İsviçreli Yazar ve Filozof Pascal Mercier’in “Lizbon’a Gece Treni” Adlı Kitabından 15 Alıntı

Asıl ismi Peter Bieri olan yazar 1944 Bern doğumludur. Felsefe eğitimi alan Pascal Mercier yazdığı romanlarda okuyucuyu yoğun düşüncelerle karşılar. Bir olayı okuyormuş gibiyken aslında iç dünyanızla yüzleştiğinizi fark etmeniz kaçınılmazdır. Lizbon’a Gece Treni adlı romanında kahraman Raimund Gregorius duyduğu Portekizce bir kelimenin büyüsüne kapılır. Ardından içinde yaşadığı düzenli hayatı geride bırakarak bu kelimenin de büyüsüyle Lizbon’a doğru yola çıkar.

1) “Okuyan insanlar vardı, bir de ötekiler. Birinin okuyan mı okumayan mı olduğu hemen anlaşılıyordu. İnsanlar arasında bundan daha büyük bir fark yoktu.”

2) “Hayal gücü, o bizim son mabedimiz.”

3) “Bir gün bir yerde şöyle bir cümle okumuştum: Arkadaşlıkların süresi vardır ve biterler. Bizimki bitmeyecek, diye düşünmüştüm o zaman bizimki bitmeyecek.”

4) “Ne yapmış olursa olsun, hayatta kalması için kendisine yardım edilmesine herkesin hakkı vardır. Kişi olarak vardır, insan olarak vardır.”

5) “Bir iç dünyanın dış dünyası bile hâlâ iç dünyamızın bir parçasıdır, hele de bir yabancının iç dünyası hakkındaki düşüncelerimiz kesin ve dayanaklı olmaktan öylesine uzaktırlar ki, karşımızdakinden çok kendimizi ortaya koyarlar.”

6) “Çocuklarının karşısında liyakatini kanıtlamak bir baba için ne kadar zordur! Ve kişinin, bütün zayıflıklarıyla, körlüğüyle, hataları ve cesaretsizliğiyle çocuklarının ruhlarına kazındığı düşüncesi ne kadar katlanılmazdır!”

7) “Susmak zorunda kalmaktan doğan yalnızlık; böyle bir şey de var.”

8) “Bir yerden ayrılırken geride kendimizden bir şey bırakıyoruz, oradan gitsek de orada kalıyoruz.”

9) “Ana-babaların çocuklarında yanık izi gibi asla silinmeyecek izler bıraktıkları planlanmamış ve bilinmedik, ama yine de kaçınılmaz ve karşı konulmaz şiddeti düşünmek bile ürpertiyor beni. Ana babaların arzularının ve korkularının şekilleri, yakıcı bir kalemle, güçsüz ve başlarına ne geldiğini hiç bilmeyen küçüklerin ruhlarına kazınır.”

10) “Vedalaşmak, insanın kendi kendisiyle de yaptığı bir şeydir: Karşısındakinin bakışları altında kendine arka çıkmasıdır.”

11) “Hepimiz küçük parçalardan oluşuruz, bu parçalar öyle şekilsiz, öyle farklıdırlar ki birbirlerinden, her biri her an canının istediğini yapar.”

12) “Ruh, gerçeklerin olduğu bir yer midir? Yoksa gerçek denen her şeyler sadece hikayelerimizin aldatıcı gölgeleri midir, diye merak etmişti Prado. Bu, diye düşündü Prado, bakışlar için de geçerlidir. Bakışlar yoktular ve okunurlardı. Bakışlar hep içleri okunan bakışlardı. Onlar sadece içleri okundukları sürece vardılar.”

13) “Adlar, başkalarının bize, bizim de onlara giydirdiğimiz gölgelerdir.”

14) “Hayatla mücadele etmeyi gülünç buluyorum da ondan.” demişti, “İnsan zaten kendisiyle yeterince mücadele ediyor.”

15) “Kelimelerin bir etkisinin olması, bir insanı harekete geçirmesi, durdurması, güldürüp ağlatması: Daha çocukken bile bir muamma gibi gelirdi bu ona ve bundan etkilenmekten geri kalmamıştı. Nasıl başarıyordu bunu kelimeler?”

This post is also available in: English

Kategoriler: Alıntılar

Yorumlar (0) Yorum Yap

/