşüncelerini bilinçaltının da etkisiyle forma dönüştürürler.

Yani kübizm sadece geometrik şekillerden değil sanatçının tüm birikiminden faydalanır. Kübistler için hacim, nesnelerin duygusal niteliklerinden arındıktan sonra kalan özüdür. Resimlerinde vermek istedikleri duyulardan arınmış düşünsel hacimdir. Kübizmin en tanınan temsilcileri Pablo Ruiz Picasso (1881-1973) ve Georges Braque (1882-1963)’dır.


Doğada Gördüğümüz Her Şey Kübizmin Konusu Olabilir Mi?

kübizm

Paul Cezanne, Kübizmin gelişmesinde hem Picasso’ya hem Braque’a esin kaynağı olup resimdeki olağan perspektifi yıkar böylelikle Kübizmin geometrik mantığına öncü isim olur. Kübizm akımının üslup temelini attığı kabul edilen Cézanne, resimlerinde nesnenin hacmine önem verip doğadaki biçimlerin geometrik yapısını yansıtmaya çalışır. Cezanne, doğada gördüklerimizi geometrik bir üslupla anlatılabileceğini yani üçgen, dikdörtgen, oval gibi şekillere indirgenebileceğini söylüyor.


‘Bu Bir Şaka Olmalı’: Avignonlu Kadınlar

Avignonlu Kadınlar

Kübizmin doğuşu sayılan eser Pablo Picasso’nun en ünlü eserlerinden biri olan ‘‘Avignonlu Kadınlar” adlı resmidir. Avignonlu Kadınlar pek çok sanat tarihçisine göre Kübizmin öncü eseri olarak kabul edilirken bir kısım sanat tarihçisine göre de Rönesans’la başlayan ve beş yüzyıl devam eden Avrupa resim geleneğinden ayrılma noktasını temsil ettiği düşünülür.

1905-1906 yılları arasında ortaya çıkan bu resim, Barcelona’nın Avignon sokağında bir genelevin çalışanı olan beş kadını betimler. Picasso’nun eserini gören sanat çevresinden arkadaşları bunun bir şaka olduğunu düşünür!


Avrupa Sanatına Modernist Bir Saldırı

Bu eser modern resmin ve Kübizmin kilometre taşlarından biri olarak biliniyor ve 20. yüzyılın en iddialı en saldırgan resimlerinden biri oluyor. Avignonlu Kadınlar vahşi enerjiyle hırslanan bir resimdir. Resimdeki parçalanmış ya da kırılmış cam görüntüsü bu vahşi enerjiyi yansıtan en önemli görsel etkiyi ortaya çıkarıyor.

Geometrik formlar resmin bütününe hakimdir. Afrika maskelerinden alınan ilham Avrupa sanatının ideal düşüncelerine yapılan modernist bir saldırıdır. Picasso, kendisinden başka hiç kimsenin o güne kadar düşünmediği, yaratmakla yok oluşun aynı şekilde modernizm ve vahşiliğin radikal olarak bir araya getirilmediği bir eseri başarıyla ortaya çıkarmıştır.


Analitik Kübizm: Objeler Paramparça

analitik kübizm

Kübizmin iki alt formu vardır; Analitik Kübizm (1909) ve Sentetik (1912) Kübizm. Analitik Kübizm, önce objenin şeklini zihinde parçalar sonra o parçaları birleştirir ancak ortaya çıkan şekil objenin kendisine birebir benzemez. Sanatçının, şekli objeye benzetme kaygısı yoktur dolayısıyla yeni bir şekil ortaya çıkarır; geometrik, sade, evrensel şekiller…

Kompozisyon dengesi objeden yani somut olandan çıkıp soyuta varır. Analitik denmesinin sebebi bir nesnenin parçalara ayrılıp parçaların ayrı ayrı analiz edilmesidir. Pablo Picasso’nun Gitarist (1910) adlı eseri Analitik Kübizme verilecek en iyi örneklerden biridir. Tablo tam anlamıyla bir puzzle görüntüsüne sahiptir.


Sentetik Kübizm: Gördükleriniz Aslında Göremedikleriniz Olabilir Mi?

Sentetik Kübizm, Analitik Kübizmin tersine birbirinden farklı nesneleri geometrik şekillerle birleştirirken forma dönüşür. Sentetik Kübizmde kolaj önemli bir yer tutar, konu daha kolay anlaşılır. Analitik Kübizmden farklı olarak değişik nesneler ve malzemeler (ahşap, kağıt, metal, gazete sayfaları vb.) kullanılır. Örneğin, harf ve sayılar somut varlıklarından tamamen arındırılarak soyut bir boyutta resme eklenir.

Göz yanılması, algılama yanlışlığı gibi şüphe uyandıran etkiler resme yansıtılır. Braque’ın Tenor adlı eserine bakıldığında ahşaba benzeyen nesne kahverengi bir boyayla yapılmış gibi görünse de resimde gerçekten ahşap bir parça kullanılmış!


Türkiye’de Kübizm

türkiyede kübizm

Türkiye’de Cezanne’ye dayanan bir Kübizm anlayışı hakimdir. Türk sanatçılar Cezanne’a dayanma yani geometrik temele dayanan konstrüksiyon anlayışını resimde yansıtırlar. (Konstrüksiyon nedir? Bir inşa etme eylemi sonucunda ortaya çıkan ve bir araya gelerek yapıyı oluşturan öğeler bütünüdür.) Nurullah Berk, İskambil Kağıtlı Natürmort (1933); Nurullah Berk, Ütü Yapan Kadın (1950);Cemal Tollu, Manisa Dağları (1941); Cemal Tollu, Çoban ve Tiftik Keçileri (1955) gibi eserler konstrüksiyon bağlamında önemli eserler olarak öne çıksa da yerellik bağlamında da önemini korur. Kübizmde konu değil şekil ve form önemliyken Türkiye’de konu da resmin formu kadar önemlidir.

Bir diğer yandan Türk ressamlar bir Türk sanatı yaratma peşindedirler. Melih Cevdet Anday’ın Türkiye’de Kübizm ve ressamların özgün sanat yaratma çabasıyla ilgili ifadesi bu ikilemi oldukça iyi anlatıyor, “Bu dönem sanatçılarından hiçbirinin içi tam olarak rahat değildir. Çünkü Paris’te öğrendikleri ile yetinmek istemezler ve yurda dönüşlerinde, yine de Batı bakışı ile kendileri olmayı aramaya koyulurlar. Elbette bu arama hamaratlığı, herkeste başka bir oluşum gösterecektir. Ama temeldeki kaygı şudur: Ne yapalım da Batı’nın taklidi olmaktan kurtulalım?”.

 

This post is also available in: English

Kategoriler: Kültür

Yorumlar (0) Yorum Yap

/