Bu kapıyı açma! Merak ediyorum ne yapayım? 🙂
Öğrenmenin en sevdiğim yollarından biri de; bu gezegende yirmi yıl yada daha da uzun süredir hala merak eden ve öğrenmeye hevesli insanların olmasıdır.
Bu insanlardan biri de 87 yaşında olan dedemdir ve hala kendi kendine bakabiliyor.
Ayrıca 2010’dan beri birlikte çalıştığım babam sayesinde de çok başarılı girişimcilerle karşılaştım. Babamla bir iş kurma fırsatım oldu ve bu benim, otomatik olarak harika iş adamları ve yatırımcılardan oluşan bir çevre edinmemi sağladı, ki bu insanlardan ikisi bana çok ilham verdi.
Bunlardan birisi şu anda yetmişli yaşlarında olan Hollandalı bir emlak yatırımcısı. Bir keresinde bana asla emekli olmak istemediğini söylemişti mesela.
Bir diğeri de, yakın zamanda çalışmaya başladığımız Floridalı bir girişimci. Ve inanmayacaksınız ama şuanda 82 yaşında. Geçen yılın sonlarına doğru bizi Hollanda’da ziyaret etmişti ve tek başına. Ona göre yaş bir sınır değildi.
Ancak araç kiralama şirketi böyle düşünmüyordu. İleri yaşından ötürü ona araba bile vermek istememişti! Bize, “Bu insanlar bana araba vermek istemiyor. Anlamıyorum gerçekten onları. Zira ben hala 50 yaşında gibi hissediyorum.” demişti.
…
Merak Altın Değerindedir
Başarılı iş adamlarına “sırlarının” ne olduğunu sorarım genellikle. “Uzun bir yaşamın anahtarı nedir?” diye de. Deneyimlerinden ziyade bu tür soruları cevaplandırmalarını isterim.
İşte bu adamların bana verdikleri benzer cevaplar:
– Meraklı olmalısın.
– Yeni şeyler öğrenmeye, yenilikler yapmaya devam etmelisin.
– Emekliliği aklından bile geçirmemelisin, zira bunu yaptığın zaman başarısız olursun.
– Yeni şeyler öğrenmeye, yenilikler yapmaya devam etmelisin.
– Emekliliği aklından bile geçirmemelisin, zira bunu yaptığın zaman başarısız olursun.
Sadece iş dünyasında tanıştığım insanlar değil. Okurlarımın ve çevrimiçi ders verdiğim öğrencilerimin büyük bir kısmı 70 yaşın üzerinde. En yaşlı öğrencim 88 yaşında hatta ve muhtemelen ondan, derslerimden öğrendiğinden daha fazlasını öğrendim.
Ebedi bir öğrenci olmak şüphesiz ki hayattaki en önemli şeylerden biridir.
Hayatımızın çoğu, bizi meşgul eden anlamsız faaliyetlere adanmıştır. Ancak devamlı merak ederek ve öğrenerek geçen bir hayat, boşa geçen bir meşguliyet hayatı anlamına gelmez.
…
Meşguliyet Merakın Düşmanıdır
Geçenlerde birlikte çalıştığım bir adamdan bir mesaj aldım. Artık ona arkadaş bile demiyorum ama o sırada daha yakındık birbirimize. Bana bunu nasıl yaptığımı sordu. Biraz mesajlaştık ve bana ulaşmasının harika bir şey olduğunu düşünmüştüm açıkçası.
Daha doğru cevap verebilmek için ona “Seni arayabilir miyim?” diye sordum. “Şu an için meşgulüm, sana geri döneceğim.” dedi. O zamandan beri de ondan haber alamıyorum. Ben bir telefon görüşmesi için çok meşgulsem, bunu hayatımın kendi kontrolünde olmadığımın bir işareti olarak görürüm. Bunu yukarıda bahsettiğim o yaşlı ama hala çok meraklı adamlardan öğrendim. Onları aradığınızda, muhakkak telefonun diğer tarafında karşılarlar sizi mesela. Onlara e-posta gönderdiğinizde size geri dönerler en kısa sürede mesela.
Kaç sorumluluğun olduğu veya kaç kişiyi istihdam ettikleri önemli değildir, daima zamanları vardır size ayırabilecekleri. Bu benim hayatta öğrendiğim en önemli şeylerden biridir mesela. Bir gün bile zamanımı yönetemiyorsam, hayatımı ve kariyerimi yeniden düşünmeye başlarım.
Meşgul olduğunuz için 10 dakika boyunca birini arayamıyorsanız, yaşam sizi kontrol ediyor demektir. Yani diğer insanlar hayatınızın sürücü koltuğundadır. Bu benim de başıma geldi. Ve insanların böyle yaşamak istediklerini sanmıyorum asla. Sanki kendi kontrolümüzde yaşamıyor da, başka bir şeyin kontrolünde yaşıyormuşuz gibi. Mesele şu ki: Meşgulken, artık merak etmiyorsunuzdur. Sonuçta, bunun için çok meşgulsünüz, değil mi? Bu büyük bir hata, zira meşguliyet sizi, merak koltuğundan eden şeydir.
…
Merak, Uzun Bir Yaşamın Kapısını Aralar
Son yıllarda, her şeyden çok, meraktan besleniyorum. Geçen yılın Aralık ayında, Hindistan’da Amazon üzerinden kitap alımı gerçekleştiren insanlar, “Think Straight” adlı kitabım hakkında bana çok güzel geri bildirimlerde bulunmuşlardı. O yıl en çok okunan kitabımdı açıkçası.
Kitabım konusunda sosyal medyada kullanabileceğim bazı tanıtım metaryallerini bile paylaşmışlardı benimle, zira gerçekten çok beğeni almıştı kitabım. Bu beni açıkçası çok onurlandırmıştı ve bunları paylaşmak istemiştim diğer insanlarla, ki hatta kendi kendime, “Neden kendimin reklamını yapıyorum ki?” diye de düşünmüştüm bi ara. Ki açıkçası bunlar benim umrumda bile değildi.
Tabii ki, insanların kitabımı zevkle okumasını çok önemsiyorum. Ama bunun büyük bir başarı gibi konuşulmasına da gerek yok. Diğer insanların bunu yaptığını gördüğümde, asla etkilenmedim. Hatta yazarlardan ve uzmanlardan gelen sosyal medya paylaşımları, beni şımartabilecek bir çok şeyi içerse de. Kusura bakmayın ama hiç birini umursamıyorum.
Hepsi boş gürültü. Zira başlangıçta da bahsettiğim insanlar çevremdeyken, hayatın yeni şeyler denemek ve yapmakla ilgili olduğunun farkındayım. Örneğin, 82 yaşındaki öğrenci arkadaşımız hala yenilikler yapıyor ve yeni teknolojiler üzerinde çalışıyor. Hayattan böyle zevk alabiliyorsanız, önemli olmayan her şeyi unutursunuz.
Gerçek şu ki, geçen Aralık ayında sevdiğim şeyler üzerinde çalışıyordum. Sadece Amazon üzerinden satışını gerçekleştirdiğim kitabımla ilgili geri bildirimleri gözden kaçırmıştım. Dürüst olmak gerekirse, bunu ilk öğrendiğimde, onur duymuş ve herkese söylemek istemiştim. Ama sonra, ben sadece işime devam ettim. Hatta bunu o an için aileme bile söylemeyi unuttum.
Emekli olması gereken, ancak hala aktif olan insanlarla zaman geçirmekten öğrendiğim en büyük derstir bu: Merak ettiğiniz şeyleri yapmak dışında her şey boş gürültüdür, ki hayatınızı aktif ve neşe dolu kılacak olan da budur. Ve bu sayede uzun bir yaşamın kapısı açılır… Zira bu kapının anahtarı: Meraktır.
Darius Foroux
https://linktr.ee/technicallibrary
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap