Zor Bir Kış Bizi Bekliyor: Psikologlara Göre Bu Kışı Nasıl Daha İyi Geçirebiliriz?

Kış aylarında soğuyan havalarla birlikte sosyalleşmemiz zorlaşıyor. Yaklaşık 10 aydır içinde bulunduğumuz pandemi koşullarında ise sosyalleşmemiz daha da zorlaştı. Tüm dünyada tekrardan artmaya başlayan vaka sayısı, havaların soğumasıyla birlikte artacak olan grip salgınıyla birlikte koronavirüs tedbirleri daha da sıkılaşmak zorunda. Bu durumda tekrardan evlere kapanmamız pek muhtemel. Peki, kış aylarında sosyalleşme zaten zorken bu yıl nasıl geçireceğiz bu mevsimi? Psikolojimizi nasıl koruyacağız? Sigal Samuel bu konuya dair güzel bir yazı yazmış. Gelin birlikte göz atalım:

Hava soğudukça dışarıda sosyalleşmenin daha zor olacağını biliyoruz. Ayrıca yeni Covid-19 enfeksiyonlarında büyük olasılıkla bir artış olacağını da biliyoruz. Çoğumuz önümüzdeki bu yalnız, kasvetli ayları nasıl atlatacağımız konusunda endişeliyiz.
Tek seferlik çözümler üreterek bu kaygı ile başa çıkmaya çalışan birçok insan görüyorum. Kaçınmak istediğiniz sayısız olumsuz duyguyu ve buna hizmet etmek için satın alabileceğiniz ya da yapabileceğiniz sayısız şeyi düşünmek yerine, her alanda olumlu duygular üretmede oldukça etkili olan tek bir düzenleme ilkesi düşünün. “Odağınızı dışa doğru kaydırın.”
California Riverside Üniversitesi’nde psikoloji profesörü ve Mutluluk: İstediğiniz Hayata Ulaşmak İçin Bilimsel Bir Yaklaşım adlı kitabın yazarı Sonja Lyubomirsky şöyle diyor:

“Araştırmalar, dikkatimizi kendimizden başka insanlara veya başka şeylere yönlendirmek için yapabileceğimiz her şeyin genellikle üretken olduğunu ve bizi daha mutlu ettiğini gösteriyor. Hayatın pek çok sorunu, çok fazla kendine odaklanma ve öz-özümsemeden kaynaklanıyor. Genellikle kendimizle ilgili olumsuzluklara çok fazla odaklanıyoruz.”

İç dünyalarımıza ve sıkıntılarımıza odaklanmak yerine, bazı psikologların “küçük benlik” dediği şeyi harekete geçirebiliriz. California San Francisco Üniversitesi’ndeki Klinik Duygusal Nörobilim laboratuvarını yöneten Virginia Sturm, bunu “kendi benliğiniz ile çevrenizdeki dünyanın daha büyük resmi arasında sağlıklı bir orantı duygusu” olarak tanımlıyor.
Bu hatırlanması kolay ilke, duygusal bir İsviçre Çakısı gibidir. Araştırmanın gösterdiği, zihinsel rahatsızlığı ortadan kaldırabilecek bir dizi farklı uygulama var. Bu uygulamalar, özellikle önümüzdeki zorlu kış aylarında yardımcı olabilirler (yine de kitlesel işsizlik veya başarısız bir ulusal pandemi gibi daha geniş sorunlar için kesinlikle her derde deva değiller).
Uygulamalar sosyal bağlılık, açık bir amaç gibi farklı durumları geliştirmeyi içerir. Ama hepsinin ortak bir yönü vardır: Kendinizin dışındaki bir şeye odaklanmanızı sağlarlar.


Sosyal Bağlılık Duygusu

Uygulamalardan bazıları, bir sosyal bağlılık duygusu geliştirmekle ilgilidir. Bazı psikolojik araştırmalar, bize bunun mutluluğun anahtarı olduğunu öğretti. Bu, Harvard’ın Yetişkin Gelişimi Araştırması‘nın, ergenlik döneminden 90’larına kadar 80 yılı aşkın yüzlerce insanın hayatını takip ederek keşfettiği şeydir. Büyük boylamsal çalışma, en mutlu olanların aile, arkadaşlar ve toplumla gerçekten iyi ilişkiler kuranların olduğunu ortaya koydu. Yakın ilişkiler, uzun ve keyifli yaşamları paradan, IQ‘dan veya şöhretten daha iyi tatmin ediyordu.
Araştırmayı 1972’den 2004’e kadar yöneten psikiyatrist George Vaillant, durumu şöyle özetledi: “Sağlıklı yaşlanmanın anahtarı ilişkiler, ilişkiler ve ilişkilerdir.”
Diğer araştırmalar, sosyal bağlantıların sadece zihinsel sağlığımızı değil aynı zamanda fiziksel sağlığımızı da geliştirdiğini keşfetti. Hafıza kaybından ölümcül kalp krizlerine kadar her şeyle mücadeleye yardımcı olduğuna dair kanıtlar buldu.
Pandemik kışımızda, evet belki çok küçük bir kitle ile sosyalleşebiliriz. Ancak bu büyük ve yeterli bir sosyal ağ değildir. Daha geniş bir ağda başkalarına bağlı olduğunuzu hissettirmenin başka yolları var. Bir hayır kurumuna bağış yapmak veya çevrimiçi olarak bir çocuğa ya da yaşlı bir kişiye kitap okumak için gönüllü olmak harika bir seçenektir.
Lyubomirsky, “İyilik üzerine çok araştırma yapıyorum ve başkalarının kendilerini daha bağlı hissetmelerine ve daha mutlu olmalarına yardımcı olan insanlar ortaya çıktı” dedi.
Lyubomirsky’nin araştırması, herhangi bir türden eylemde bulunmanın sizi daha mutlu edebileceğini gösteriyor. Ancak kişiliğinize uyan bir şey seçmelisiniz. Örneğin, çocukları sevmiyorsanız onlara kitap okumak size göre olmayabilir. Ayrıca yaptığınız şeyi değiştirmek isteyebilirsiniz. Çünkü bir şeyi yapmaya alıştığınızda, onu hafife almaya başlarsınız ve ondan o kadar fazla destek alamazsınız. Buna karşılık, davranışlarını değiştiren insanlar, hemen sonrasında ve bir ay sonrasına kadar mutlulukta artış gösterir. Yani bir gün yalnız bir arkadaşınızı kontrol etmek için arayabilir, ertesi gün yaşlı bir komşuya yiyecek teslim edebilir ve ondan sonraki gün bağış yapabilirsiniz.


Bir Amaç Duygusu

Diğer uygulamalar, bir amaç duygusu geliştirmekle ilgilidir. Psikologlar, net bir amaca sahip olmanın izolasyonla baş etmenin en etkili yollarından biri olduğunu keşfettiler.
California Los Angeles Üniversitesi’nde araştırmacı olan Steve Cole, insanların yalnızlıkla baş etmelerine yardımcı olmak için tasarlanmış müdahaleler üzerinde çalışıyor. Çalışanların yalnızlığı azaltmaya değil, insanların amaç duygusunu artırmaya odaklanma eğiliminde olduğunu keşfetti.



Filozoflar uzun zamandır açık bir amaç duygusunun güçlendirici etkilerine dikkat çekiyorlar. Pomona’daki California Eyalet Politeknik Üniversitesi’nde yalnızlığı araştıran bir sosyolog olan Jack Fong, “Nietzsche, eğer acınıza bir amaç bulursanız beraberinde gelen tüm acılara tahammül edebileceğinizi söyledi” dedi. “İnsanlar çektikleri acılarda bir amaç görmedikleri zaman çıldırırlar.”
Tecrübeli yalnızlar bunu doğrulamaktadır. Rocky Dağları’nda terk edilmiş bir maden kulübesinde neredeyse 50 yıldır yalnız yaşayan Billy Barr, hepimizin bir şeyin izini sürmemiz gerektiğini söylüyor. O ise bulunduğu durumda çevreyi inceliyor. Bugün kar ne kadar yüksek? Bu ay hangi hayvanlar ortaya çıktı? On yıllardır bu soruların cevaplarını takip ediyor ve kayıtları aslında iklim değişikliği bilimine katkı sağlıyor.
Yaşadığınız ortam gereği iklim değişikliklerini inceleyip ölçümler yapamayabilirsiniz. Ancak yine de yapabileceğiniz çok şey var. Uzun zamandır yazmak istediğiniz bir yazıyı yazabilir, bir yardım kuruluşuna kaydolabilir ya da her gün sokak hayvanlarını besleyebilirsiniz. Önemli olan kendinize yapmak istediğiniz amaçlar koymak.


Minnet Duygusu

Son olarak bazı uygulamalar; minnettarlık, merak veya hayranlık şeklinde olabilen bir ilham duygusu geliştirmekle ilgilidir.
Düzenli olarak minnettarlık hissetmek bizi stres ve depresyondan korumaya yardımcı olur. Northeastern Üniversitesi’nde psikoloji profesörü ve Duygusal Başarı kitabının yazarı David DeSteno şöyle diyor:



“Minnettar hissettiğinizde, zihniniz dikkatini çoğu insan için belki de en büyük direnç kaynağı olan şeye çeviriyor yani diğer insanlara. Size yalnız olmadığınızı başkalarının da yanınızda olduğunu hatırlatarak stresi azaltır.”

Haftada bir veya iki kez minnettar olduğunuz şeyleri not almanızı sağlayan bu basit uygulama, son birkaç yılda popülerlik kazandı. Ancak araştırmalar, bunu yapmanın giderek daha az etkili yolları olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, yüzeysel bir şeyler listesinden kurtulmaktansa belirli bir şeyi ayrıntılı olarak yazmanın, gerçekten tadını çıkarmanın daha iyi olduğunu söylüyorlar. Minnettar olduğunuz insanlara odaklanmaya çalışmanızı tavsiye ederler. Çünkü bu, bir şeye odaklanmaktan daha etkilidir ve daha güçlü minnettarlık duyguları uyandırır.
Başka bir uygulama da birine minnettarlık mektubu yazmaktır. Araştırmalar, mektubu gerçekten göndermeseniz bile minnettarlık seviyenizi önemli ölçüde artırdığını gösteriyor. Bunun, beyin üzerindeki etkileri aylarca sürebilir.

This post is also available in: English

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version