Halkla İlişkilerin Zehirli Sarmaşığı: Ivy Lee ve Ludlow Katliamı’nın Trajik Hikayesi

Krizi fırsata çevirmenin en büyük örneği olan Ivy Lee, sektörde gerçekleştirdiği çalışmalar sayesinde ‘Zehirli Sarmaşık’ lakabına kabul gördü. Hayatımızın her alanına giren halkla ilişkiler çalışmaları, markaların oluşumu, kişisel itibarları kapsayan, halkla ilişkiler sektörünün bize kazandırdığı ya da halkla ilişkileri bize kazandıran Ivy Lee.
İş hayatına gazetecilik ile başlayan Lee, 1900’lerde dönemin araştırma gazetecilik ile yaygınlaşması sayesinde devlet kurumları, devlete bağlı olan işletmeler ve büyük şirketlerin korkulu rüyası olması ile başladı. Kurumların “kirli” işlerini, kamuya verdikleri zararı ortaya çıkarıyor ve halkın gözünde itibar kaybına neden oluyordu.
Kurumlar hataları düzeltmek yerine, halkla bağlı olan desteklerini geri alabilmek adına düzeni eski hale getirmek için yine araştırmacı gazetecileri bünyelerine almaya başladı. İşte tam burada tam olarak ne olduğu bilinmese de “Halkla İlişkilerin” ihtiyacı ortaya çıktı.
İşlerin sarpa sardığını gören Ivy Lee, Başarlı bir hamle yaparak ilk ABD halkla ilişkiler firmalarından biri olan Parker ve Lee’yi “Doğruluk, Orijinallik ve Faiz’ ilkesi ile sektöre yeni bir soluk getirdi.
Pensilvanya Demiryolları, 1906 yılında 53 kişinin ölümüyle sonuçlanan tren kazasının ardından Lee, şirketlerin, kamuoyunun desteğini ve anlayışını kazanmak için, öykülerinin tümünü dürüstçe, açıkça ve doğrudan söylemeleri gerektiğine inanmıştır. İş hayatında kabul görme ve anlaşılmanın yolunun kamuoyunu bilgilendirmek olduğu fikrini savunmuştur. New York Times’da yayınlanan bu açıklama, tarihin ilk basın bülteni olarak kabul edilmiştir.


Rockefeller ve Ludlow Katliamı

Lee asıl var olmasını ise; Piyasada kendini kabul ettirmiş, dönemin zengin iş adamı John D. Rockefeller’a hizmette bulunarak esas namını da burada kazanmış oldu. Rockefeller’in büyük ölçüde sahip olduğu madenlerinde; 1913 yılında Colorado’da madencilerin olumsuz çalışma ortamları ve alamadıkları ödemeler nedeniyle 14 ay süren ayaklanma oldukça zarara uğratmıştı.
Grev, büyük bir isyanın sebebi olmaya başlamış, askeri müdahaleler de dâhil olmuştu. Grev kanlı bir isyan halini aldı. İşçilerin aileleri ile kaldığı çadırlara taarruz olup çadırlar ateşe verildi. 12 çocuğun yanarak öldüğü bu grev 20 Nisan 1914’de “Ludlow Katliamı” olarak tarihe geçti.
Rockefeller, hızlı bir düşüş yaşayıp halkın tepkisine karşılık Ivy Lee’ye başvurdu. Lee, daha önce de yaptığı yönteme başvurarak ikna edici bir basın açıklaması hazırlatıp tüm Amerika’ya yayınlamasını sağladı. Tüm sahip olduğu ilkeleri yok sayan Ivy Lee, basın açıklamasında, yangını işçilerin ve provokatörler tarafından olduğu ve ölen çocuklar ile asker taarruzundan ise hiç söz etmedi. Basın açıklamasının ikna ediciliği sayesinde ülke bir anda işçileri suçlamayı ve işçilerin şartların daha da kötü olmasını sağladı.
Lee, Rockefeller’ın halkın gözünde kurtulması için olaylardan sonra işçileri ziyaret ederek, ilgili halleri ile basının görüntü almasını sağlandı. Sonrası için ‘Rockefeller Vakfı’nın kurulmasına öncü olan Ivy Lee, Rockefeller’ın servetinin fakirlere dağıtılmasının sanılması iyi bir imaj yaratma konusunda etkili olacağını düşünmüştü.
Ivy Lee yaptığı çalışmalara ‘imaj’ da ekleyerek Rockefeller, ünlü politikacılar ve iş adamları içinde dışarıya verdiği izlenimin önemini kavrayıp bu yönde de ilk adımları attı. Bu olaylardan sonra Ivy Lee sektörün “Poison Ivy” (Zehirli Sarmaşık) oldu. Ivy Lee’nin bu “başarısı” günümüzde şirketlerin medya ve basın ile ilişkilerin de kullandığı yöntemleri ortaya çıkardı.


Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

This post is also available in: English Français Español Deutsch

Kategoriler: Başarı, Kültür

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version