Sternberg Aşk Üçgeni Nedir?

Sternberg aşk üçgeni teorisinden önce aşkın ne olduğunu kısaca hatırlamak gereklidir. Günümüze kadar birçok bakış açısıyla ele alınan aşk; kiminin edebiyatla, kiminin felsefeyle, kiminin mitolojiyle, kiminin de bilimle ele aldığı ve çoğu insanın ömründe en az bir kere yaşadığı veya yaşadığını sandığı bir kavramdır. Uğruna savaşların çıktığı söylenir, yüreği ısıttığı ve hatta bazen fazla ısıtıp yaktığında bu yangının ciğerlere bile sıçradığı hissedilir. Aşkın tanımı ve gösteriliş şekli kişiden kişiye göre değişir. Kimisi için aşk acıyı, kimisi için ise mutluluğu temsil eder. Peki üçgen kuramı ya da aşk üçgeni nedir?
Dizelerce şiir ve onlarca destan yazdıran bu büyük duyguyu biraz daha bilimsel ve genel olarak ele alalım. Belki de Gestalt’ın “Parça, bütünden daha önemlidir.” savının aksine, psikolog Sternberg ile birlikte aşkın bütününe bakarak bu kavramı daha kolay anlayabiliriz.

Sternberg Aşk Üçgeni Kuramı Nedir?

sternberg aşk üçgeni

 
Robert J. Sternberg Amerikalı bir psikolog ve psikometristtir. Çalışmalarının odağında zeka, yaratıcılık ve bilgelik vardır. Bugünlerde Cambridge Üniversitesi Psikometri Merkezi’nin Seçkin Danışmanı olan Sternberg 1985 yılında aşk teorisini tanıtır. Teorisi için 25 ülkede 7.300’den fazla kişi üzerinde araştırmalar yapar. Bu araştırmayla çalışmasını evrensel olarak kanıtlar. Sternberg üçlü aşk kuramı için şu açıklamayı yapar:
“Hayatımda, içinde bulunduğum bir ilişkinin pekiyi gitmediği bir noktadaydım. İçinde bulunduğum farklı ilişkileri düşündüm ve en azından aşk açısından ilişkilere hakim olan üç unsurun olduğu sonucuna vardım.”
Sternberg’e göre aşkın üç temel köşesi vardır: yakınlık, tutku ve bağlılık. Üçünün birleşimiyle aşk oluşur. Bu yüzden kuram “Üçgen Aşk Kuramı” ya da “Aşk Üçgeni Teorisi” olarak tanımlanır.

Üçgen Aşk Teorisi’nin Üç Temel Köşesi

Sternberg aşk üçgeni 

⦁ Yakınlık: Yakınlık, partnerler arasındaki ilişkinin kalitesidir. Birbirlerine gösterdikleri destek, manevi yakınlık, birbirleriyle sır paylaşma hisleri ve aralarındaki iletişimin seviyesi ile ilgilidir.
⦁ Tutku: “Tutkulu bir aşk” benzetmesini duymayanınız yoktur. Sık kullanılan bu tanımda tutku neyi ifade etmektedir? Tutku, partnerlerin arasındaki cinsel arzuya, aşırı derecede özleme, fiziksel çekime yol açar. Bazen de kıskançlığın güçlü bir sebebi olabilir.
⦁ Bağlılık: Bağlılık ise ilişki içerisindeki bireylerin zamanla kendini ilişkiye adaması veya başlangıçta birbirlerini sevmelerine karar vermeleridir. Partnerler arası iletişim bağlılık için çok önemlidir.

Sternberg’in Tanımladığı 8 Aşk Türü

aşk üçgeni

Sternberg, bu üç temel bileşeni kullanarak 8 farklı aşk türü tanımlamıştır. Bu aşk türleri belirlenirken yukarıda bahsedilen üç temel bileşenin ilişkinin içinde olup olmadığına bakılır.
Aşksızlık: Üç bileşenden hiçbirinin olmadığı durumdur. Aşk ilişkisi dışındaki çoğu ilişki aşksızlık olarak adlandırılabilir.
Hoşlanma: Bu üç bileşenden sadece yakınlığı barındıran durumdur. Flört ve arkadaş ilişkileri hoşlanma durumunun içinde tanımlanır.
Delicesine Aşk: Yoğun bir tutkunun olduğu ilişkilerdir. İlk görüşte aşka inanır mısınız? İşte ilk görüşte aşk işte bu tanımın içine giriyor. İlk görüşte aşk fizyolojik bir uyarılma olarak tanımlanır. Kişi karşısındaki kişiye sırılsıklam aşık olduğunu düşünür. Cinsel uyarılma üzerine inşa edilen bu duygu, çok yoğun hissedildiği gibi genellikle hızlı yok olma özelliğine sahiptir ve içinde sadece tutku olan bir ilişkinin devamlılığı da genellikle görülemez.
Boş Aşk: Bu aşkta ise sadece bağlılık vardır. Bağlılık ilişkinin devamlılığını arttırabilir. Ancak tutku ve yakınlığın olmadığı bu ilişkide fiziksel çekim, sıcaklık ve cinsellik olmayacağı için zorlama bir ilişkiden öteye geçemez.
Romantik Aşk: Yatkınlık ve tutku vardır ancak uzun süreli bir bağlılıktan söz edilemez.
Arkadaşça Aşk: Bu türde tutku çok geri planda kaldığından veya zamanla yitirildiğinden bu türe genellikle uzun ilişkilerde rastlanır. Uzun yıllar süren evliliklerde bu türe rastlanır. Fiziksel çekim günden güne azalır.
Aptalca Aşk: Tutku ve bağlılık vardır ancak yakınlık yoktur. Zamanla oluşması gereken yakınlık olmadığından tutku ortadan kalktığında ve bağlılığı destekleyecek bir sıcaklık olmadığında ilişkide sorunlar baş gösterir.
Mükemmel Aşk: Üç bileşeni de barındırır. Ögeler arası bir denge vardır. Rastlaması epey zor bir türdür. Zaman içinde bu üç bileşenden en az biri yitirilmeye başlandıkça ilişki de diğer altı türden birine doğru evirilmeye başlar.
Bu kuram aşkı ele alan ve anlamaya çalışan kuramlardan yalnızca biri, genellikle de en işlevseli denebilir. Aşkı yedi tür kalıba koymak kulağa biraz basit gelse de herkesin kendi ilişkilerinden bir şeyler bulabileceği bir kuram bu. Herkesin mükemmel aşkı bulması dileğiyle…

“Evrenin tek bir varlığa indirgenmesi, tek bir varlığın Tanrı’ya ulaşacak denli büyümesi… Aşk işte budur.” -Victor Hugo

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version