5 Metodla Kalıpların Dışına Çıkarak Düşünmek

Çağatay Gültekin

Çağatay Gültekin

CEOtudent - reklamcı kafası

Yabancıların “think outside the box”, bizimse “kalıpların dışında düşünmek”, “alışılagelmişin dışında düşünmek” gibi alternatiflerle çevirdiğimiz bir tabir bulunuyor. İşin, yaratıcılık mı gerektiriyor? O zaman bu işlemi sık sık yapıyorsundur ama şöyle de bir şey var, düşünme eylemini yalnızca çalışırken gerçekleştirmiyoruz. Hayatımızın her anında düşünüyoruz ve bu düşüncemizi aksiyona döküyoruz. Zaman zaman düşünce denizimizin sınırlarına geldiğimizi düşünüyoruz, “Daha farklı bir fikir gelmiyor aklıma” diyebiliyoruz. O zaman, hadi biraz kutuların dışına çıkalım ve “kafa açalım”.

1) İç sesinle mücadele et.

Eleştirel düşünmeye bayılan birisiyimdir. Yapılan işlerde elbet bir kusur bulup “Ben bunu böyle yapmazdım” demeyi severim ve bu yüzden, ironik bir şekilde, çok eleştirilirim. Ama bunu yalnızca başkalarına yapmıyorum. Bir işi ortaya koyana, bir konuda karar verene kadar kendi iç sesimle inanılmaz tartışmalar yaşıyorum. Kimi zaman o haklı geliyor ve yapacağım işten beni vazgeçiriyor “Bu nasıl fikir be, başkası bunu söylese suratına bakmazsın fikrin, şimdi bunu bana mı satmaya mı çalışıyorsun” gibi sert söylemlerde bulunsa da benim için iyisini düşündüğünü biliyorum. Bunu bilmem, onunla mücadele etmem gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. En iyi işimi çıkartmam için kendi iç sesimi, bunun gerçekten iyi olduğuna ikna edene kadar çalışmam gerekiyor. Beni en iyi eleştiren ve yapabileceklerimi en iyi bilen kişi kendimim. Bu yüzden, kendimle mücadele ederek daha doğruya ulaşabilirim.

2) Bir çocuk gibi düşün.

Küçükken, büyümek için elimizden geleni yapardık. Büyüyüp iş sahibi olmak, toplantıya girmek, birileriyle saatlerce fikir alışverişi yapmak çok heyecanlı gelirdi bana hep filmlerde. Yavaş yavaş o kişilerden biri olduğunda geçmişe ışınlanıp kendime, “Özendiğin şeye bak. Hadi kalk biraz daha çizgi film izle, Ninja Kaplumbağalar’ın bu bölümünü sakın kaçırma” diyesim geliyor. Bir fikir aradığımda ve tıkandığımda beynime şunu öğütlüyorum: Bir çocuk gibi düşün. Bir çocuk, en temel şekilde düşünür. Saçmalamaktan korkmaz, sormaktan bıkmaz ve sürekli doğruyu bulana kadar uğraşır. Beynime bu komutu verince, beş dakika önce aklıma gelmeyen onlarca fikir beynime hücuma geçiyor. Saçmalamaktan korkmayan ve basit düşünen zihnimle, doğru sonuca ulaşabiliyorum.

3) Alıştığının dışında bir şeyler dinle.

Hepimizin çalışırken dinlediğimiz müzik türleri birbirimizden farklı. Benim çalışırken dinlediğim bir müzik listem bulunuyor: Molotof Motivasyon. Bu listede birbirinden farklı türler yer alıyor. Klasik müziğinden metaline, hip hop’undan blues’una, elektronikten akustiğe, birbiriyle alakası olmayan müzikleri tercih ediyorum. Bu sayede beynime bir şarkı sonra bambaşka bir sinyal göndererek onu sürekli ayakta tutuyorum. Alışılagelmişin dışında bir şeyler düşünmek istediğim zaman alışılagelmiş bir müzik listesi çok yardımcı oluyor.

4) Bazen miktar, kaliteden daha önemlidir.

Önemli olan miktar değil, kalite ve özgünlüktür çoğu zaman. Çoğunun dışında kalan bazı zamanlarda ise özellikle sıfırdan bir iş üzerine çalışıyorsanız miktarın fazla olması daha çok iş görür. Örneğin yeni bir marka hakkında çalışma yürüteceğim zaman aklıma bambaşka konularda fikirler gelir. Bu, isteyerek veya kasıtlı olarak yaptığım bir şey değil. Bu gelen fikirlerin hepsini, kendimin anlayacağı şekilde not alırım. Fikirlerin devamı yavaş yavaş azalmaya başladığı zaman, elimdeki fikirleri kategorilendirmeye başlarım. “X konusunda bunları düşündüm, Y hakkında şu fikirlerim var, Z hakkında ise bu şekilde birkaç projem var” diye doğru bir şekilde ayrım yaptıktan sonra elemeye başlayarak miktarı azaltıp belki birkaçını birleştirip kaliteye önem vermeye başlarım. Bu sayede ortaya birkaç alternatifin olduğu, her açıdan düşünülmüş ve üzerinden tekrar tekrar geçilmiş fikir kümesi elde ederim. Bunun için zaman zaman, yabancıların deyimiyle “quantity” “quality”nin üstündedir.

5) Konuyla alakası olmayan birilerinin fikirlerini alın.

Bu, birçok araştırmacının sık sık başvurduğu bir yol aslında. Kendine, deyim yerindeyse, bir denek bul. Bu kişi ailenden birisi olabilir, bir arkadaşın olabilir veya yeni tanıştığın ve hakkında pek bilginin olmadığı birisi olabilir. Üzerinde çalıştığın konuyu ona anlat. Kendi fikirlerini kendini sakla ama şimdilik. Onun bu konuda ne düşündüğünü sor ve fikirlerini sorgula. “Neden böyle düşünüyorsun” diye sorarak kendisini savunmasını iste. Daha sonra, fikirlerini onunla paylaşıp paylaşmamak sana kalmış. Dilersen fikirlerini, ana hatlarıyla ona aç ve tepkisini ölç. Bazen, farkında olmadan kurduğu bir cümle, zihninde kilitli bir kapıyı açabilir. Bu yüzden, fikirlerine önem verdiğin birileriyle fikir alışverişi yapmak iyi “kafa açma” yöntemleri arasında yer alır.
Kategoriler: Gelişim, Kreatif

Yorumlar (0) Yorum Yap

/