Hayatı Ertelemeden Yaşamanın Çözüm Yolu Nedir?

Çağatay Gültekin

Çağatay Gültekin

CEOtudent - reklamcı kafası

İş hayatımızda olsun günlük hayatımızda olsun, bizi yapacaklarımızdan alıkoyan bir engel var. Minicik, tatlı gözüken bu engel kimi zaman çok büyük fırsatları kaçırmamıza yol açıyor. Erteleme denen bu sinsi hastalık bünyene bir kere girdi mi kolay kolay kaçamazsın ondan.
“Beş dakika sonra başlarım” cümlesini ruhunda hissetmeye başladığın an oradan koşarak uzaklaş çünkü dipsiz bir kuyunun dibine doğru düşmeye başlıyorsun. Merak etme, bu illetten kurtulmanın çeşitli yöntemleri var, ben sana en basitini söyleyeceğim bu yazıda. Bir beş dakika oyun oynayayım, geleyim başlarız olur mu?
Kimi zamanlar arkadaşlarımızla dışarıda eğlenirken eve dönüp çalışmamız gerektiği aklımıza gelir ve ortamdan ayrılma süremizi uzatmaya çalışırız ya, benim de çözümüm buna yönelik. Burada, geçiş süreci bize acı veren şey. Ertelemenin bünyemize girmesini sağlayan varlık, geçiş sürecidir. Arkadaşlarımla eğlenceli vakit geçirirken birden aylık raporlara dalmak ağır gelir bize.



Bir zamanlar yeşil çay, benim için zehirle denk bir içecekti. Şimdi ise gün içinde canımın çektiği ve zevk alarak içtiğim bir içecek. Bu nasıl mı oldu? Komik gelebilir ama geçiş sürecimi, pratikle kolaylaştıra kolaylaştıra bu duruma geldim.
Doktorumun tavsiyesi doğrultusunda yeşil çay içmem gerekiyordu. Yeşil çay, keyfi değil zorunlu bir içecekti artık benim için. Bu yüzden istemeye istemeye başladım içmeye, daha doğrusu içememeye.
İlk günler bardağın çoğu doluydu saatler sonra bile. Yeşil çayın vücudum için iyi olduğunu düşüne düşüne gün geçtikçe yudum sayımı arttırdım ve bir bardak yeşil çayı içecek duruma geldim. İlk başlarda ağzım yüzüm yamula yamula içtiğim içeceği, şimdi bayıla bayıla içiyorum.
Bu sitede “Konfor alanından uzaklaş. Konfor alanından ayrıldığında başarılı olabilirsin” cümlelerini sık görmüşsündür. Yeşil çay içerken uyguladım ben bunu. Konfor alanım olan kahveden, tadı hoşuma gitmeyen yeşil çaya geçişim konfor alanımdan uzaklaşmaktı benim için.

“Çağatay abartma abi, altı üstü bir yeşil çay içmeye başlamışsın” diyebilirsin ama alışkanlıklarımda yaptığım bu değişiklik, iradem sayesinde istediğim şeyleri yapabileceğimi gösterdi bana.
Erteleme konusunda sana yol gösterecek birçok içerik yazdık bu sitede. Dünyanın belki de en yaygın hastalığı olan erteleme için özel mobil uygulamalar, kitaplar, makaleler var. Bunların hepsinin buluştuğu nokta “irade” kelimesinden geçiyor. Kendini, bu işi yapman gerektiğine ikna ettikten sonra, geçiş sürecinin acısını azaltmış olursun.
Beş dakika sonra başlayıp yapacağın işi şimdi başla ve beş dakika önce bitir. Böylelikle bu beş dakikalık süreçte kafanı kurcalayan işini tamamlamış ve sonraki beş dakika daha özgür olursun. Erteleme, özgürlüğün zıttı bana göre. “Zaman zaman bu işi yarın hallederim” derken buluyorum kendimi ve o akşam o işi düşünerek yatıyorum yatağa. Halbuki o gün halletsem o işi, yatağa girerken o iş kafamı kurcalamayacak ve daha kaliteli bir uyku yaşayacağım.

Sabah alarmlarımda kullanmadığım bir özeliktir ertele. Sonuç olarak o yataktan kalkacağım değil mi? Erteleyerek kendimi kandırmanın bir anlamı bulunmuyor. Kendimi uyanmaya ikna ederek yataktan çıkıyorum ve uykudan uyanmaya geçiş acısını olabildiğince azaltmaya çalışıyorum.
Erteleme konusunda en büyük düşmanımız geçiş süreci. Bu süreci ne kadar kolaylaştırırsan ertelemeyi de o kadar azaltmış oluyorsun aslında. Bunu düzenli pratikle, kendini ikna etmenle ve iradenle başarabilirsin. Konfor alanından daha erken ayrılarak işini daha kısa sürede tamamlayıp zihnini özgürleştirebilirsin.
Senin, geçiş sürecinde en çok acı yaşadığın olay ne? Yeşil çay örneğimi düşünerek, zamanla yendiğin bir erteleme hikayen var mı?
Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version