Amerikalı Doğup İzlandalı Ölen Asi Satranç Dehası Bobby Fischer’ın Hikayesi

Einstein’dan bile daha yüksek IQ değerine sahip olan Bobby Fischer’ın üstün zekası, hassas duyuları ve esrarengiz yaşamı ile sırlarla dolu bir hayatı vardı. Fischer, satranca sadece bir spor değil, kendini ifade edebilme yolu ve dönemin emperyalizm-kominizm kavgasında önemli bir politik sahne olarak görüyordu. Sırlarla dolu hayatına gelin biraz daha yakından bakalım.

9 Mart 1943’te Chicago’da doğdu.

Annesi Regina Wender’in, 1945 yılında boşanmasının ardından Brooklyn’e taşındılar ve orada büyüdü.

Satrancı 6 yaşında öğrendi.

6 yaşında ablasıyla birlikte oynayarak başlayan Fischer, kısa zaman içinde bir satranç fanatiği haline gelmiş ve: “Yapmak istediğim tek şey satranç oynamak” demişti.

13 yaşında ABD gençler şampiyonu, 14 yaşında en genç ABD şampiyonu ve 15 yaşında satranç tarihinin en genç büyük ustası olmayı başardı.

1957 yılından 1966 yılına dek Amerika Satranç Şampiyonası’nda arka arkaya 8 kez şampiyon oldu. 20 yaşında ise 11’de 11 yaparak namağlup Amerika Satranç Şampiyonu oldu.

Fischer 16 yaşındayken okulun bir zaman kaybı olduğunu düşünerek eğitimini sonlandırdı. Bunun yerine kendi kendine yabancı diller öğrenmeye başladı.

22 yaşında “Bobby Fischer Satranç Öğretiyor” adlı bir kitap yayımladı.

Bu kitapta 275 adet Şah Mat egzersizi bulunuyordu. Günümüze dek bu kitaptan tam 1 milyon adet kopya satıldı ve tarihin en başarılı satranç kitabı olmayı başardı.

Fischer 1971 yılında FIDE’de ilk 1 numaralı resmi oyuncu olmaya hak kazandı.

Bobby aynı yılda 2785 ELO puanına ulaşan ilk isim oldu.

Fischer farkında olmadan Asperger Sendromu ile başa çıkmaya çalışırken sağlık durumu git gide kötüye gidiyordu.

Üzerindeki tüm stresi, o sıralar Dünya Şampiyonu olan Boris Spassk ile yapacağı maç oluşturuyordu.

1972 yılında 29 yaşında Boris Spanssky’ı yenerek Dünya Şampiyonu oldu.

Fischer, 1972 yılında İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te Sovyet Dünya Şampiyonu Boris Spassky’i 2-0 gerideyken 12.5-8.5 yenerek Dünya Şampiyonu oldu ve Sovyetlerin bu alandaki hakimiyetine son verdi. Soğuk Savaş nedeniyle bu maç dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Fischer, ABD’nin yetiştirdiği “tek” dünya satranç şampiyonudur.

Bobby Fischer’ın IQ’su 187 idi. Bu seviye Einstein’dan bile yüksekti. Bobby’nin görsel hafızası da tartışılmaz derecede rakipsizdi. Tek bir hamleden sonra satranç oyunun nasıl biteceği konusundaki milyonlarca olanağı düşünerek oyunun sonunu tahmin edebiliyordu.

Şampiyona sırasında Fischer’ın psikolojisi iyice sarsılmaya başladı.

Fischer ilk maçı seyircinin öksürük sesleri ve kameranın kayıt bantlarının dönüş hışırtılarının konsantrasyonunu bozduğu sebebiyle kaybettiğini söyledi.
İkinci maçında ise sandalyesinde bir sorun olduğu gerekçesiyle konstrasyonunun bozulduğunu iddia ederek maçı kaybetti. Sandalye X-Ray cihazından geçirildi fakat hiçbir şey bulunamadı.
Fischer, Soğuk Savaş döneminde katıldığı bu maç yüzünden Ruslar tarafından öldürüleceği düşüncesiyle aklını kaybetmeye başlıyordu. Fischer devam maçı için bir ping-pong oyun odasında, kamerasız ve seyircisiz bir ortam talep etti.

1975’de maça çıkmadığı için ünvanı elinden alındı.

1975 yılında Anatoly Karpov ile unvan maçı yapması beklenen Fischer, Uluslararası Satranç Federasyonu FIDE’ye maçın oynanabilmesi için 179 talebin yerine getirilmesini istemiş, aksi halde maça çıkmayacağını söylemişti. Fischer’ı reddeden FIDE, unvan maçı yapılmadığı halde Karpov’u yeni Dünya Şampiyonu ilan etmiştir.

Bobby dişlerinden birini Rusların altına verici koyduğunu düşünerek elleri ile çekmişti.

Olayın ardında 20 yıl kayıplara karıştı.

Ünvanı elinden alındıktan sonra Fischer kayıplara karıştı ve yaklaşık 20 yıl ortalarda görünmedi. Bu durum ona esrarengiz bir hava vermiş, satranç tarihinin en gizemli şampiyonu olarak görülmüştür.

Kanun kaçağı oldu.

BM’nin, Yugoslavya’ya uyguladığı ambargoyu delerek 1992 yılında gizlice girip bir satranç şampiyonasına katılan Fischer, o tarihten bu yana “kanun kaçağı” olarak yaşıyordu.

Amerikan hükümetine karşı çıktı ve tam 20 yıl sonra Spassky’yi tekrar yendi.

Fischer, o yıl Amerika hükümetinin karşılaşma yapmama taleplerine meydan okumuş, hatta hükümetin kendisine gönderdiği resmi yazıya tükürerek cevap vermişti. Eski rakibi Spassky ile Karadağ’ın açığında bulunan bir adada satranç karşılaşması yapan Fischer, Spassky’yi 20 yıl sonra, 10-5 yenerek tam 3.35 milyon dolar para ödülü kazanmıştı.

Satranç yetmedi, kendi kurallarını koyarak ‘Fischer Satrancı’nı ortaya attı.

1996 yılında Fischer, “Fischer Satrancı” olarak adlandırdığı yeni bir satranç çeşidi ortaya atmıştır. Buna göre piyonların arkasında bulunan taşlar, kuraya göre rastgele bir şekilde yerleştiriliyordu. Fischer, bu durumda bir oyuncunun yeteneğinin daha iyi anlaşılabileceğini ve de açılış teorisi hazırlıklarının rafa kalkacağını öne sürmüştür.

Japonya’da yakalandı ve İzlanda vatandaşlığına geçti.

Bobby Fischer’ın, 12 yıllık kaçak hayatı Japonya’nın Narita havalimanında son buldu. Japonya’dan Filipinler’e, kendisine ait, ancak suçlamalar yüzünden ABD tarafından iptal edilmiş “geçersiz bir pasaportla” geçmeye çalışırken yakalandı. Başkent Tokyo’da yakalanan Fischer, 9 ay gözaltında tutuldu ve Mart 2005 tarihinde İzlanda vatandaşlığına geçti.

Kanun kaçağı yılları içerisinde Fischer, ikinci bir suç işledi. 11 Eylül saldırıları ve Yahudiler hakkında ileri-geri sarf ettiği birtakım sözler ve değerlendirmelerde bulundu.

11 Eylül 2001 günü Filipinler’de yayın yapan bir radyoya saldırıları yorumlarken şöyle dedi: “Ne kadar güzel haber bu. Ben bu saldırıyı alkışlıyorum. Amerika ve İsrail yıllardır Filistinlileri öldürüyorlar, soyuyorlar; ama bunlar kimsenin umurunda değil. Şimdi iş tersine tepiyor… Amerika yeryüzünden silinmeli.”
Fischer, kendisi de anne tarafından Yahudi olmasına rağmen Yahudi karşıtı ifadeleri ile şimşekleri üzerine çekti.

64 yaşında İzlanda’da hayata gözlerini yumdu.

Fischer’in, 17 Ocak 2008’de Reykjavík’de bir hastanede öldüğü, aile dostu Gardar Sverrisson tarafından bildirildi. Ölümünün nedeninin böbrek yetmezliği olduğu söylense de doğruluğu bilinmemektedir. Satranç kültürüne bir hayli uzak olan Amerika’da satranç seven insanlarca “Amerikan kahramanı” olarak kabul edilen Bobby Fischer, vefat ettiğinde Amerikan vatandaşı değil, kendisine kucak açan kuzeyin küçük ülkesi İzlanda vatandaşıydı.
Kategoriler: Başarı, Tarih

Yorumlar (0) Yorum Yap

/